Başbakan’ın geçen ay Siirt’te bir gecekonduda verdiği ev, iş, yol, altyapı gibi tüm sözler bir ay dolmadan hayata geçti. Başbakan’ın yolunu kesen Şilan Kezer’e tüm köy halkı minettar
Siirt’in Aktaş Köyü’nde oturuyordu Şilan (15). Okulu bırakalı yıllar olmuştu. Tek odalı evlerinde annesi ve diğer dört kardeşiyle birlikte yaşıyordu. Eşyaları, mutfakları, yiyecekleri, giyecekleri yoktu. Tek geçim kaynakları Mardin’de inşaat bekçiliği yapan babasının maaşıydı. Köyde hayat zordu. Maddi durumu iyi olanların Batı’ya göç ettiği fakirlikle boğuşan Aktaş Köyü’nde daha da zordu çünkü ne yolları ne altyapıları ne de suları vardı... Bir sabah Şilan duydu ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan köylerine yakın bir yoldan geçecek. Köydeki kadınlarla birlikte yola çıktılar. Başbakan’a, köylerinden geçen suyun kendi şebekelerine bağlanmamasını şikayet edeceklerdi. Yağmur altında saatler süren bekleyişten sonra Başbakan’ın konvoyu göründü. Başbakan ve beraberindeki eylemin sebebini anlamaya çalışırken Şilan güvenliklerin yanına kadar yaklaştı. Başbakan, yağmurdan sırılsıklam olan bu genç kızı yanına çağırtı. Neden yağmur altında bekleyip ıslandığını, hasta olacağını söyledi. Şilan da bir çırpıda anlatıverdi köyünün sorunlarını. Başbakan, Şilan’a nerede oturduğunu sordu ve dönüşte evlerine uğrayıp çay içeceğini söyleyerek yoluna devam etti. Akşam saatlerinde Şilan Kezer ve ailesinin tek göz gecekondusuna Başbakan, eşi, kızı, bakanlar, milletvekilleri oturmuş çay içiyordu.
TEK ŞARTI OKUL
Başbakan, Şilan’a söz verdi. Köyün tüm eksiklerini karşılayacaktı. Ayrıca Şilan ve ailesinin oturacağı bir evin yapımına hemen başlanacaktı. Elektrik borçları da silinecekti. Ama tüm bunlar için Şilan’dan tek bir isteği vardı; Şilan yarım bıraktığı okuluna devam edecekti... Bu olay 12 Aralık’ta yaşandı. Gazeteler, ‘Siirtli aileye sihirli değnek değdi’, ‘Başbakan Şilan’a söz verdi, ev yaptıracak’ diye yazdılar. Bir zaman sonra da ‘Başbakan Şilan’ı telefonla arayıp hatırını sordu’ diye okudum bir yerde? Verilen vaatlerin havada kalmasına alışmışız ya, önce Aktaş Köyü’nün muhtarını aradım, “Başbakan söz verdi ama verilen sözler havada kaldı” diyeceğinden emin olarak? Köy muhtarı Mehmet Can Kezer demesin mi,“Ablacım, kapalı şebeke suyundan kanalizasyon sorunumuza kadar her şey için çalışmalar başladı. Yol için ihale açıldı. Yol, köyün dışından geçecekti biz içinden geçsin istedik. Şimdi yeni proje çiziliyor. Yağış var diye çalışmalar yavaş ilerliyor ama inşallah mayıs ayına hepsi bitecek. Yıllardır vardı bu sorunlar kimse ilgilenmemişti. Sayın Başbakan hem talimatları verdi hem de takipçisi oldu. Hatta geçen gece Şilan’ı arayıp bilgi aldı.” Şilan’ın evinde de bayram havası var. Nasıl olmasın ki! Her sabah kalkıp gecekondularının karışında inşaatı devam eden yeni evlerine bakıyorlar. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, kıyafetten ev eşyasına tüm ihtiyaçlarını karşılamış. Mardin’de çalışan baba, Siirt Karayolları’nda işe başladı. Ve Şilan da Başbakan’a verdiği sözü tutup okula geri döndü?
ALO ŞİLAN, BEN BAŞBAKAN
Üstelik geçen hafta bir gece yarısı Başbakan tarafından cep telefonundan bizzat arandı. Şilan, heyecandan ve mutluluktan tir tir titrese de 45 dakikalık sohbet boyunca hem okuluyla hem de köyde yapılanlarla ilgili Başbakan’a bilgi verdi. Hiç kapatmak istemedi o telefonu? Şilan’ın annesinin şu sözleri her şeyi özetliyor herhalde: “Her sabah kalkar kalkmaz birbirimize soruyoruz, yaşadıklarımız rüya mıydı acaba diye. Sihirli değnek mi değdi talih kuşu mu kondu bilemedik...”
Artık Ne Duamsın Ne de Bedduam
15 -16 yıldır tanırım Işın Karaca’yı. Öyle, sanatçı-gazeteci ilişkisi değil bizimki. Arkadaşız. Ama Işın Karaca ile ilgili bir haber yapılacağında Işın’ı değil, basın danışmanı Emre Duymaz’ı ararım. Dengemiz sağlamdır yani... Hafta içi gazetelerde bir haber: Işın Karaca, sevgilisi Sedat Doğan’ın kendisini modacı Ezra Çetin (Gerçek adı Esra’dır, Ezra adını kullanma sebebini bilmiyorum, pek bir havalı modacı ismi oluyor herhalde) ile aldattığını öğrenip, Ezra’nın ofisini basmış... Işın ile Sedat’ın çok kısa bir süre önce Amerika’da tatil yaptıklarını hatta Işın’ın beni arayıp, alacağı bir şeyle ilgili fikir sorduğunu bildiğim için pek inanmadım bu habere. Ayrıca Işın böyle zamanlarda ofis basacak değil, adamın hayatından basıp gidecek kadınlardan... Yine de Emre’yi aradım. “Bugün bütün gazeteciler arıyor ama Işın Hanım konuşmayacak” dedi. Bunu duyduktan sonra Işın’ı aramak olmaz ama ortak tanıdıklarımız ne güne duruyor? Hemen bu olayın tüm detaylarını bilecek birini aradım ve olayın içyüzünü öğrendim: Işın aldatıldığını öğrenmiş doğru ve tabii ki hemen her erkek gibi Sedat da bunu inkar etmiş. Hatta modacı Ezra da Işın’ı aramış... (Böyle de rahatız yani!) Işın, Ezra ile konuştuktan sonra Sedat inkar kısmını bitirip direkt af dileme faslına geçmiş... Işın’ın şu günlerde kafası çok karışıkmış. Eminim kalbi de öyledir... Eğer geçmiş yıllardaki radyo programcılığımı sürdürüyor olsaydım bu yazının sonunda Işın’ın tüm duygularını özetleyen şu anonsu yapardım: “Işın Karaca’nın son albümünde seslendirdiği ‘Artık Ne Duamsın Ne de Bedduam’ tüm aldatılan kadınlardan aldatan ve kaybeden erkeklere gitsin...”