Erkin Baba, Boğaz Köprüsü’nde gişelere doğru ilerlemekte.
Kızı Damla henüz küçük. "Baba parayı ben uzatayım" diyor.
Erkin Baba kırmıyor Damla’yı.
Minik Damla, en sempatik haliyle parayı gişeye doğru uzatırken "Namussuzlar!" diyor.
Gişedeki adam şokta, Erkin Baba durumu toparlıyor "Sizi kastetmedi... Çocuk işte..." diye.
Damla’cık Erkin Baba’dan kapmış tabii hareketi.
Büyük ihtimalle sanıyor ki; parayı uzatırken "Namussuzlar!" demek, "Buyurun geçiş ücreti... Çok güzel bir gişe yapmışsınız... Üstü kalsın..." gibi bir manaya geliyor...
*
Erkin Baba’nın "Mezarlık Gülleri"ni okudunuz mu?..
O güzel şarkıyı bilip de Baba’nın aynı adlı bir kitap çıkardığını bilmeyenler "Ben okumasam o şarkıyı, hem sesim de güzel değildir" türü yaklaşabilirler hadiseye.
Bu sebepten önce durumu netleştirelim.
Erkin Baba, "Bir dokümanterle karışık hikaye kitabı" olarak nitelendirdiği kitabı "Mezarlık Gülleri"ni kısa bir süre önce yayınladı.
Hem Erkin Baba’nın hayat macerasından kesitler, hem de değinmek istediği bazı konularla ilgili fikirlerini içeriyor kitap.
Katılırsınız fikirlerine katılmazsınız o artık sizin bileceğiniz iş.
Baba o kadar şarkı yazmış üstüne oturup bir de bu kitabı yazmış, daha ne yapsın sizin için?
*
Erkin Koray’ı, gözümde, kalbimde, hayatımda ayrı bir yeri olan Baba’mızı tanıma şansına erişmiş, az biraz sohbet edebilmiş biriyim.
Kitabı okurken yer yer Erkin Baba’nın karşımda durduğunu ve konuştuğunu düşündüm. Bunun sebebi benim kafadaki tahtaların eksilmesi değildi elbette. Erkin Baba olanı biteni, söylemek istediklerini o kadar rahat, muhabbet eder gibi kaleme dökmüş ki; ister istemez okurda "Baba galiba benimle konuşuyor!" hissi yaratıyor.
*
"Mezarlık Gülleri" Erkin Baba’yı şarkılarından tanıyanlar için onun orijinal ve derin dünyasına yaklaşabilmek yolunda okunması gereken bir kitap.
Kitap elime geçer geçmez son sürat okudum.
Kısa bir süre sonra durup bir daha okuyacağım ve ardından da uzun süredir sadece telefonlaşabildiğim, bir türlü denk getirip yüz yüze görüşemediğim Erkin Baba’yı arayacağım:
"Erkin Baba, kitle (kendimi kastediyorum) huzursuz, seni özlemiş. Bir denk getirsek de görüşsek ya..."
Akşamın programı belli oldu bu arada. Eve gidilecek "Akrebin Gözleri"yle başlanacak "Sayın Arkadaşım Osman", "Öyle Bir Geçer Zaman Ki", "Deli Kadın", "Hop Hop Gelsin", "Ben Artık Aşka İnanmıyorum", "Estarabim", "Mezarlık Gülleri" şeklinde bir dinleme programı yapılacak.
Baba’yı bu kadar andıktan sonra başka bir hareket yapılmaz, manasız olur.
Eline sağlık Erkin Baba, fakat kitle devamını bekler onu da söylemiş olayım.
Aranızda mucizevi bir
flüt çalma metodu
bilen var mı acaba?
Hikaye geçen kış başladı aslında. Mahallenin bekçisi şeklinde evde oturduğum bir gün.
Yazın sürekli olarak biri başlayıp diğeri biten inşaat faaliyetlerini, sonbahardan yaza kadar süren dönemde aşağı sokaktaki okuldan dağılan çocukların seslerini, Martı Gövö ve ailesini saymazsak sessiz sayılabilecek bir sokakta oturuyorum.
Geçen kışa dönelim tekrar. Akşamüzeri. İşimi bitirmiş, çayımı yapmışım. Televizyonun karşısında sinirleri yormayacak bir şey ararken ıslığa benzer bir ses dikkatimi çekti.
"Bu sesi bir yerden hatırlıyorum ben galiba" derken kafada ampul yandı: BLOK FLÜT!
Okul yıllarındaki blok flüt eğitiminden aklımda tek kalan şey "Süt İçtim Dilim Yandı"nın notaları: Re-mi-fa-sol-fa-sol-sol-sol-fa-sol-sol-sol-faaaaa-mi!
Yanılıyorsam aranızdan biri çıkar, uyarır zaten.
*
"Herhalde mahallenin çocuklarından biri evde flüt çalışıyor" deyip geçtim.
Ertesi gün akşam saatlerinde çocuk tekrar başladı: Üfiiiiv-fitüüüüüv-fibiliiiiiiüüüv-fililüüüüüüüv!
Bu arada umarım çocuktur! Eğer "Ilgaz Anadolu’nun Sen Yüce Bir Dağısın"ı iki yıldır ısrarla çalamayan kişi bir yetişkinse, tırsarım, çünkü potansiyel seri katildir gözümde!
Çocuğun çalmaya çalıştığı parçanın "Ilgaz" olduğunu anlamam için bir ay filan geçti.
Hep takıldığı bir yer var. Geliyor geliyor, orada takılıyor çocukcağız.
Öyle de bir hali var ki; sanki o kısmı atlasa blok flütle Led Zeppelin çalmaya başlayacak.
Bir süre sonra artık ya sınava girdi hoca buna sıfırı çaktı oturdu yerine, ya da ev halkı müzik icra etmesini yasakladı, tam bilemiyorum ama ses kesildi.
*
Geçen hafta yine akşamüzeri, kitabımı almış, kanepeyle bütünleşmişim...
"Fitüüvüüüüüt-hüfüüüüv-fizivüzü" gibi seslerle irkildim.
Henüz bu yılki çalışma parçasını çözemedim. "Muratgil’in damından atlayamadım/Liralarım döküldü toplayamadım" çağrışımı yapıyor şu anda ama bir Iron Maiden parçası da çıkabilir.
Aranızda mucizevi bir flüt çalma metodu bilen varsa haber versin. İnsaniyet namına!..