İlk sayfayı çevirdim ve edebiyat tarihine geçmesi gereken bir kitapla karşı karşıya olduğumu anladım. Çünkü elimde tuttuğum ‘İkindi Üstü’ bizzat Edip Cansever tarafından imzalanmıştı. Büyük şairin daha sonra reddettiği kitabı henüz sevdiği kısa dönemi simgeleyen eşsiz bir belge!
Edip Cansever’in 1947 yılında çıkardığı ilk kitabı ‘İkindi Üstü’ zor bulunan bir kitaptır. Ömer Edip Cansever imzasıyla ve Işıl Kitap etiketiyle çıkan kitabın zor bulunmasının nedeni şairin ‘İkindi Üstü’nü yazdıktan birkaç yıl sonra unutmak istemesidir. İlk ürünüdür, beğenmez, benimsemez hatta rivayete göre bizzat toplayıp yok etmeye çalışır. Ölümünden sonra hazırlanan antolojiye eklenmesi de epeyce tartışma yaratmıştır ama benim açımdan olayın mühim kısmı bu değildir. Peki nedir? Bu kitap basılmıştır, bir yerlerde durmaktadır ve madem benim ilk baskı şiir kitaplarını (belli isimlerin) toplamak gibi bir iddiam, merakım, takıntım vardır; o kitap bulunmalıdır. Bulundu da. Sahaf Kayıp Kitap bir gün aradı ve “Bir bak ne buldum” dedi. İncecik, 32 sayfalık, Cansever’in dilini henüz bulamadığı döneminden şiirler içeren kitabı Indiana Jones gibi kaptım, kitaplığımdaki en nadir ve nadide eserler arasına itinayla yerleştirdim. Mutlu bir adamdım. Artık Edip Cansever ‘Dirlik Düzenlik’le değil, ‘İkindi Üstü’ ile başlamakta kitaplar arasında, olması gerektiği gibi...
ASIL DARBE
Sahaflar Festivali’nde dostum Murat’la kahve hüpletip olur olmaz işler, bizi ısırmış kitaplar, dilotu yutmuş yazarlar ve falan ve filan üzerine laflarken bir başka sahaf arkadaş “İlgini çekebilecek bazı kitaplar getirdim, ilk baskılar, imzalılar filan...” diyerek önümüzden geçip gitti. İmzalı kitap peşinde koşmam ama ilk baskı denildiğinde zihnim kaşınmaya başlar. Kahveyi turbo şekilde içip soluğu sahaf arkadaşın tezgahında aldım. 15-20 kitap sürüldü önüme. Ve ilk darbeyi hemen yedim; en üstte ‘İkindi Üstü’ durmakta. Bu kadar zor bulunan, çoğu kitap delisinin ömründe bir kez bile göremediği, pamuklara sarmasam da üzerine titreyerek sakladığım kitap ikinci kez karşımdaydı. “Bende var bu kitap nasıl olsa” cümlesi başka durumlar için geçerli olabilir ama ‘İkindi Üstü’ için değil! Ama asıl darbe sonra inecekmiş, nereden bileyim?.. İlk sayfayı çevirdim ve edebiyat tarihine geçmesi gereken bir kitapla karşı karşıya olduğumu anladım. Çünkü elimde tuttuğum ‘İkindi Üstü’ bizzat Edip Cansever tarafından imzalanmıştı. Büyük şairin daha sonra reddettiği kitabı henüz sevdiği ve önemsediği kısa dönemi simgeleyen eşsiz bir belge!
NAZIM ORTAKÖY’DE
“İmzalı ‘İkindi Üstü’... Yok daha neler, maydanozlu köfteler” demeye kalmadan ikinci kitap geldi... Ece Ayhan’ın ilk kitabı ‘Kınar Hanımın Denizleri’nin ilk baskısını hiç görmemiştim, görmüş oldum. Hem de imzalı, yüce Gutenberg aşkına! Kitapların fiyatları taşıdıkları önem yüzünden benim boyumu aşan düzeyde. Zaten festival sürecinde bütçemi delik deşik etmiş olduğum için ruh ayarlarımı ‘Beğenmeyeceksin, bayılmayacaksın, almayacaksın’a çevirmiştim, kıskançlığı bırakıp durumdan zevk almaya çalıştım. Otomobil kullanmayı bilmem ama maksat örnek vermek olsun diye şöyle tanımlamaya çalışayım hissi: “Sanki biri iki günlüğüne dolaşayım diye Ferrari’sini bana vermiş.” Ece Ayhan sonrası rahatlamanın asıl nedeni zaten bende bulunan kitapların belirmesi oldu. Tek fark imzalı olmaları ama o kadarına razıyım! Bu rahatlık sürecini “Aaaaa! Üstüme gelmeyin daha fazla!” dedirten bir gelişme noktaladı. İki adet Fransızca Nâzım Hikmet. Hem de imzalı. Hem de... Durun bir nefes alayım, hem de şöyle imzalı: “Türkiye’de, Ortaköy’de Nâzım. 1961. Paris” Pardon? 1961? Ortaköy? Nâzım? 1951’de ayrıldı bu topraklardan Nâzım. 1963’te de vatanından uzakta öldü. Belli ki 1961’de bir gün, memleket hasreti içini yaka yaka “Ortaköy’de” diye basmış imzayı. Canım benim.
DEMİRCAN’A TEŞEKKÜR
Eğer hala gidemediyseniz, bir bugün kaldı, bir de yarın. Tabii Taksim Gezi Parkı’ndaki Sahaflar Festivali’nden söz ediyorum ve tekrarlıyorum: Mutlaka gidin! Sözüm sadece kafayı kitapla bozanlara, aradığı kitabın peşinde deli divane olanlara değil; onlar zaten açıldığı günden beri oralarda. Küçük bir bütçeyle de yıllık kitap ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. İstanbul’da çoğu Beyoğlu, Kadıköy, Beyazıt, Üsküdar’a dağılmış vaziyette hizmet sunan sahaflarda nadir kitapların yanı sıra popüler kitaplar da uygun fiyatla bulunabiliyor, unutmayın. Bir de teşekkür. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın güçlükle ayakta durmaya çalışan sahaf arkadaşlara tanıdığı bu imkan, verdiği bu destek çok önemli. Hem kitaplar hem sahaflar güneşe çıktı kısmını geçiyorum artık. Bu festivalin en önemli katkısı maddi açıdan oldu sahaf dostlara. Biriken faturaları ödemek için, borç yükünden biraz olsun kurtulmak için, nefes almak ve ayakta kalmak için bir şans oldu. Hem kitapseverlerin hem de sahafların yüzü gülmüş oldu, daha ne olsun. Keşke hep günışığında kitap sergileyebilecekleri bir formül de bulunabilse. Paris’te Seine boyunca sıralı sahaflar gibi...