Paylaş
Cumhurbaşkanı Demirel, son geziden çok mutlu döndü. Yapımını yakından izlediği işlerin tamamlanmasına sevinmişti:
‘‘Edirne çok güzel şeyler kazandı. Ama hava meydanında geç kaldık. Meydan olsa Çorlu'ya geldiğimiz gibi Edirne'ye de inebilirdik. Türkiye, Edirne'ye, Kars'a ve Iğdır'a, Yüksekova'ya Ankara'dan uçarak gidebilmeli. Şu Tekirdağ serbest bölgesi, Çorlu havaalanı ve rıhtım açılışlarını da 8 Ağustos'ta yapacağız. Gene birlikte gelelim...’’
Demirel, ayçiçeği tarlalarını uzun uzun seyrettikten sonra bana döndü:
‘‘1959'da Adnan Bey'le (Menderes) buraya geldiğimizde Edirne'de elektrik yoktu. ‘Ne yapacağız?' diye sordu. İstanbul'dan getireceğimizi söyledim. ‘Olur mu?' diye sordu. Oldu işte. Bu elli yıllık bir kavga. Ne yaptıysak karşı çıktılar; serbest bölgeye, limana da, Çorlu alanına, barajlara da karşı çıktılar. Ama bu bir medeniyet savaşıdır.’’
UYGARLIK KAVGASI Sözü, birdenbire en güncel tartışmaya getirdi. Koç Holding tarafından Koç-Ford işbirliğiyle İzmit'te kurulacak dev fabrikaya karşı çıkılmasına kızdı:
‘‘Adam 700 milyon doları cebine koyup gelmiş. Diyor ki, ‘fabrikayı buraya kurayım' diyor. Orası kavak ağaçlarıyla dolu. Ama zararı yok ki. 15 milyon dolar da harcayıp Kocaeli Tıp Fakültesi'ni ve üniversitenin eksiklerini tamamlayacak. Üstelik her yıl bu fabrikada üreteceği malların bir milyar dolarlık ihracatını da garanti ediyor. Buna itiraz ediyorlar.’’
Birdenbire elinde kürek, bir temele çimento atarken alıştığımız Demirel'i karşımda buluyorum:
‘‘Başbakan geliyor, bu fabrikanın yapılacağını söylüyor. Yapacaksın tabii. Al bu bahçeyi (Çankaya Köşkü bahçesi) vereyim, Çankaya bahçesini vereyim, yeter ki bu fabrika kurulsun. Kararnameyi hazırla, ben imzalarım. Bu bir uygarlık kavgasıdır. Bu kavga, okul, fen lisesi, güzel sanatlar lisesi, hastane, yol yapımı, gölet, baraj, hava meydanı yapma kavgasıdır.’’
Kavak ağacının 7-12 yılda mutlaka kesildiğini söyledim. Yani, orası orman değil...
HAVAALANI GERÇEĞİ Demirel, yine hava meydanına sözü getiriyor:
‘‘Havaalanı kalkınmışlıktır, kolaylıktır, ulaşımdır. Halil Rıfat Paşa, ‘Gidemediğin yer senin değildir' demiş. Bunun bir hakikati var. Bunu yapacağız.’’
Sohbeti iyice koyulaştırıyoruz. Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin, cebinden yıllar öncesinde İsmet İnönü'nün bir baraj yapımını eleştirmesiyle ilgili gazete küpürünü çıkarıyor. Demirel okuduktan sonra, ‘‘Koy bunu cebine İsmet. Burada iki tane İsmet var. Üçüncüyü çağırırsanız olmaz. Tarihi yerinde bırak’’ diyor.
Sezgin'e, ‘‘İsmet Abi, Paşa'nın adı, hem sende hem bende var. Fazla üstüme gelme’’ diye takılıyorum. Demirel, son projesini açıklıyor:
‘‘Osmanlı sarayları için özel bir yasa çıkarmamız lazım. Edirne'yi gördünüz. Edirne, Osmanlı'nın başkenti, ama Osmanlı sarayının tek duvarı kalmış. Tarihle aramızla bağlantıyı kurmamız lazım. Osmanlı devletinin 700'üncü kuruluş yıldönümü bir yıl sonra kutlanacak. Bunların imarı için Meclis'ten bir yasa çıkarmak zorundayız. Rus Çarı'yla şimdiki Rusya yönetimi bile kavgayı bir yana bırakıp, ona itibarını iade etti, tarihini kucakladı. Bunu bizim de başarmamız lazım.’’
Paylaş