İlhan Söyler

Renkliler renksizler

1 Nisan 2014
Ligin sonlarına doğru gidiyoruz. Bir hafta önce iyi olan bir hafta sonra kötü oluyorsa bunda bir iş var.

Örneğin Beşiktaş, bir hafta önce takım halinde futbolcular yıldız olmak için adeta yarıştılar.

Çıkardıkları futbolla da ligin tepesinde değişim yapacak olan ekip olarak görüldü. Üç puanı göz göre göre verdi.

Bu da futbolun devamsızlığından kaynaklandı.

Fenerbahçe dolu dizgin yola devam ediyor. Dur durak yok. Ligin dibi de değişim içinde.

Bakalım oyuncuların form durumları ne durumda.

Renkliler:Meireles( F.Bahçe): İki haftadır diriliş içinde, eski faul yapma yeteneğini geri atmış yalnız enerjisini rakip ve topa vermiş. Takır takır da oynamaya başladı.

Gökhan Gönül(F.Bahçe): Oyunun belki de en kritik anında, Gökhan neticenin değişe bilecek bir pozisyonda Ferhat’ın gole giderken girdiği kademe anlayışının manzarasını gösterdi. Gecikme yapsaydı skor levhası değişe bilirdi. Gökhan bu düzeni her maçta yapan bir oyuncu.

Frey( Bursaspor):

Yazının Devamını Oku

Anahtarları kapı açmıyor

31 Mart 2014
G.SARAY taraftarları ‘Galatasaray restorantı’a gitmek için gün sayarlardı.

Taraftar gelecek diye menü de hep değiştirilirdi. Ancak bugünlerde lokanya gittiklerinde masaya konulan yemeklerin pek tadı tuzu yok. Etilisi de sulusu da tatlısı da iştah açmıyor. Çünkü eksik malzeme kullanılmaya başlandı.
E tabi hal böyle olunca da herkes, patrona şikayet etmeye başladı: “Eskiden yemek yerken mutlu oluyorduk ama şimdi değiliz.”
Takımın baş aşsı ise yemeği, bir kısmı organik bir kısmı ise hormonlu ürünlerden yaptığını söyleyince, bir düşünce alıyor insanı ister istemez.
Galatasaray’da beklenen oyun nedir? Arabayı çalıştırmak için önce kontağı çevirmek gerekir. Bu motoru çalıştıracak anahtarlar var: Sneijder, Ceyhun, Yekta ve Selçuk... Ne var ki bu dörtlü, motora gerekli enerjiyi vermiyorlar. Ceyhun, sadece koşup rakibinin uzamasını önlüyor, Selçuk ne eskisi gibi duran toplarda iyi ne de serviste. Merkez savunmanın önünde beyin görevi yapan Yekta ise top kesiyor fakat oyun kurmada gecikiyor.

Nerede bu Drogba?Peki Drogba’ya ne oldu? Sakat mı, hasta mı, yoksa dargın mı? Takıma lazım olduğu zamanlarda ortada yoksa, bundan sonra olsa ne olur olmasa ne olur? Umut ve Burak da sanki küs. Biri bir yerde diğeri bir öteki. Biri düşüyor, biri kalkmak için vinç arıyor! Biri ne gol pozisyonuna giriyor, diğeri dağlara taşlara atıyor. Sonra da kendi kendilerine isyan ediyorlar. Neyse ki Burak, herhalde yüzüne soğuk vurdu da, oyunun sonlarında kaleye bir füze gönderebildi. Ama geçen haftaki gibi yine direğe takıldı.
Umut’un yerine giren genç Berk İsmail, belki de Galatasaray’ın en ciddi gol pozisyonunu yaratan isimdi dün gece. Öyle bir top kazandı ki, aktı aktı ve çaprazdan vuruşunu yaptı. Top çok az farkla dışarı çıktı. Esasen bu pozisyonda tecrübesizliğin kurbanı oldu.

Yazının Devamını Oku

Saray'da kral kalmadı

27 Mart 2014
Ülkemizdeki tüm futbol takımları aynı havada. Kulüpler, lodosa tutulduğu zaman neredeyse tamamı korkuya girer, geminin batmak üzere olduğunu düşünürler. İşte Galatasaray'da böyle bir fırtınanın içinde sallanıp duruyor.

İki maç iyi, iki maç kötü olduğu zaman büyük fırtınalar kopar. Bu bir anlamda futbolun kanununu... Bu kötü gidişatın nedeni olarak görünen, saha içerisinde takımın patronu Mancini, belki de kariyerinde hiç duymadığı sözler, görmediği haberler ile karşılaşıyor. İtalyan olduğu için kulağı da bizler gibi hemen ağır sözleri kapıyor.

Açık açık da söylüyor ve restini çekiyor; Çeker giderim... Aslında haklı olduğu yanı çok. Ligin 7’inci haftasında işbaşı yaptı. Eline bir kadro verdiler, ve başarılı ol dediler. Bir takımı tanımak, ve sonra başarılı olmak bina yapmak gibidir. Her telden insanla bir arada çalışmak zorundasın.

Sonra alıştı, gemi dalgasız seyrediyordu. Ama hava bir anda hemen değişti ve gemi yine sallamaya başladı. Buraya kadar herkes biliyor. Bu kez gelecek için hazırlıklar yapmaya başladı. 'Gelecek için yatırım yapması doğru muydu?' diye soracak olursanız. Bence evet Evet.

Onun yaptığı yatırımın meyvelerini almak için zamana ve sabra ihtiyacımız var. Çünkü daha önce Galatasaray'da ve Türk futbolunda birçok teknik adam günü kurtaracak stratejiler izledi, ona göre transferler, taktikler yaptılar. Kurdukları kadrolarla bir yıl şampiyon oldular ertesi yıl tepetaklak oldular. Geriye ise harcanan milyonlarca liralık transfer bütçeleri ve yüksek meblağlarda futbolcu alacakları kaldı.

Madem ki Galatasaray büyük bir camia, geleneklerine düşkün kültürel bir kulüp o zaman bu sabırsızlık niye? Onlarca başkan tanıdım bir o kadar da yönetici... Hiçbiri futbolcular hakkında konuştuğuna rastlamadım. Yok efendim uçakta futbolcular ön tarafta oturmayı hak ediyor mu? bu şekilde diyaloglarla bir birlerine giren yöneticilere şahit oluyoruz son günlerde.

Ayrıca takımın önemli yıldızlarına başka yaklaşım yerli oyunculara farklı tavırlar... Bugüne kadar Başkanlık koltuğuna oturanların hepsi bu ağırlığını taşımasını bilmişlerdir. Yıllarca Galatasaray kulübünün içinde olan Başkan Ünal Aysal’ın duruşu ve yönetim şekli bu kadar net olmasa Galatasaray’da delikler daha da büyürdü. Fakat Ünal Aysal olaylara doğru zamanda el atmasını bilen bir yönetici ve başkan..

Geçmişe dönecek olursak...

Yazının Devamını Oku

Galatasaray'a onun gibisi gelmedi

26 Mart 2014
Galatasaray elinde bu kadar golcü olmasına rağmen sıkıntı çekmeye devam ediyor.

Durum böyle olunca akıllara eski golcüler geliyor. Hele bir tanesi var ki unutulacak gibi değil.

Yıl 2000…

Galatasaray formasıyla 48 maça çıkan ve 31 gol atan; bununla da kalmayıp Real Madrid’e attığı golle UEFA Süper Kupası’nı kazandıran Mario Jardel’den bahsediyorum… Sarı kırmızılı takıma transfer olduğunda herkes bu adamın neler yapacağını merakla bekliyordu. Kendisiyle röportajım da tam böyle bir zamanda gerçekleşti.

Jardel’le karşılıklı yemek yediğimizde açık ve net bir futbolcu olduğu her halinden belliydi. Gece alemini sevdiğini söylerken, “ilhan abi, geçen hafta Laila’ya gittim bana bakıyorlardı . O kadın senin , bu kadın benim. Yakışıklıyım, esmerim ve Jardel’ im “ deyince şaşırdım. Kendisine eşinden çekinmiyor musun? diye sorduğumda “Niye çekineyim ki? O nasıl olsa kafeste, bir şey olursa veririm parayı , alırım çocukları. Annemin yanına taşırım, çünkü onlara da ben bakıyorum, rahata kavuşurum, gece alemine de devam ederim” dediğinde işte manşet dedim.

Gol konusunda o kadar iddialıydı ki; “Vücut yapım sanki gol atmak için tasarlanmış gibi. Pozisyonlarda o kokuyu alırım. Top popoma bile gelse onu kaleye göndermesini bilirim. Bana bu nedenle para veriyorlar” sözleriyle kendini sanki tescil ediyordu.

Şimdilerde Galatasaray yağmur duasına çıkmış gibi Jardel gibi bir futbolcuyu arıyor ama kupalar kazandıran komple golcüyü bulamıyor.


Yazının Devamını Oku

Renkliler renksizler

25 Mart 2014
Fenerbahçe arayı açmaya başladı. Beşiktaş’ın savaşımı ise Fenerbahçe için en tehlikeli rakibi olmaya aday oldu.

Alt sıralarda 6, 7 takım ise puan savaşına girdi. Her hafta onlar için bir final oldu. Çünkü ligden düşecek takımın sonradan tekrar dönmesinin bir hayli zor olduğunu bilinci içindeler. Futbolcular bile kendilerini düşünmek zorundalar. Olmak veya olmamak için kendilerini vitrine çıkarmak zorundalar. Beşiktaş’ın bu haf bir çok oyuncusu büyük bir renk verdi, onların bazıları da şunlar:

RENKLİLER:

Atiba(Beşiktaş): Sahada devamlı ayakta duran biri oldu. Bugünün futbolcusu olduğunu, nerede görev verilirse verilsin yaparım diyen bir oyuncu, bunun dışında da attığı golde ayrı plaket aldı.

Mustafa Pektemek( Beşiktaş):Unutulmuş futbolcuyu hayata döndüren Biliç oldu. Genç ve dinamik bir fiziğe sahip olan Mustafa, artık bende varım demeye başladı. Kafasına darbe alması, kanı bile akmasına rağmen kendisini durduramadı.

Veli (Beşiktaş): Orta alanda yapması gereken görev ne ise yapıyor. Rakiple mücadele ediyor, hücum da bulunan arkadaşlarını servis yapıyor, bunun yanı sıra gol pozisyonlarına giriyor atıyor da. Maç bitiminde sarf ettiği enerji gözle görülüyor.

Emenike(Bahçe). Bu oyuncu sanki sırtında oksijen tüpü taşıyor gibi. Antep defans adamlarını adeta şaşkına çevirdi. Hem topla hareket t eden, rakibi ise yalnız koş mesafesini ayarlayana kadar Emenike işi bitirdi. Takımı rahatlattı.

Yazının Devamını Oku

Dimyat'a pirince giderken...

23 Mart 2014
NELER oluyor hayatta! Tabii ki Galatasaray’ın oynadığı futboldan bahsediyorum...

Oyunun birinci bölümünde bir saçmalıktır gitti. Neler mi yapıldı? Pas hataları zincirleme gelişiyor, halkalar birbirinden kopmuş yerlerde geziniyor. İkinci bölge ile üçüncü bölge arasına sanki duvar örülmüş...
Ne bir ver-kaç, ne de bir pas trafiği vardı. Galatasaray gibi bir takım, ligin dibindeki Kayserispor’un kalesine üç kez ‘Geliyorum’ dedi. İki kez de Kayserispor atağa kalktı, onların pozisyonları yüzde yüzlüktü. Gözlerim, Sneijder’ı aradı acaba seyahate mi gitti diye!

‘BU BÖYLE GİTMEZ’ DEDİ

YA Selçuk’a ne demeli... Ayağa kalkacağı günü beklemeye geçmekten başka çaresi yok Galatasaray’ın... Ceyhun, oradan oraya Allah ne verdiyse koşuyor. Ama sonuç sıfır. Mancini, ikinci devrede ‘Bu böyle gitmez’ deyip hücuma yöneldi. Umut girdi, Ceyhun kulübenin yolunu tuttu.Telles ile Hajrovic, oyunu geniş alana yaymaya çalıştı. Hajrovic etkili olabilecekken oyundan alındı.

SAHAYA KAĞIDI SÜRDÜ!

KENARDA Mancini, her geçen dakika ecel terleri dökmeye başladı. Son çare, not kağıtlarını sahaya sürdü. Melo ve Selçuk sahada ‘mektubu’ okuyup birbirlerine verdi. Değişen bir şey var mı? Var. Galatasaray kaleye gitmeyi başarmıştı, ama gol gelmiyordu. Tam o anda Cimbom, topu ağlarında gördü.
Sarı kırmızılılar, Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan oldu. Kayserispor asansörün zemin katındaydı. Şimdi ise yukarı çıkış düğmesine bastılar...

Yazının Devamını Oku

Adalet

20 Mart 2014
Artık herkes, bir 'adalet' duygusu içinde… Siyasette, iş yerlerinde, spor dalında…

Benim bildiğim spor, yani futbol olduğu için bunun dışındaki konularda çok sağlıklı bir şeyler yazamam...

Adalet, 1960 yıllarında ligde oynayan bir takımdı, ayrıca birde Battaniye Fabrikası vardı.
Adalet takımından bir çok ünlü futbolcu geldi geçti, Bunların biri si de (Canavar) Burhan Sargın …
Burhan Sargın daha sonraları Fenerbahçe formasını giydi, güzel futbolu ve lakabı ile... Ve futbolu ile herkesin beğenisini de kazanmayı bildi...

Adalet:

Bu kelime şimdi kimlerin elinde.?

Yazının Devamını Oku

O şimdi teknik adam

19 Mart 2014
Tugay Kerimoğlu…

1990 sonlarına doğru Galatasaray ile yol ayırımına girmeye başladı. Teknik heyet ve yönetim arasında tatsızlıklar başlamıştı.

Antalya’da bir kampta kendisine “Avrupa”dan transfer teklifleri geliyor ne dersin” sorusuna Tugay "Ben henüz öyle bir teklif almadım, gelirse hayır da demem, çünkü benim burada istenmediğimi biliyorum” cevabını verdi.
Sezon sonunda İskoçya’nın Glosgow Rangers gitti, giderken de "Bambaşka bir Tugay olarak göreceksiniz” yanıtını verdi.

Hakikaten Tugay’ın futbolu bir yıl içinde değişime uğradı. Futboluna futbol kattı. İskoç takımı da kendisini baş tacı yaptı.

Yazının Devamını Oku