Paylaş
SON dönemde kur artışlarının da etkisi ile şirketler yeni kredi alma ve kredilerin yeniden yapılandırılması için bankalarla yoğun mesaide. Bu trend Ülker Grubu ile başladı, Doğuş Grubu ile sürdü. Bu şirketler, büyüklükleriyle bankalarla masayla oturma imkânına sahip. Küçük şirketlerin ise işi zor. Kısa süre öncesine kadar iflas ertelemeyi zırh olarak kullanıyorlardı, şimdi ise konkordato gündemde.
Bu sistemi kullanan ilk büyük şirket Türkiye’nin en büyük inşaat şirketlerinden GAMA oldu. Konkordato ilan ederek, 4 otelini şimdilik kurtardı. İflas ertelemenin çok fazla kullanılması üzerine 7107 sayılı kanun hükmünde kararname ile uygulanmaya başlanan konkordato ile borçlarını zamanında ödeyemeyen ticari şirketler ve şahıslar borç sarmalından ve alacaklılardan bir süre için kurtulabiliyor.
10 MİLYON LİRA
Şevket Çelik, konkordato konusunda uzman bir avukat. Çelik, sistemin birçok firma için kurtarıcı olduğunu, özellikle cirosu 10 milyon TL civarında olan KOBİ’leri ilgilendirdiğini söylüyor ve anlatıyor: “Konkordatoya başvuran firma dava açıyor ve 3 aylık ihtiyati tedbir kararı aldırıyor. Hacizlerden kurtuluyor. Borçların tasfiyesi için 23 ay gerekli. Bu süre sayesinde firma alacaklıları ile masaya oturabiliyor. Banka hesapları, mallarındaki hacizler kalkıyor. İpotekli malların satışı duruyor.”
MASRAFLI BİR İŞ
Çelik’in dikkat çektiği önemli bir sorun var. 23 ayın yeterli olmadığını söylüyor ve 36 ayın uygun olacağını ekleyerek şu uyarıyı yapıyor:
“Konkordato aslında masraflı bir iş. 10 milyon TL’nin altında cirosu olanların başvuracağı bir sistem değil. İlanı için alacaklıların üçte ikisinin kabulü gerekiyor. İflas kararına ise en çok alacaklı firma karar verebiliyor. Oysa alacağı için ipoteği olan banka hemen iflas isteyerek malların satılmasından yana oluyor. Borçların azalması için sürenin uzaması şart. Aksi takdirde Türkiye iki yıl sonra iflas eden fabrika mezarlığına döner. Milyonlarca insan işsiz kalır.”
Konkordatonun Avrupa’da ABD’de büyük firmaların 100 yıldır zırh olarak kullandığı bir sistem olduğunu da ekliyor Çelik.
Türkiye’de şirketlerin öz sermayesi yetersiz. Büyümek için borçlanıyorlar. Bu da sorun yaratıyor. Genç işsizliğinin yüzde 20’yi bulduğu bir ortamda yeni işsizlere neden olmamak için orta yol bulunmak zorunda!
FUTBOLA KADIN ELİ DEĞDİ
ÖNCE Kayserispor’dan geldi güzel haber. Kayseri’nin önemli sanayicilerinden BRN Yatak Yönetim Kurulu Başkanı Berna Gözbaşı İlter, kulübün yönetimine girdi, hatta Başkan Erol Bedir’in yardımcısı oldu. Ardından Fenerbahçe’ye başkan seçilen Ali Koç’un yönetiminde kadınlar önemli roller aldı. Yönetim kuruluna Sevil Zeynep Becan, Simla Türker Bayazıt seçildi.
Futbol, erkek egemen bir spor. Son yıllarda kadınların ilgisi artsa da, statlarda edilen küfürler, şiddet dolu tavırlar utanç verici boyutlarda. Oysa futbol büyük bir endüstri. Sadece erkeklerin alanı olması mümkün değil. İşte kadınları yönetime alan bu yeni trend bunu değiştirmeye aday. Berna Gözbaşı İlter’le bir Anadolu takımını da etkileyen bu yeni trendi konuştum. Geçen hafta futbol kulüpleri toplantısına katılmış. Tek kadın olarak tabii ki. Bütün takımların kadınları yönetime alma konusunda istekli olduğunu anlatıyor. Yani çok güzel bir örnek olmuş. Kayseri’de ise bugüne kadar kadınların maça gitmesi pek mümkün değilmiş. İlk olarak İlter’i kutlamak için Kadın Girişimciler Kurulu üyeleri maç izlemiş. İlter “Benden loca istediler. Yeni sezonda gelecekler” diyor.
Ertuğrul Sağlam ile anlaşan takımda, sportif başarı kadar kentin takımına sahip çıkmasına önem veriyor İlter ve şunları söylüyor: “Başkan Erol Bey’in vizyonu ile oldu bu gelişme. Çok destek verdi, veriyor. Benim de hedefim sponsor desteğini arttırmak, futbolun izleyici olarak da oyun olarak da kalitesini yükseltecek adımlara destek vermek.” Galatasaray’la başlayan Kayserispor ve Fenerbahçe ile devam eden bu trendin tüm Türk futbolunu etkilemesini gönülden diliyoruz. Çünkü kaliteli futbolu artık biz kadınlar da seviyoruz.
Paylaş