SİNEKLERİ sever misiniz? Soruya bak, kim sever ki; ben de sevmem.
Ama Hollywood adama sineği bile sevdirebilir, dün sabah bunu öğrendim. TRT 1’de “Beni Aya Uçur/Fly Me To The Moon” adlı animasyona denk geldiğimde aklımda böyle bir film seyretmek yoktu açıkçası. Zaten önce filme değil, müziğe yakalandım. 1968 model Canned Heat şarkısı “Going Up The Country” çalıyordu; dinlemeye doyamadığım şarkılardandır. “Acaba nedir bu film?” dedim ve takıldım. 3 ufaklık sineğin uzay macerasıymış. Seyredilir mi? Amaan, neden olmasın! * * * Büyükbaba Sinek, etrafına torunlarını yani manasızca şirin çizilmiş larvaları toplamış, eski maceralarını anlatıyor. “Yıl 1932, Amelia ile Atlantik’i geçiyoruz...” diye başlıyor söze. Amelia dediği, efsane kadın pilot, Atlantik’i tek başına geçen ilk kadın pilot. Amelia’nın uçakta yalnız olduğu bilinir ama meğer bizim Büyükbaba Sinek de kokpitteymiş! Ben susayım, o anlatsın: “Biraz kestireyim dedim... Tam dalmak üzereydim ki bir terslik olduğunu fark ettim. O da ne, Amelia uyumuş! Okyanus karanlık bir asfalt gibi akıyor altımızdan, ha çakıldık ha çakılacağız!” Torunlar -bu durumda larvalar-, “Hiiii!” diyerek korkuyla birbirlerine sokuluyorlar: “Ee büyükbaba, n’aptın?” “Ne yapacağım, her cesur sineğin yapacağını yaptım; direkt olarak Amelia’nın burnuna daldım!” Amelia bu “kahramanlık” neticesinde hapşırarak uyanır ve kurtulur. Ders 1: Burnunuza kaçan sinek bir kahraman da olabilir. * * * Anne Sinek, çocukların bayıldıkları “küf kızartması”nı hazırlarken içeriye Büyükbaba Sinek’in en sevdiği torunu giriyor. Larvalık yıllarını geride bırakmış, tıpkı dedesi gibi maceraya meraklı, haylaz ama akıllı torun, dedesinin “Ay’a Gidememe” başlıklı macerasını hayıflanarak dinliyor. Meğer Büyükbaba Sinek, bir Rus sineğiyle gönül macerası yaşadığı yıllarda az kalsın kobaylardan birine tüneyerek Ay seyahatine çıkıyormuş. Fakat son anda bir aksilik olmuş, kobayın üstünden düşmüş ve en büyük hayalini gerçekleştirememiş. Torunun gözleri parlıyor “Ben Ay’a giden ilk sinek olacağım...” Ders 2: Sinek bile olsan hedefin büyük olsun! * * * Torun Sinek ve iki arkadaşı planlarını yapıyorlar. Yıl 1969 ve Apollo 11 sefere hazırlanıyor. Bir NASA çalışanının yemek kutusuna sızıyorlar önce, sonra da Apollo 11’e. Her biri bir astronotun kaskına sızıyor; Neil Armstrong, Michael Collins ve Buzz Aldrin haylaz sineklere araç oluveriyor. Yüksek ısı, basınç veya astronotun bir tokadıyla mortu çekmek var işin ucunda ama sinekler hedefe kilitlenmiş bir kere. Ders 3: Risk almadan başarılı olamazsın. * * * Yerçekimsiz ortamda Strauss’un “Mavi Tuna” valsiyle uçuşurlarken Stanley Kubrick’in “2001: A Space Odyssey” filmine selam çakıyorlar. Büyükbaba Sinek’in “SSCB”de kalan eski aşkının, çocukları korumak için ortaya çıktığı sahnede Le Carre’nin “Soğuktan Gelen Casus”unu hatırlıyorsunuz. ABD-SSCB arasındaki Soğuk Savaş’ın bir parodisi şeklinde gelişen diyalogları takip ederken; “Bir dönemin en büyük korkusunun geldiği hale bak, Sinekli Animasyon! Acaba bugünün krizlerine de ileride böyle gülebilecek miyiz?” diye kafayı kaşıyorsunuz. Ders 4: Hollywood istediği konuyu soslayarak leziz hale getirebilen bir sistemdir; sevsen de sevmesen de. Evet, 3 sineğin uzay macerası da dahil! Vızıltısız pazarlar dilerim.