Bu ne dijital bu ne ofis?

“Kendini eksik hissetme...

Boşluk duygusu yaşama...

Aşırı çaresiz hissetme...

Korkma...

Baş dönmesi...

Kalp çarpıntısı...

Nefes almada zorluk yaşama...”

Oysa Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin uyarısı “nomofobi” ve “fomo” hakkındaydı.

Ne anlama geliyor “nomofobi” ve “fomo”?

Nomofobi, “no mobile phone”un kısaltması, özetle cep telefonundan mahrum kalma korkusu...

Fomo ise “fear of missing out”un kısaltması, yani “sürekli bir şeyleri kaçırıyorum endişesi”...

Çağımızın, teknoloji çağının hastalıkları bunlar. Herhalde bir 10 yıldır kullanımda, meşhur Oxford Sözlüğü’ne girmiş, yılın kelimesi seçilmiş vesaire.

Cep telefonundan uzak kalmak, kaybetmek, şarjının tükeneceği endişesi yaşamak, “hastalığı” tetikleyebiliyor.

Keza “fomo”... Sosyal medyada yürüyen tartışmaları, “en çok konuşulan konuları” izleyememek, fikir beyan edememek, yürütülen linç kampanyalarını kaçırmak endişesi, bildiğiniz hasta edebiliyor insanı.

“Post”larca, “story”lerce, “like”larca uzayıp giden bir çağ hastalığı işte...

Yoksunluk ve varlık belirtilerinin aynı olması ise işin trajikomik boyutu.

Mesela ben de sosyal medyaya baktığımda, oradaki kabalığı, ahmaklığı, sığlığı, kötücüllüğü, mantıksızlığı, izansızlığı görünce benzer sıkıntılar yaşıyorum.

Linç ortamı, midemi bulandırıyor...

Aptallık, başımı döndürüyor...

Nefret, çaresizlik duygumu tetikliyor...

Temelsiz ukalalık, gözümü karartıyor...

Cahillik, içimde bir boşluk duygusu oluşturuyor...

Bu arada şunu da vurgulamadan kapatmak istemem konuyu...

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin adını, halkı “nomofobi ve fomoya karşı uyaran” bildiri sayesinde duydum ilk kez.

Merak edip web sayfalarına gittiğimde sadece Beştepe’nin bir fotoğrafıyla karşılaştım. 2018’de açılan sayfada “tık”layacak bir link bile yok ey erenler!..

Yani hem işiniz dijital dönüşüm olacak hem kendi Twitter hesabınıza bile bir link vermeyeceksiniz.

Pes...