O sevgiyi, ıstırabı, hüznü en güzel biçimde nağmelere döken kişidir.
Kimden mi söz ediyorum? Tabii ki, Müslüm Baba'dan. Yani, Müslüm Gürses'ten. Kendisiyle olan dostluğum yıllar öncesine dayanır. Çıktığı birçok turnede yanındaydım. Müziğin her türlüsünü Müslüm Gürses'in bizzat kendisinden dinledim. Kişilik olarak içine kapanık biridir. Ancak, müzik kültürü, tek kelimeyle şahanedir. Kısacası kendisine mülayim bir adamdır Müslüm Gürses.
Müslüm Gürses'in yorumladığı bir şarkı sözü, dün akşam İspanya'da El Madrigal Stadı'nda dilime dolandı. Şöyle başlıyordu sözleri: ‘‘Son pişmanlık neye yarar? Her şeyin bedeli var. Buraya kadar...’’ Galiba doğru söylüyor. Duygularımıza tercüman oluyor, adeta içimizdekileri anlatıyordu bu şarkı. Dün geceki G.Saray'la şarkı arasındaki benzerliğe bir bakın...
Fatih Terim, elindeki malzemeyi en iyi şkilde kullanmak istedi. Ömer-Suat-Orhan üçlüsü ile defans kurgusunu oluştururken, Prates'i sağ kanada yerleştirdi. Sağ kanattan hücuma çıkmayı seven Brezilyalı futbolcudan bu şekilde yararlanmayı düşündü. Bu dörtlünün hemen önüne Petre'yi koydu, sigorta görevi görsün diye...
Orta sahada rejisör yok
G.Saray'daki en önemli eksiklik neydi biliyor musunuz? Tabii ki, orta alanın yükünü çekecek bir rejisör yoktu. Batista yok, Murat yok, Ergün yok. Yok, yok yok... Sarı kırmızılı takımın hücum hattını oluşturan Hakan Şükür ile Ümit Karan, serseri mayın gibi gelecek şans toplarıyla şans arayacak. Onu bile yapamıyorlar. İkisi de birer şans buldu, golü atamadılar. Hakan Şükür, ceza alanı içinde önünde kalan serseri bir topa dokunsa golü yapacaktı. Beceremedi, meşin yuvarlağı kaleye itemedi. Fatih Terim, orta sahada bekleneni veremeyen Murat'ı ikinci yarının başında Sabri ile yer değiştirdi. Bu, doğru bir karardı.
Maçın ilk bölümünde sahnede sürekli Mondragon vardı. Gol olabilecek iki mutlak pozisyonda, kaleyi zamanında kapattı. İkinci yarıda arkadaşlarını uyarmak için ileri çıkınca, orta sahadan atılan bir şutla gafil avlandı ve ikinci golü kalesinde gördü. Eğer kalede Mondragon olmasaydı, maçın skoru daha değişik olur, G.Saray tarihi bir farkla sahadan yenik ayrılabilirdi.
Eldeki malzeme bu
G.Saray defansı adam kaçırmakta oldukça marifetli. Defansın arkasına atılan her top tehlikeye yaratıyor. Son anda kaçırılan belediye otobüsleri ya da trenler gibi var ya, işte onlar gibi... Buna bir türlü çare bulunamadı. Aslında Villarreal öyle ahım şahım bir takım değil. Ya G.Saray? Eski G.Saray'dan bir iz görebildiniz mi? Ben göremedim.
Bir müteahhit binayı yaparken önce elindeki malzemeye bakar. Demirine, tuğlasına ve diğerlerine... G.Saray'ın elindeki malzeme bu kadar. Yani, en ufak bir depreme bile dayanmayacak kadar yetersiz. Onun için G.Saray'ın Avrupa'da buraya kadar gelmesi bile sürpriz sayılmalı. şte geldik, gidiyoruz. Yıllar önce, sadece 45 dakikalık oyununa bakarak G.Saray'ın güzelliklerini yazardık. Şimdi ise hüsrandan söz ediyoruz. Kadere bak!