Paylaş
O mücadele de şu soru etrafında şekilleniyordu: Öncelik başkanlık sistemini getirmeye çalışmak mı olmalıdır yoksa 2019’da yapılacak genel seçime kadar ülkeyi iyi yönetip yeniden seçim başarısı elde etmek mi?
Benim anladığım, Başbakan Ahmet Davutoğlu gözünü başkanlık sisteminden çok 2019’a kadar ülkeyi yönetmeye dikmişti.
Şimdi o mücadelede yepyeni bir aşamaya gelindi.
Başbakan Davutoğlu aradan çıktı; zaten iktidar iplerinin çoğunu elinde tutan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tamamen direksiyona geçti.
Acaba Erdoğan’ın bundan sonraki oyun planı ne?
MHP’DEKİ GELİŞMELER BEKLENECEK
Sanırım bundan sonrası, Milliyetçi Hareket Partisi’ndeki gelişmelere bağlı.
En önce bu partinin genel başkan seçimli bir kurultayı olacak mı olmayacak mı? Eğer olacaksa partide genel başkan değişimi yaşanacak mı yaşanmayacak mı?
Bütün bu soruların cevapları Erdoğan’ın ve dolayısıyla AK Parti’nin önümüzdeki aylardaki oyun planı üzerinde ciddi etkili olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, en önce partisi, sonra da ülke seçmeni üzerindeki olağanüstü siyasi gücünü kullanarak iktidarı fiilen kullanıyor; şimdi o alan daha da genişleyecek.
Ama fiili iktidar ile Anayasa’ya dayalı, resmen kullanılan iktidar arasında bir fark var.
Herkesin de bildiği gibi mevcut parlamento aritmetiğinden ve partilerin siyasi konumlanmasından, bırakın başkanlık sistemini daha basit konulara odaklanmış bir Anayasa değişikliği çıkarmak bile imkânsıza yakın.
Peki bu durumda Erdoğan fiili durumdan (de facto) hukuki duruma (de jure) geçebilmek için ne yapacak?
MHP ‘PARTİLİ CUMHURBAŞKANI’NA EVET DER Mİ?
Her ne kadar Cumhurbaşkanı’ndan çevresine ‘Erken seçim yok’ mesajları yayılıyorsa da, erken seçim aslında ciddi bir ihtimal.
Ama unutmayın, seçimin de riskleri var.
Ne HDP’nin ne de MHP’nin baraj altında kalması öyle çantada keklik değil.
Kaldı ki, HDP’nin elinde seçime bağımsız adaylarla girmek gibi bir seçenek de duruyor zaten.
Ama zayıf halka MHP. Bu parti barajın üzerinde gözükse dahi oylardaki erime trendi durmuş, MHP oyları yeniden bir istikrar kazanmış değil.
İşte bu yüzden bu partide kongre olup olmaması, genel başkanın değişip değişmemesi önemli.
MHP eğer oy kanamasını durduramaz, barajı geçmesi riskli kalırsa, erken seçimle korkutulabilir; tam anlamıyla başkanlık sistemi olmasa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden partisine genel başkan olmasını sağlayacak ‘Partili cumhurbaşkanlığı’ modeline “Fiilen yaşanana bari resmiyet kazandıralım” denilerek razı olması sağlanabilir.
İşte o yüzden MHP’deki gelişmelerin hangi yönde evrileceği beklenecek.
MHP’deki oy kanaması dursa bile erken seçim hâlâ bir ihtimal. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha 330’un üzerinde milletvekili çıkarmak amacıyla meydanlara inebilir, sandığa gidebilir.
ERDOĞAN KAMPANYAYI BAŞLATTI
23 Mayıs sabahı resmen içine uyanacağımız ‘Güçlü Cumhurbaşkanı-Teknokrat Başbakan’ modeli çok da sürdürülebilir bir model değil; çünkü model değil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olağanüstü siyasi gücünden kaynaklanan fiili durum.
Dün itibarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan hem siyaset yapıcılığına (AB’ye yönelik ‘Terör kanunu değişmez, beğenmezseniz biz kendi yolumuza siz kendi yolunuza gidersiniz’ resti) hem de ‘Ülkede hükümet olmasa, seçimden seçime gidilse bile istikrarı ben varlığımla sağlıyorum’ mesajıyla başkanlık sistemi kampanyasına başladı.
Bu kampanyanın önümüzdeki dönemde yoğunlaşmasını, “Türkiye için yegâne çıkış başkanlık sistemi” anlayışının her gün gündemde tutulmasını beklemeliyiz.
O yüzden, erken seçim önümüzdeki dönem boyunca hep gündemde kalacak ve büyük ihtimal birkaç ay içinde de erken seçime gidip gitmemek konusunda nihai karar da verilecek.
Paylaş