Paylaş
Hayatı boyunca Demirel'e karşı mücadele etmiş bir DSP'li dostum sordu: - İçimden oy vermek gelmiyor. Sana güveniyorum. Demirel, bu desteği hak ediyor mu? Sürekli Demirel'i izledin. Bana vicdani kanaatini söyler misin?
Tüm içtenliğimle yanıt verdim:
- Eski dönemlerde ben de muhaliftim. Ama 7 yıllık icraatına müthiş saygı duyuyorum. Her yurtiçi ve yurtdışı gezide tuttuğum notlarımı defterler halinde saklıyorum. Belgelerle söylüyorum; gönül rahatlığı ile destekle!
İlk tur oylamadan sonra yanıma geldi:
- Genel Başkanım Ecevit'e saygım, sana olan güvenimle oy verdim!
Ülkeyi krize bazı entrikalar taşıdı. ANAP yönetiminde başlayan, bir gün öyle, bir gün böyle taktikleri tartışmayı pazarlıklara götürdü. İşte sonuç!
Yıllar sonra binbir güçlük ve üçlü koalisyonla sağlanan siyasi istikrar, hükümet krizi ile yok ediliyor. Belli mahfellerde, hálá kısır çekişmelerin küçük ayak oyunlarına zemin hazırlanıyor:
- Bu ülkede Demirel'in yerine seçilecek biri yok mu?
Nedense, kimse bu soruya cesaretle yanıt vermiyor:
- Yok kardeşim! Olanı da, bu Meclis seçmez...
Bu koşullarda ve bu istikrar skalasında Demirel'in yerini dolduracak bir başkası varsa söyleyin... Başbakan, sorumluları bu yüzden uyarmadı mı?
- İki adım önünüzü görün!
Belli hesapların peşinde olan, ‘Demokrasi bizim için amaç değil araçtır’ diyen çevreleri bir yana bırakın... İstikrarı sağlayan koalisyon partilerine mensup bazı üyeler bile bunun ne anlama geldiğini çözemiyor! Anlamı şu:
- Cumhurbaşkanı Demirel'in 7 yıllık çabalarını gönül gözüyle göremeyen varsa, siyaseti bıraksın arkadaş!
Gezi notlarımı karıştırıyorum.. Kazakistan; Hoca Ahmet Yesevi Türbesi'ni kurtararak büyük bilgeye gösterilen saygı ve sevgi bağlarını Türk alemine taşıdı. Özbekistan; yaratılan kuşku ve soğukluğu giderecek tek isim Demirel değil mi? Peki ya Azerbaycan? Görüp izlemeden, duyup dinlemeden Demirel'in Bakü'deki etkisini ve gücünü anlamak ve anlatmak mümkün değil. Hele hele Türkmenistan; iki devlet bir millet. Türkmenbaşı-Demirel kardeşliği budur. Gürcistan, Tacikistan ve hatta Moğolistan; bu ikili temasları yaşamadan Demirel'in önemi anlaşılamaz! Makedonya, Arnavutluk, Moldova, Bulgaristan, Romanya, Bosna ve Kosova... Bir yerde cami, birinde türbe, diğerinde okul... ve her yerde Türkiye, her yerde Demirel.
Hacıbektaş'a en büyük katkıyı yapan devlet adamı kim? Ülkenin dört bir yanına dağılan mavi boncuklar, yani göletler... barajlar... ‘‘Ah, benim güzel memleketim’’ diyen, ‘‘Toprağın altında da biraz bir şeylerin olsaydı neler yapmazdık?’’ diye iç geçiren Demirel... Gece gündüz temel atarak, ‘‘Yatırım yapın, daha çok yatırım yapın’’ diyen Demirel... Fabrikalar açan Demirel...
Ve geldiğimiz nokta; kriz!
Çalan telefonun sesiyle irkiliyorum. MHP'li Murat Sökmenoğlu...
Gidişatı hiç beğenmediğini söylüyor:
- Çok kritik noktaya geldik. Bu değişiklik çıkmazsa kıyamet kopar. Bir bilmece hükümet devreye girer. Cumhurbaşkanı ile TBMM çatışır mı?
Sökmenoğlu, aklı başında ve sorumluluğunu bilen bir siyaset adamıdır. Bu endişelerinde çok haklı. Entrikaların ülkeyi nereye getirdiğini görüyoruz.
Bir düşünün; hükümet krizi doğarsa, önce, Devlet Bey'e malum kesimlerden baskı başlamaz mı? ‘‘Gel bakalım, sen kur hükümeti’’ diyenler; milliyetçi, muhafazakár bir koalisyon diye diretmezler mi? Seyredin gümbürtüyü!
Demirel için kriz yaratanların ülkeyi götürecekleri yer burası olacak!
Benim tanıdığım Ecevit, sözlerinin hep ardında durmuştur. İstifa eder.
Görünen o ki, Ecevit istifa etmese bile Devlet Bahçeli istifa eder!
Paylaş