Paylaş
Aylar sonra, Ehl-i Dil'i topladık. Ayrılırken de, ‘‘Bu bir yemek değil, seminerdi’’ demekten kendimizi alamadık.
ADD Başkanı Yekta Güngör Özden, rahatsızlığı yüzünden gelemedi. Milli Savunma Bakanı Prof. Hikmet Sami Türk'ün bitişik komşusu vefat etmişti. Ama katılım yine de fena sayılmazdı.
Gecenin yönetimi Sezar Aygen'indi. Aygen'in solunda DYP Kurucusu Mehmet Dülger, ANAP Ankara milletvekili adayı Birkan Erdal, Turizm eski müsteşarı Tankut Ünal, TRT eski yöneticilerinden Sedat Örsel ve Aycan Giritlioğlu ile ATV Temsilcisi Baki Şehirlioğlu oturuyordu. Sağında ben, Cumhuriyet Temsilcisi Mustafa Balbay, Yayıncı Ümit Gürtuna, Kurtul Altuğ, TRT Genel Müdürü Yücel Yener, RTÜK Üyesi Ercan San, eski planlamacı ve işadamı Bekir Sinan Ermihan ve Engin Aydın vardı.
* * *
Sezar Bey, ilk sözü bana verdi. Herkes, son olaylarla ilgili görüş açıklayacaktı. Ben, soruyla yetindim:
‘‘Sayın Aygen'le telefonda konuşurken DTP'den kopacakmış gibi geldi. Küskünler olayı ve Erbakan'ı kuyudan çıkarma işi ipleri koparıyor mu?’’
Aygen, DTP'nin neden kurulduğunu anlatıp, ‘‘Doğru algılamışsın’’ dedi:
‘‘DTP'yi yolsuzluklara, ilkesizlere karşı isyan ederek kurduk. Laik rejime verilen zararı ve ülkenin bölünmesini önlemek amacıyla kurduk. Cindoruk, ilkin, 'Yeni parti kurmak çılgınlık' demişti. Ve şimdi Erbakan'ı kurtaran safta kendimizi bulduk.’’
Aygen, çılgınlık sözünden sonraki yanıtını da açıkladı:
‘‘Büyük Atatürk Samsun'a çıkarken, 'Ben ülkeyi kurtaracağım' demiş. Ona herkes çılgın diye bakmıştı. Ama zoru başardı ve cumhuriyeti kurdu.’’
Aygen, kopuyordu. Nedeni de belli oldu:
‘‘Yönetim zaafiyeti, yanlış politikalar ve son büyük hatalarla kuruluş amacımıza ve topluma ters düştük. Çok uyardım, ama anlatamadım.’’
* * *
Yanlışların en önemli durağında Ufuk Söylemez'in alınmasını ve hemen Genel Başkan Yardımcısı yapılmasını gösterdi:
‘‘Gelişi amaçlı ve bir plan içindi. Ama pazarlıkla ona makam verildi. DTP'yi iki paralık hale getirdi, çekip gitti. Bizi bitirdi.’’
Aygen, ya hemen ayrılacak ya da seçim sonuçlarını bekleyip örgüte son kez danışacak. Giritlioğlu, beklemenin anlamsızlığını vurguladı.
Gürtuna, Kosova sorununda çok ilginç detayları önümüze serdi. Yücel Yener, Apo davasının yayın hazırlıkları hakkında nefis bilgiler verdi.
Dülger, Yunanistan'ın milli gününden çıkıp yemeğe gelmişti:
‘‘Oradaki elçi ve ataşelerle görüştüm. Balkan krizini, 2 bin yılının sonrasına taşınacak bir sıkıntı ve ortak tedirginlik olarak gözledim.’’
DYP Grubu'nda Çiller'e verdiği bir mektuptan bahsetti:
‘‘Mektubu görünce, Tansu Hanım, 'Ben bunu okuyacak mıyım?' diye sordu. Ben, 'Okuyacaksınız, beni çağıracaksınız ve konuşacağız' dedim. Aylar geçti, çağırmadı. Okudu mu, bilemiyorum!’’
Gülüştük... Şehirlioğlu, Birkan Erdal'a, ‘‘O güzel işini ve gelirini bırakıp neden aday oldun?’’ diye sordu. Erdal, nefis yanıtladı:
‘‘Evde tartışarak karar aldık. Oğlum, TV'de Meclis olaylarını gösterip, 'Bunlardan biri mi olacaksın?' diye sordu. Eşim ise, 'Bunları önlemek ve ülkede huzuru sağlayıp bugünleri çocuklarımızın yaşamaması için aday olmalı' dedi. Beni ve kararımı etkileyen, destekleyen bu sözlerdi.’’
Tüm konuşmalar enfesti. Ama bu sütun yetmez ki!
Paylaş