Kanatlı sektöründe sıkıntı büyük

Beyaz et ve yumurta üretiminde, diğer ifadeyle kanatlı sektöründe Türkiye, dünyanın önemli oyuncularından biri konumunda. Küresel verilere bakarsak 2020 yılı itibarıyla dünyada toplam et üretimi 325 milyon ton. Bu miktarın yaklaşık yüzde 41’i kanatlı eti. Ülkemizde 2021 yılı kanatlı eti üretimi ise 2.3 milyon ton. Türkiye bu performans ile dünyada 10’uncu sırada. Yumurta üretiminde de yaklaşık 20 milyar adet ile yine 10’uncu sırada yer alıyor. Söz konusu rakamlar gerçekten göğüs kabartıcı. Ancak son gelişmeler karşısında sektör temsilcilerinin görüşleri de pek iyimser değil.

Haberin Devamı

 

SEKTÖRDE İŞ BİRLİĞİ

İzmir bölgesinde kanatlı sektörü temsilcileri, bu defa Hürriyet Ege Sektör Toplantıları çerçevesinde bir araya geldi. İlk sözü alan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Bayraktar, bu alanda özellikle üniversite - sanayi iş birliğinin önemine dikkat çekiyor. Üniversite - sanayi iş birliğinin her sektör için olduğu kadar kanatlı sektörü için de önem taşıdığını söyleyen Doç. Dr. Bayraktar, “Dolayısıyla bu toplantıyı çok değerli buluyorum. Aslında bizlerin böyle sektörel buluşmaları ihmal etmememizde büyük fayda var. Son gelişmeleri birbirimizle görüşmeli ve tartışmalıyız. Kendi adıma şunları söylemek isterim: Fakültemizde eğitim kalitesini yükseltmeyi hedef seçtik ancak hala beklentileri karşılamakta sorun yaşıyoruz. Pandemi sürecinde yüz yüze eğitim konusunda büyük aksamalar oldu. Yanı sıra İngilizce konusu da bir sorun olarak devam etmekte” diyor.

Haberin Devamı

KENDİ IRKIMIZI GELİŞTİRELİM

Veteriner Hekimler Odası (VHO) İzmir Şubesi Genel Sekreteri Erdal Tokmak’a göre, veteriner hekimlik mesleği güvenli gıda zincirinde çok ciddi bir rol oynuyor. “Ne var ki meslek olarak hak ettiğimiz yerde değiliz” diyen Tokmak, “Devlet bizleri sağlık kurulunda kabul etmiyor. Bunun mantığı nedir? Diğer yandan sayısı artan veteriner fakültelerini de gerçekçi bulmuyoruz. Fakülte sayısının artışı kesinlikle yarar getirmez. Tarımda maalesef dışa bağımlıyız. Aşı ve ilaçta da öyle. Yine damızlıkta birkaç ülke tamamen ön planda. Neden kendi ırklarımızı geliştirmiyoruz? Bölgemiz kanatlı sektörü bakımından fazlasıyla önemli. Bu yönüyle üretimi mutlaka artırmalıyız. Bunun için de yeni kümes yapımına yönelmemiz şart. Aksi halde üretim nasıl artacak? Tabii bu süreçte üretim maliyetleri sorununu göz önüne alarak, yem bitkileri açısından üretim planlamasını da çok stratejik görüyoruz” şeklinde konuşuyor.

AÇIĞA MAL VERİYORUZ

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit ise tarımsal üretimde iklim faktörünün altını çiziyor. Türkiye’nin bu yönden çok avantajları olduğunu belirten Girit, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hangi ülkede ne üretileceğine artık iklim karar veriyor. Dünya böyle bir döneme girdi. Ama Türkiye’nin avantajları çok fazla. Bu çok iyi değerlendirilmeli, bunun için üretimde planlamaya büyük ağırlık verilmeli. Bu açıdan baktığımızda, tarım ana politikasında ciddi yanlışlar bulunuyor. İhracat tarafında çok daha iyiyiz. Söz gelimi, bize özgü bir uygulama bu ancak açığa mal verebiliyoruz! İhracatçı Birliğimizin dış satışlarında yüzde 33 artış var. Bu arada bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Sofralıkta değil ama damızlık yumurta ihracatında azalma görüyoruz. Çünkü pazarda doyma başladı, başka bir ifadeyle çevre ülkeleri damızlığa doyurduk. Diğer bir konuya gelirsek, üretim artışını sağlamalıyız. İhracatçı olarak kur artışlarına karşı kendi pozisyonumuzu alabiliyoruz.”

Haberin Devamı

HAMMADDE SORUNU BÜYÜK

İzmir Ticaret Borsası Meclis Üyesi Erdem Barış Kılıç da özellikle fahiş fiyat artışlarına vurgu yapıyor. Kılıç, bu olgunun genel ekonomiden, daha doğrusu ekonomideki makro gelişmelerden kaynaklandığına işaret ediyor. Hammadde sıkıntısının bilinenin ötesinde olduğunu ifade eden Kılıç, yem ham maddesi sorunu giderek büyümekte, diyor. Kılıç, ayrıca, şu uyarıda bulunuyor: “Aslında kaynak sorunu küresel, yani bütün dünyada kaynak sorunu yaşanıyor. Bu yönüyle fiyatlar daha da artacak, çünkü gıda arzı sınırlı! Dahası kur hareketliliği ve enflasyonist süreç sorunları tetikliyor.”

TARIMIN DEĞERİNİ ANLADIK

İzmir Ticaret Odası Meclis Üyesi Ahmet Dönmezler, şu tespiti yaparak söze giriyor: “Dünyada üretim tarımla başladı ve pandemi ile birlikte tarımın stratejik değerini daha iyi anlamış olduk. Hele buğdayın önemini çok daha iyi algıladık. Bu alanda dünyadaki gelişmeleri iyi izlemek gerekiyor. Bakın mesela ABD ne yaptı? GSM kredileriyle mısır ve soyayı destekledi. Bundan böyle tarım ve gıda ön planda olmaya devam edecek. Kanatlı sektörü bu bakımdan beslenme zincirinde önemli rol oynamaya başladı. Çok somut bir örnek vereyim. Protein kaynağı olarak beyaz etten başka bir seçenek kalmadı diyebiliriz. Buna karşılık Türkiye’de kanatlı sektörü de çok büyüdü. Gerek kesimhanelerimiz gerekse hijyen şartları her yönden çok gelişmiş bir konumda. Biz de oda olarak, tarımın önemini anlatmaya çalışıyoruz. Bunu da bir sosyal sorumluluk şeklinde kabul ediyoruz.”

Haberin Devamı

KENDİMİZİ ANLATAMIYORUZ

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Cem Sağır, medyada yanlış tanıtıldıklarını söylüyor. “Bir türlü kendimizi anlatamıyoruz” diyen Cem Sağır, “Tavuk ve yumurtada büyük fiyat dalgalanmaları söz konusu ama bu olgudan sektörü sorumlu tutmak gerçekçi değil. Tam aksine uzun süredir zararına mal satıyoruz. Para kazanmak çok zorlaştı. Yanı sıra ürün fiyatlarının çok düşük oldugu ve zararına satış yaptığımız dönemlerden sonra fiyatların yükselmesi ile gerçekten satmamız gereken fiyatlara ulaştığımızda aradaki fark hep ‘zam şampiyonu yumurta’ algısı ile basında yer bulmakta, bu da tepkiyle karşılaşmamıza sebep oluyor. Yine, evet, sektörümüz çok büyüdü ve modernleşti, dünyada adımız geçiyor fakat mesleki eğitimde büyük sıkıntı yaşıyoruz. Yani sektörün okulu yok. Esasında bu emek yoğun bir sektör. O yüzden çalışan eğitimi ayrı bir önemde. Ben de zooteknistim, ancak tarımsal eğitimin yetersiz olduğunu görüyorum. Öyle ki eleman sorunu çok fazla” değerlendirmesini yapıyor.

Haberin Devamı

SOYA MUTLAKA DESTEKLENMELİ

Son olarak, Hürriyet Ege Kanatlı Sektör Toplantısı’nın katılımcılarından Keskin Keskinoğlu’nun görüş ve önerilerine yer vermek istiyorum. Aynı zamanda Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan Keskinoğlu’nun çok net bir bakışı var: “Türkiye’de soya üretiminin desteklenmesi çok önemli. Bu olursa çiftçilerimiz mısıra alternatif soya ekimine de başlar. Soya, protein kaynağı olduğu için piliç üretiminde, yemde kullanılır. Yemin içindeki rasyonda soya ve mısırın toplam oranı yüzde 70’e yakın. Brezilya ve Amerika ile ihraç pazarlarında rekabet edebilmek için kendi hammaddemizi kendimiz üretmemiz büyük önem taşımakta. Kamuoyu şu hususu bilmiyor: Yumurta ve piliç etindeki fiyat artışının üreticilerle hiçbir ilgisi yok. Geçen yıl mısırın kilo fiyatı 1.9 liraydı, bu yıl ise 6 lira! Bu artış küresel gelişmelerden kaynaklanıyor. Bakın İsmail Bey, size basit bir hesap yapayım. Şu anda 1 kilo tavuk yemi maliyeti 8 lira. 1 tavuk 200 gram yem yer, 1 yumurta maliyeti de 1.6 lira olur. Dolayısıyla işçilik, nakliye, ambalaj ve market karı eklendiğinde 30 adet yumurta 60 liradan satılmalıdır. Son 6 aydan beri düşük giden yumurta fiyatları yüzünden bir çok üretici tavuklarını daha günü gelmeden kesime gönderdi. Tabii bu da üretim kapasitesinin yüzde 20 oranında düşmesine sebep oldu. Çünkü üretici tavuğuna yem veremediği için sürülerini kesmiştir. Kapasitenin tekrar eski haline gelmesi için en az 9 ay gerekli. Fiyatların yükselmesini üreticinin karı olarak görmek tamamen yanlıştır. Medyada, fiyat artışlarının dünya genelinde hammadde krizinden kaynaklandığının anlatılması gerekir. Doğru olan da budur. Öte yandan Tarım Bakanlığımız daha özverili çalışır, yeni pazarlar olan Hong Kong, İsrail, Makedonya ve AB’yi açarsa, sektörümüz rahat nefes alır. Sektör ihracatını artırırsa da iç piyasaya ve halkımıza daha uygun fiyatlı piliç eti ve yumurta temini yapar.”

Yazarın Tüm Yazıları