Paylaş
Hani “Allah özene bezene yaratmış” derler ya, işte Adriana da tam böyle bir kadın...
Yürümüyor, havada adeta bir kuğu zarafetiyle süzülüyor.
Bulunduğu ortamı da bir anda podyuma çeviriyor.
Gencinden yaşlısına bütün gözler onda, herkes büyülenmiş gibi bu dünya güzeli kadını seyrediyor...
Biz de küçük bir kalabalıkla yanımızdan geçen Adriana’ya kilitlenmişken, onunla yürüyen kadını gözümün bir yerden ısırdığını fark ettim. Sağa sola sorup araştırmacı gazeteci refleksiyle (şimdi bunu da ciddiye alan çıkar) vaziyeti öğrenmeye çalışırken birden hatırladım.
Adriana’nın kafilesindeki gizemli kadın, Şuşu lakaplı ünlü medyumumuz Şengül’den başkası değildi.
Bir aralar Şuşu’nun “The Water Diviner” filminin çekimleri esnasında Russell Crowe’a da geleceğiyle ilgili tüyolar verdiği dedikoduları dolanıyordu etrafta.
Hatta Russell’ın Şengül’ü birkaç defa özel aracıyla evinden aldırdığı bile söylenmişti.
Gördüğüm manzara Şuşu’nun dünya yıldızları kadrosundan oluşan dostlarının, sadece Russell’dan ibaret olmadığını kanıtlıyordu...
Kim bilir belki de Adriana Lima’ya Şuşu’yu o önermiştir.
Bizim ‘en mega’ şarkıcılarımız, ‘en afili’ oyuncularımız Hollywood’a girebilmek için uğraşadursun, ‘gelecek danışmanı’ Şuşu çoktan kapağı atmış bile yıldızlar dünyasına baksanıza! E ne diyelim, artık darısı ötekilerin başına.
Eğlence dünyasından dumanı üstünde tüten 10 dedikodu
Soho mağduru işletmeciler!
Soho House, İstanbul’a ‘merhaba’ dedi. Dedi demesine de, Ersoy Çetin, Varol Kaynar, Emre Ergani ve Celal Çapa gibi İstanbul gece hayatına yön veren duayen isimlerin hiçbiri açılış gecesine davet edilmedi.
Bu aralar ünlü işletmecilerin kendi aralarındaki favori espri şuymuş: “Elin İngiliz’inden daha mı iyi bileceksin? Vardır elbet bizi çağırmamalarının bir nedeni!” Soho House böylece en ünlü işletmecileri açılışına davet etmeyen işletme olarak tarihe geçmiş oldu.
Şamdan’ın ilk partisi Şehrazat’ın
Park Şamdan’da her ayın son gecesi özel partiler başlıyor. Sedef İybar’ın organize edeceği ilk gecenin ev sahipliğini ise ünlü söz yazarı Şehrazat yapacakmış.
Salomanje keyfi Karaköy’e taşınıyor
Nişantaşı klasiklerinden Salomanje’nin yeni sürümü Karaköy’de karşınıza çıkarsa şaşırmayın. Bu kez Salomonje’de yemeklerin yanı sıra eğlence de olacakmış.
Karaköy yaz sezonunda da trend’lik konusunda gaz kesmeyecek, şimdiden belli oldu...
Pera artık oteller cenneti!
Beyoğlu’ndaki Nupera’nın olduğu tarihi binayı Tabanlıoğlu Mimarlık’ın satın aldığı ve yerine bir otel inşaa edeceği konuşuluyor. Ahh be babacığım, insan zamanında Beyoğlu’nda bir bina alıp çoluğuna çocuğuna bırakmaz mı?
En azından abim Celal’i benim otelin açılışına mutlaka çağırırdım.
Gitti Maki, geldi No: 81
Türkbükü’nün simgelerinden biri Maki Hotel, geçen yıl Tolga Sezgin’in Pop’unu da bünyesine dahil ederek bütün dikkatleri üzerine çekmişti.
Mülk sahipleri bu yıl Sezgin ile de anlaşamayınca oteli adından odalarına kadar baştan aşağı değiştirip tamamen kendileri işletme kararı almışlar.
Aile, babalarının ilk işyerinin kapı numarası 81 olduğu ve bu rakamın uğuruna inandıkları için de Maki adını kaldırıp, No: 81 tabelası asmış.
Nammos’un iade-i ziyareti
Bodrum ve Çeşme’den daha popüler, zenginlerimizin gitmelere doyamadığı, sınır ötesi tatil ‘beldemiz’ Mykonos’un ünlü eğlence mekanı Nammos’un, iade-i ziyaret planladığı uzun zamandır kulislerde konuşuluyordu.
Ancak Yunanlı bir dostumuz, mekan sahiplerinin New York’ta yeni şube açacakları için Bodrum Mandarin Oriental’den gelen teklife sıcak bakmadıklarını, sadece menü danışmanlığı hizmeti verebileceklerini söyledi.
Akıllı millet bu Yunanlılar, yıllarca çaldıkları yemeklerimizi şimdi de ister misiniz ‘danışmanlık’ numarasıyla bize geri satsınlar!
Nur topu gibi bir caz kulübümüz oldu
Ersoy Çetin ve Emre Ergani, sessiz sedasız Les Ottomans Hotel’in balo salonunda Jazz&More adlı bir kulüp açtılar. Salı akşamları Aykut Gürel, cuma Seksenler dizisinin ünlü oyuncusu Serhat Kılıç, cumartesileri ise Şehnaz’ın sahne aldığı kulüp haftanın üç günü açık olacak.
İthal sanatçılar ise nisandan itibaren hafta sonları mekanda boy gösterecekmiş.
İstanbul’a ‘NO’vikov!
Moskova ve Londra’nın en hip restoranlarından Novikov’un sahibi Arkady Novikov, bir haftalığına gizlice Türkiye’ye gelmiş.
Çok ünlü ve zengin bir yeme-içme grubuyla görüşmeler yaptığı, tüm yatırımın karşılanacağı garantisini almasına rağmen şehre gelen turist sayısını az bulduğu için İstanbul projesini elinin tersiyle ittiği konuşuluyor. Akıllı adammış, işin sonunda Hakkasan gibi kepenk kapatmak da var.
Zuma’ya kardeş geliyor
Geleneksel Peru yemeklerini modernize ederek Londra’nın sayılı restoranları arasına girmeyi başaran Coya, geçtiğimiz günlerde Dubai’de Nusr-et’in komşusu oldu.
Zuma’yı da bünyesinde barındıran Azumi Group’un ortaklarından Şahenk, şimdi de Coya ve Roka’yı İstanbul’a getirmeyi planlıyormuş.
Balıkçı Sait İstanbullu oluyor!
D.ream Group’tan bu kadar bahsetmişken Bodrum’un gözdesi balıkçı Sait’in, önümüzdeki aylarda SuAda’nın karşısındaki ultra lüks otomobil galerisinin yerine konuşlanacağı haberini es geçmek olmaz.
Millet 50’lisinden sonra Bodrum’a tüyme hayalleri kurar, bizim Sait Baba ise Bodrum’dan İstanbul’a geliyor. Hayırlı olsun, vardır bir bildiği...
Bu aralar yerli Top 10’um
Bir Linet- İncir
İki Volga Tamöz feat Hande Yener- Sebastian
Üç Mert Fırat- Nilüfer
Dört Müslüm Gürses- Hangimiz Sevmedik
Beş Ayşe Hatun Önal- Güm Güm
Altı Mabel Matiz- Gel
Yedi Ayşe Özyılmazel- Roket
Sekiz Serkan Kaya- Vatan
Dokuz Teoman- Serseri
On Yalın- Bir Bahar Akşamı
NOT: “İzzet, durup dururken bu kadar dedikoduyu ne oldu da yazdın?” diye soracak olursanız, geçtiğimiz günlerde Hürriyet’teki müdürüm-duayenimiz Fikret Ercan’dan aldığım ‘ince ayar’ yüzünden efendim. Fikret Abi’miz “İzzet sen burayı Pravda mı zannettin? Yazdığın yer Kelebek, biraz magazine ağırlık ver” diye kulağımı çekince, ortaya işte bu tablo çıktı. Emir demiri kesti, yarına Allah kerim...
Paylaş