ASLINDA çok eğlenceli bir mevzu var elimde. Yazsam, siz de eğleneceksiniz ben de eğleneceğim. Ama mevzumuz her enteresan, eğlenceli mevzu gibi biraz hassas.
Dur bakalım kıvırabilecek miyim?..
Geçtiğimiz Çarşamba günü, hayırlı bir iş için, bir arkadaşımla beraber Taksim Meydanı'nın göbeğindeki ‘‘Erotic Shop’’a gittik.
Hayırlı bir iş demem boşuna değil. İki arkadaşımız evleniyor. Hatta dün evlendiler bile. Nikahtan iki gün önce de elemanlardan birinin bekarlığa veda partisi vardı.
‘‘Partiye eli boş gidilmez, enteresan bir şey alalım’’ dedi arkadaşım. ‘‘Enteresan’’ kavramına biraz enteresan yaklaştığından, ‘‘İstanbul'da erotik malzeme satan dükkan var mı?’’ diye de ekledi.
‘‘Kızılkayalar Büfe'nin karşısında nal gibi levha gördüm’’ diye cevap verdim.
‘‘Haydi oraya gidelim’’ dedi... Şimdi arkadaşlar, bir erkek ve bir kadının İsveç'te, Büyük Britanya'da, Almanya'da ‘‘Erotic Shop’’a (Aslında Sex Shop demek gerekiyor ama bunun adı böyle işte...) gitmeleri medeni bir hareket olabilir.
Fakat İstanbul'da kapısından girerken insan haliyle tedirgin oluyor.
‘‘Bu dükkanın Şişhane'de şubesi varmış. Niye oraya gitmiyoruz. Görmeyen kalmasın diye mi Taksim Meydanı'ndakini seçtik’’ diye bir müddet söylendim ama sonra gagayı kıstım...
*
Kendi kendimize film olacağımız daha içeri girişimizden belli. Hani kış olsa, sar kaşkolü suratına tamam.
Neyse, uzun etmeyelim. Kapıdan hızla girip üst kata çıktık.
İçerde müşteri yok sadece iki tezgahtar var. Zaten anladığım kadarıyla millet bizim gibi hort diye kapısına dayanmıyor bu dükkanın bir şey alacağı zaman. İnternet üzerinden satış yapıyorlar.
Şimdi yanında arkadaşınla giriyorsun sen bu dükkana ama tutup da tezgahtara ‘‘Ya vallahi biz kendimize almıyoruz. Bunları şaka amaçlı olarak evlenecek bir arkadaşımıza alacağız’’ demiyorsun.
Desen de inanmaz adam zaten. İkimiz de hafiften pembeleştik zaten.
İnsan o kadar objenin arasında arkadaşıyla durunca ister istemez biraz utanıyor, deneyebilirsiniz...
Tezgahtar süper bir insan. Sanırsın Praktiker'de matkap, yıldız tornavida filan satıyor. Duruma hakim (Ya böyle söyleyince de tuhaf oldu...) bir arkadaş.
‘‘Nasıl yardımcı olabilirim?’’ dedi.
Ne diyeceksin şimdi? Buyur bakalım. ‘‘Biz hediye alacağız’’ dedim.
‘‘Tabii nasıl bir şey bakıyordunuz?’’ dedi.
Yine tıkandım.
Bu arada arkadaşım gayet sakin bir şekilde etrafı inceliyor.
‘‘Şaka gibi bir şey arıyoruz aslında’’ dedim.
Tezgahtar, ‘‘Şaka olarak zıplayan penis var’ dedi.
Ben harbiden inanmadığım için ‘‘Çok şakacısınız’’ dedim.
Ve adam bahis konusu olan oyuncağı çıkarttı. Kenarından kurdu ve tezgahın üstüne bıraktı.
Bir an geri çekildim ve pozisyona dışarıdan baktım. Ben, arkadaşım, uzman tezgahtar toplanmışız, tezgah üzerinde zıplayan bir penis seyrediyoruz.
Ya, bu kelimeyi yazınca ister istemez aklıma Serdar Turgut geliyor. Bu vesileyle Serdar'a, Rana'ya, yeni doğan bebeklerine mutluluklar dilerim.
*
Neyse devam edelim...
‘‘Bizim şaka anlayışımız biraz daha değişik ama siz bunu bir kenara ayırın’’ dedik.
Sonunda kelepçe, tuhaf ve komik bir takım iç çamaşırları ve bir de o zıplayan şeyi aldık.
Hesabı öderken tezgahtar bana dönüp son derece serinkanlı bir şekilde ‘‘Erkekler için de don çeşitlerimiz var’’ dedi ve tuhaf bir obje gösterdi.
Obje dememin sebebi, daha önce böyle bir don görmemiş olmam. Ayrıca görsem de don olduğuna inanmam mümkün değil. Çünkü bu resmen arkasından ince bir lastik geçirilmiş fil suratı. Yani bir anlamda don yerine fil giymiş oluyorsunuz. Biliyorum anlatamadım, ama anlatılacak gibi değil zaten...
Bütün bunlar olurken, arkadaşımın telefonu zır zır çalmakta. Partiye katılacak diğer kızlar sipariş vermek istiyorlar.
Bizimki de elinde dükkanın kataloğu yüksek sesle ürün listesini okuyor.
Konuşmaları tahmin bile edemezsiniz. ‘‘Utanıyorum, keser misin abi konuşmayı şöyle’’ dedim, umurunda bile olmadı...
*
Netice itibariyle enteresan objelerle birlikte partiye gidildi ve herkes çok eğlendi.
Objelerden çok benim panik halime güldüler ama olsun.
Bu vesileyle, dün evlenen güzeller güzeli Sanem Altan'a (Evet, Ahmet Altan'ın kızı olan ve evet Çetin Altan'ın torunu olan) ve Vatan Gazetesi'nin yakışıklı (Böyle yazacağım diye söz verdim ama hakikaten yakışıklıdır arkadaşım) Spor Müdürü İbrahim Seten'e mutluluklar diliyorum. Güle güle kullanın çocuklar...