Paylaş
Tertipteki acemilik, program düşüklüğü bunu destekleyen birinci kanıt. Bahriye’de ve Hava Kuvvetleri’nde alıştığımız, yüksek rütbeli subay tiplerinin darbeciler arasında görülmediğini belirtmeliyiz. Zira yetişmeleri ve fizik yapılarıyla askerliğin şartlarına uyamamışlardır. Genç yaşlardan itibaren askerlikte yetişmek gibi bir vasıf bu adamlarda pek görülmüyor. Bu doğrudan bürokrasideki kayırmacılıkla destekleniyordu.
Anlaşılan darbe için bürokrat kadroların içine sızmaya daha çok dikkat edilmiş.
Uzak ve bigâne kalmadılar
15 Temmuz’un sonunda Türkiye nasıl bir yere gidecek? Şayet adam kayırmadan, tertiplerden vazgeçilir; seçmelerde daha bağımsız olmaya dikkat edilirse 15 Temmuz darbecilerinin getirmek istediği dejenerasyon, temel çizgi ve unsurlarıyla birlikte çabuk silinebilir. Aksi takdirde memlekete zaman zaman rengi değişen ama mahiyeti aynı olan örgütlenme ve sızma ve darbe teşebbüsleri görülebilir. Bütün yapılanmanın açıklığına rağmen özellikle dış diplomatik çevrelerde darbeyi Kemalist subayların tertiplediğine dair rivayetler dolaşıyor. Bunlara itibar etmek tabii ki son derece mantık dışı. Zira şurası çok açık, FETÖ hareketiyle Türkiye’de başka bir kültürün ve yapılanmanın ortaya çıkacağına inanan dış çevreler var.
Bu, büyük programın bir parçası olarak mı böyle? Acaba bu hareketi ne kadar desteklediler? Uzak ve bigâne kaldıklarını düşünemeyiz. Ama şurası bir gerçek; milletimizin içinde hak etmeden; akraba, hemşeri desteğiyle siyasi grup veya tarikat desteğiyle bir yerlere yükselme alışkanlığı ve eğilimleri var. Maalesef bu gibi eğilimlerin darbeciliğe kadar gitmesi Türk cemiyeti için en büyük tehlikeyi gösteriyor.
Türk eğitiminin kendine güvenli, kendini yetiştirmeye dış dünyada bile açık insanları üretme kapasitesi vardır.
Her şeye rağmen bu gibi insanların yanında, bu yeteneklere sahip olmayanların da aynı imkânlara erişme ve buna göre bir hayat kurma özlemi görülüyor. Hak edilmeyen atiyelerin, hak edilmeyen terfilerin istenmesi bu gibi hareketleri her zaman besler. Türk eğitiminin gerek memuriyette gerek özel sektördeki seçim sisteminin buna uygun şekilde yapılanması gerekiyor. Aksi takdirde geleneksel kayırmacılık, nepotizm görülür. Bunu bu gibi zamanlarda tekrardan ele almak ve düşünmek gerekiyor.
Otoriter eğilimler kuvvetleniyor
Türk tarihinde darbelerin hepsinin olumsuz etkileri olmuştur. Ama bu olumsuz etkilerin sonunda da bir rejenerasyon (yenilenme) ihtiyacı gelişir. Bu kaçınılmaz bir döngü halinde devam ediyor. Tekrardan kurtulmak için yenilenmenin bu gibi eğilimlere karşı alınması gerektiği açık.
Bu kaçınılmaz. Darbelerin olmaması için kanunlara ve liyakat sistemine riayet etmek gerekir. Her yerde otoriter eğilimler kuvvetleniyor çünkü devletlerin ve milletlerin tarih yolundaki tıkanma zamanındayız. Bazı yerlerde nüfuslar azalıyor, ihtiyarlayan milletlerin üretim gücü düşüyor. Dünyanın çoğunda da aksine üretime giremeyecek, iyi eğitim alamayacak derecede yüksek doğumlarla yaşayanların arasına katılanların olduğu ortaya çıkıyor. Bu gibi bozuk sistemlerde sanayi, ticaret ve servis faaliyetlerinden beslenemeyen kalabalık metropollerin ahalisi arasında benzer eğilimlerin ve örgütlenmelerin yaşama şansı her zaman fazladır.
Tasfiye yoluna gidilmeli
Dünyanın kritik bir zamanındayız. Bazı şeyleri kendi ülkemizde de görmek durumundayız, görüyoruz da...
Abartmadan, fazla paniğe kapılmadan tasfiye yoluna gidilmeli. 15 Temmuz gerçekten de ciddi biçimde düşünülmesi gereken bir olay.
Zamanın yarattığı bazı tıkanmalar ve bir toplumsal yozlaşmayı temsil eden geçim derdi, yani aşırı bireycilik ve bunun sonunda gelen nepotizm, akrabacılık, yandaşçılık, takımcılık mutlaka durdurulması gereken bir gelişme.
Paylaş