Paylaş
Haziran ayında hummalı bir çalışma olur Kemer’de. Çünkü her yıl haziran ayında Altın Nar Kültür ve Sanat Festivali düzenlenir. Festival öncesi ve süresince Belediye Başkanı Mustafa Gül öncülüğünde bütün ekip sabahlara kadar çalışır. Geçen yıl gözlerimle şahit olmuştum bu keyifli ama yorucu telaşa.
Altın Nar Kültür ve Sanat Festivali’nin 9’uncusu 18-21 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Volkan Konak, Murat Boz, Safiye Soyman ve Hülya Avşar’ın sahneye çıktığı festivalde her yıl olduğu gibi bu yıl da değerli isimlere onur ödülleri dağıtıldı. Haldun Dormen ve Nejat Uygur’a hem onur ödülü verildi hem de isimleri birer caddeye verildi.
Bir isim daha vardı bu yıl onur ödülü alacak… Orhan Gencebay… 11 Nisan’da Gencebay’a Belediye Başkanı Gül’ün imzasıyla resmi bir davet mektubu iletildi. Gencebay daveti kabul etti; tüm hazırlıklar ona göre planlandı.
Ancak festivalden bir gün önce Gencebay mazeretsiz olarak festivale katılmayacağını bildirdi.
Geceli gündüzlü çalışan ekip ellerinde onur ödülü ve sokak levhasıyla öylece kala kaldı.
Şimdi Kemer’de konuşulan o ki, belediyenin bir sonraki meclis toplantısında Gencebay’ın adının o sokaktan geri alınması teklif edilecek.
Göstermelik güvenlik
Geçenlerde THY ile Dalaman’dan İstanbul’a geldim. 183 kişilik uçakta görevli üç hostes ve bir kabin amiri vardı. 1 saat 10 dakikalık uçuşta alelacele servis yapıldı, her yolcunun yastıktı, battaniyeydi, suydu derken tüm isteklerini yanıtlamak için bir dakika durmadan çalıştı görevliler, haklarını yemeyeyim ama inişe geçtiğimiz anda ne emniyet kemerlerinin bağlı olup olmadığı, koltukların dik durup durmadığı, ne tepsilerin kapalı ne de perdelerin açık olup olmadığı kontrol edildi…
Örneğin yanımdaki yolcunun yiyecek paketi alınmamış, tepsisi açıktı, önümdeki çocuk koltukta ve ayaktaydı, sol tarafındaki yolcu, koltuğunu arkadaki yolcunun bacaklarına dayamıştı.
Kabin amirine THY’de yaşanan işten çıkarmaların ardından eleman sıkıntısı çekip çekmediklerini sordum. İşten çıkarmalardan önce uçaklarda eleman sayısının azaltıldığını söyledi. “Ama kontrol yapamadınız, yetişemediniz” deyince de, “Ne gördüyseniz o işte” diyerek yuvarlak bir yanıt verdi.
Havayı değiştirmek için “Ha bir de lütfen anonslarınızı değiştirin” dedim. “Çünkü çarpma anında öne doğru eğilip ellerinizi dizlerinizin altında birleştirin diyorsunuz ancak koltuklar o kadar sıkışık ki söylediğinizi yapabilmek için hop hop lastik top olmak gerekir” deyip indim uçaktan.
Gökyüzünde durum bu. Peki yerde ne?
Hafta içi gazetede okuduğum haber gayet net anlatıyordu durumu: İzmir Adnan Menderes Havaalanı’nda simit satan 11 yaşındaki C.K. ile mendil satan 8 yaşındaki M.A, uçakta satış yapmaya karar verdi. İç hatlar terminaline giden iki çocuk, birinci kontrol noktasından geçtikten sonra havaalanına girdi. Havaalanına girdikten sonra alanda bekleyen uçakta satış yapmaya kararlı olan iki kafadar, ikinci kontrol noktasını da geçti. Uçağa binmek için ellerinde boarding kartı bulunan yolcuların bulunduğu kapı önünde bekleyen iki çocuk burada da kontrol yapan görevlileri atlatıp uçağın yanaştığı körükten ilerlemeye başladı. C.K. ve M.A. uçağın kapısına gelen yolculara yer gösteren hostesler tarafından fark edildi.
Hayır, güvenlik gerekçesiyle 100 ml’lik fazla el kremimizle bile geçemiyoruz ya o kontrollerden, hem yukarıda hem aşağıda bütün o güvenlik hikayesi salt bir gösteriş mi aslında, çok merak ediyorum.
Paylaş