Paylaş
TÜRK çağdaş sanatı adına sevindirici bir haber geldi cuma günü. Çok büyük bir ödül ve ne kadar gurur duysak az.
Sanatçı Nil Yalter, Venedik Bienali tarafından ‘Altın Aslan Ödülü’ne layık görüldü.
Nil Yalter, Brezilyalı sanatçı Anna Maria Maiolino ile birlikte 60. Venedik Bienali’nin Altın Aslan Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi oldu.
Ödülün iki sanatçıya kalıcı etkileri ve çağdaş sanata önemli katkıları sebebiyle verildiği açıklandı.
Karar, 60. Uluslararası Sanat Sergisi Küratörü Adriano Pedrosa’nın tavsiyesi üzerine Roberto Cicutto başkanlığındaki Venedik Bienali Yönetim Kurulu tarafından açıklandı.
Ödül sanatçılara bienalin ‘Foreigners Everywhere’ (Yabancılar Her Yerde) başlıklı 60. edisyonunun açılış töreni sırasında, 20 Nisan 2024 tarihinde verilecek.
60.Bienal’de Giardini Merkez Pavyonu’nun ilk odasında Nil Yalter’in ikonik ‘Topak Ev’ (1973) ve ‘Şu Gurbetlik Zor Zanaat Zor’ isimli enstalasyonları yer alacak.
Hem Altın Aslan Yaşam Boyu başarı Ödülü’ne sahip olup hem de dünyanın bu en eski ve en önemli bienalinin açılış odasında yer almak gerçekten büyük başarı.
Farklı alanlar karşılaştırma yapmak ne kadar doğru bilmiyorum ama Metin Erksan’in ‘Susuz Yaz’ filminin 1964’te Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı, Şerif Gören ile Yılmaz Güney’in 1982’de ‘Yol’ filmi, Nuri Bilge Ceylan’ın 2014’te ‘Kış Uykusu’ filmiyle Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye almalarından hiç de aşağı kalır bir başarı değil bu.
Ya da A Milli Kadın Voleybol Takımı’mızın Avrupa Şampiyonu olması gibi.
Ödülün ve Venedik Bienali’ndeki konumunun çağdaş sanat dünyasındaki karşılığının iyi anlaşılması için yapıyorum bu benzetmeleri.
VİDEO SANATININ ÖNCÜSÜ
Video sanatının 1970’lerdeki öncü temsilcilerinden Nil Yalter, babasının görevi nedeniyle 1938 yılında Kahire’de doğdu. Lise eğitimini İstanbul’daki Robert Kolej’de tamamladıktan sonra sanatın çeşitli dallarıyla ve özellikle pandomimle ilgilendi. Yürüyerek gittiği Hindistan yolculuğunda pandomimi sürdürdü.
1965 yılında Paris’e taşındı ve Fransız feminist sanat akımının içinde yer aldı.
1972 yılında ilk sergisini Paris’te açtı. Bu sergi için kurduğu göçebe çadırını kadınların yazgısına ve mekânına dair bir soruşturma alanı olarak kullandı. Daha sonraki çalışmalarında da göçebelik, akışkan kimlik, melezlik, öteki-kimlikler, toplumsal cinsiyet, modern-öncesi kültürlerin ritüelleri gibi konuları işledi.
ESERLERİ DÜNYA MÜZELERİNDE
Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Los Angeles Çağdaş Sanat Müzesi, National Museum of Women in the Arts, MoMA PS1 ve Hessel Sanat Müzesi; Kanada’daki Vancouver Çağdaş Sanat Galerisi ve Fransa’daki Paris Modern Sanatlar Müzesi gibi dünyanın önde gelen sanat müzeleri ve galerilerinde kişisel sergiler açmış olan Nil Yalter’in eserleri Tate Modern, İstanbul Modern, Centre Pompidou, Fonds National d’Art ve Museum Ludwig gibi müzelerin de daimi koleksiyonlarında yer alıyor.
ESİN KAYNAĞI YÖRÜK ÇADIRI
Nil Yalter’in Venedik’te yeni edisyonu sergilenecek olan 1973 tarihli ‘Topak Ev’ yerleştirmesinde sanatçı Anadolu Yörüklerinin göçebe konutu olan çadırdan yola çıkıyor. ‘Toprak Ev’ çalışmasında sanatçı, keçe kaplamalı, taşınabilir göçmen çadırını, kadının kendi elleriyle ve imkânlarıyla yaptığı, içinde kendine ait bir dünya barındıran, kadının belli sınırlar içinde yaşamını geçirdiği, küçük ölçekli bir evren biçiminde tasarlanmıştı.
Niğde yöresine giderek yerleşimleri gezen Yalter, yörüklerle konuşur, malzeme toplar, Türkmen göçerlerin kullandığı çadırları ve çadır yaşantısını inceler.
Sanatçının Venedik Bienali’nde sergileyeceği ve yurt dışında yaşayan göçmen işçileri konu alan ‘Şu Gurbetlik Zor Zanaat Zor’ isimli çalışması, yakın zamanda Kader Attia’nın küratörlüğündeki 12. Berlin Bienali’nde de gösterilmişti.
Paylaş