Şimdi okullu olduk imam hatipleri doldurduk... mu?

Türkiye, geçen yıl zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkardı.

Haberin Devamı

Alel acele, plansız programsız ve bir geçiş süresi öngörülmeden yapıldı bu.
Özellikle bir geçiş süresinin öngörülmemesi yüzünden 2012-13 öğretim yılının başına kadar olmayan, daha doğrusu ortadan kalktığı düşünülen bir sorun yeniden belirdi: Okul ve derslik yetersizliği.
Bu memlekette her işimiz ‘Kervan yolda düzülür’ mantığıyla olduğu için, mesela okula başlama yaşının düşürülmesinin yarattığı sorunlar başlı başına can yakıcı bir şey zaten ama bugün ben o konuya değinmeyeceğim. Dediğim gibi, birden bire ortaya bir fiziki mekan sorunu çıktı.
Çünkü eğitim kademelendirilirken yaratılan dört yıllık ‘ortaokul’da imam hatip ortaokulları dahil bazı mesleki okulları seçme şansı da verildi öğrencilere. ‘Normal’ bir ilkokul ile imam hatip ortaokulunun aynı fiziki mekanda olması tuhaf olacağı için bu çeşit ortaokullara fiziki mekan bulmak gerekti, bu bir sorun yarattı. Hala yaratıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, bu dört yıllık üç kademeli eğitim değişikliğinden önce 2010 yılında önemli bir proje başlatmış, lise türlerini azaltma yoluna gitmişti.
Bu düzenleme içinde ‘düz lise’ tabir edilen liseler ortadan kalkacak; bunların hemen hemen hepsi ‘Anadolu Lisesi’ne dönüşecek ve bu liselere sınavla girilecekti.
İki yıl önceye kadar 8 yıllık zorunlu eğitimde yüzde 99’a varan okullaşma oranına ulaşılmıştı. Fakat 8 yıllık ilköğretim bittikten sonra liselerde okullaşma oranı birden bire yüzde 67’ye düşüyordu.
12 yıllık eğitimin doğal olarak hedefi lisede de yüzde 99’u tutturmak. Bunu Türkiye’nin dört yıl içinde başarması gerek. Bu durumda, önümüzdeki dört yılda bol bol lise binası yapacağız ve bu yeni liselerimize öğretmen alacağız.
Liselere yönelik nüfus baskısının şimdiden başladığını söylemek gerek. 12 yıllık eğitimin ilk uygulandığı yıl olan geçen yıl (2012-13) liselerde okullaşma oranı yüzde 70’e çıktı. 2013-14’te bu oranın yüzde 74’ü aşması şaşırtıcı olmaz. Çünkü birkaç hafta sonra 1 milyon 242 bin öğrenci daha liseye başlayacak. (İki yıl önce bunların üçte ikisi liseye devam ediyordu, unutmayın.)
Ortada bir yandan bir fiziki mekan ve öğretici yetersizliği meselesi var; bir yandan da Türkiye ‘düz lise’ tabir edilen liselerini kapatıyor. Böyle olunca bu yıla (ve belki önümüzdeki birkaç yıla daha) özgü özel bir sorunumuz daha oldu.
Sınavla girilen okulları (Anadolu Liseleri, Fen Liseleri, Anadolu Meslek Liseleri, Teknik Liseler vb.) kazanamayan veya sınava hiç girmeyen 584 bin öğrenci ne olacak?
Neredeyse doğal olarak, ‘Bunların hepsi zorunlu olarak imam hatipli olacak’ diye bir laf çıktı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da, imam hatip liselerini rencide etmeden bu lafın doğru olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Elbette doğru değil; çünkü fiziki mekan zorunu ve öğretmen sorunu imam hatipler de dahil herkes için bir sorun. Sonuçta imam hatip liselerinin de bir kontenjanı var; onlar dolduğunda ne yapacaksınız?
Evet meslek liselerine ve mesleki eğitime, üniversiteye girişteki katsayı meselesinin ortadan kalkmasından sonra ciddi bir yönelim var; zaten ortada kaldığı söylenen 584 bin öğrencinin önemli bir bölümü meslek liselerine veya imam hatiplere gidecekti.
Ama bir de bu çocukların arasında ‘düz lise’ okumak isteyenler var elbette. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘Eğitimde seçme şansını arttırıyoruz’ diyerek giriştiği dört yıllık üç kademeli 12 yıllık eğitimin bazı öğrencileri seçeneksiz bırakması pek yaman bir çelişki olur.
Öte yandan, imam hatip liselerinin sadece hükümetin politikalarına muhalif olanların aklında değil hükümetin aklında da özel bir yer tuttuğu görülüyor.
Örgün eğitimimiz öyle sorunlu ve öyle büyük yanlışlar içeriyor ki, bunları sistemin sağına soluna yamalar yaparak düzeltemiyoruz, hatta her yama girişiminde biraz daha bozuyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları