Ve bu sezonların ikinci yarılarında Fenerbahçe'yle Beşiktaş; Galatasaray'la Trabzonspor arasında oynanan maçlara bakmıştık.
Sonuç özetle şöyleydi:
Fenerbahçe 7 maçta Beşiktaş'tan 19 puan almıştı.
Galatasaray ise 7 Trabzonspor maçından 12 puan çıkarmıştı.
PLAY-OFF'UN KADERİ BU ARAŞTIRMADA+++
Bugün aynı konuyu bir başka pencereden ele alacağız.
Şampiyonluk için Galatasaray'la Beşiktaş'ın çekiştiği 6 sezondaki Fenerbahçe-Beşiktaş ve Galatasaray-Trabzonspor maçlarına bakacağız.
Söz konusu sezonlar 1990-1991, 1992-1993, 1996-1997, 1998-1999, 1999-2000 ve 2002-2003.
Yıllardır yaşanan gerilimin üstüne, bu yılın olağandışı atmosfer de eklenince sonuç kaçınılmaz oldu aslında...
Galatasaraylılar’a göre; Fenerbahçe’yle çekiştikleri sezonlarda Beşiktaş’ın Sarı Kanaryalar’a karşı galibiyeti bile yok.
Yine Galatasaraylılar’a göre; Beşiktaş’la zirve mücadelesi yaptıkları sezonlarda da Fenerbahçe Kara Kartal karşısında galip gelemiyor.
Peki; Fenerbahçe ve Beşiktaş cephesinde durum ne?
Onlar ne diyor?
Her iki tarafta da ithamlar aynı, sadece renkler farklı.
Onlar da, Galatasaray’la yarıştıkları sezonlarda Trabzonspor’un Cim Bom Bom’a kolay teslim olduğu görüşünü savunuyor.
Aksi durumda da Galatasaray’ın Trabzonspor’u pek de zorlamadığı ileri sürülüyor.
Daha çocuksundur, iyiyle kötüyü ayırt etme ehliyetini henüz almamışsındır…
Şeytana uyar baklava çalarsın, hayatın kararır.
Ya da lisedesindir…
Bir eyleme katılır, bir pankart açarsın, mahkemelerde sürünürsün.
Ya da üniversitedesindir…
Kendini daha özgür hissedersin, tüm dünyaya meydan okuyacağını sanırsın…
Twitter’a yazdığın bir cümleyle kendini kapının önünde bulursun.
Ya da Kemal Dinçer’sindir…
Futbolun ipliğinin pazara çıkması ve bazı takımların küme düşürülme ihtimalinin dillendirilmesi üzerine abonelik iptalleri başladı.
Yayıncı kuruluş paniğe kapıldı.
Zaten Türk futbolunun hak ettiğinden fazla bir rakamla almışlardı ihaleyi, bir de üstüne iptaller gelince paçaları iyiden iyiye tutuştu.
Ödediği yüksek rakamın altında kalma telaşıyla, kucağında şike bombasıyla koltuğa oturan federasyonun tepesine çöktüler hemen.
Allem ettiler kalem ettiler, ‘parayı veren düdüğü çalar’ dediler, federasyonu play-off sistemine razı ettiler.
Ligin henüz başıydı, herkesin telaşı farklıydı, çok ses eden olmadı.
Ama bu ‘ucubelig’ artık kapıya dayandı.
Üstelik “Süper Lig Süper Final” adıyla bir güzel de cilalandı.
Zaten anlamış olanlar burayı terkedebilir.
Başlıyoruz...
Fenerbahçe-Galatasaray maçından üç kısa bölüm anlatacağım.
***
Son dakikalar...
Galatasaray bastırıyor...
Emre, defansa yardım etmediklerini söyleyen arkadaşına isyanla karşılık veriyor:
"Bittik... Bittik... Bittik biz beyler..."
Bazı okurlar az yazı yazdığım için eleştiriyor.
Haksız da sayılmazlar. En son bir ay önce yazmışım. Ve bakın neler demişim:
“Galatasaray yönetiminin en büyük üç icraatından biri olarak gösterdiği yeni tüzük, yeni bir kaos ortamı yarattı...
Kim aday olabilecek, net değil… Ne zaman seçime gidilecek, belli değil… Seçim olacak mı, o bile kesin değil...
Yönetim başına gelenlerin sebebini idrak edebilmiş durumda hiç değil. Dolayısıyla çözüm üretebilmesi de mümkün değil.”
Şimdi size soruyorum: “Aradan geçen bir ayda ne değişti?”
Sadece şunlar eklendi:
Bizzat Başkan’ın en yakın adamlarının imzalarıyla kulübe üye yapılanlar tarafından açılan davalar…
Telaş, trafik, stres kahvesi günlerinin başlangıcı.
Salı, ‘Bu hafta bitmez’ günü...
Patronla tatsızlık yaşanabilecek günlerden ikincisi.
Çarşamba, mesainin tam ortası...
Gerilimin arttığını, gelirinin azaldığını düşündüğün günlerin üçüncüsü.
Perşembe, geri sayımın hızlandığı anların startı.
Çalışmaktan nabzının atmadığı, adeta patladığı günlerin dördüncüsü.
Kim aday olabilecek, net değil.
Ne zaman seçime gidilecek, belli değil.
Seçim olacak mı, o bile kesin değil.
Gazetelere yansıyan haberlere göre, yönetim başına gelenlerin sebebini idrak edebilmiş durumda hiç değil.