Paylaş
Nâzım Hikmet’in 1951 yılında yurttan ayrılmak zorunda kaldıktan sonra yazdığı şiirler için ‘kartpostal şiiri’ tanımlamasını yapmış ve büyük tepki çekmişti.
1997 yılında yayın hayatına başlayan ‘Ludingirra’ adlı edebiyat dergisinin ilk sayısında ‘İçkin Bir Edebiyat Sözlüğü’ başlığıyla bir sözlük hazırlayan Mehmet Rifat, bu ifadeyi Ece Ayhan’dan yaptığı alıntılarla örneklemişti:
“Kartpostal Şiiri
O dönem Cumhuriyet gazetesinde köşe yazan şair ve yazar Turgay Fişekçi de Ece Ayhan’ın ‘kartpostal şiiri’ tanımlamasını eleştiren bir yazı kaleme aldı.
Ece Ayhan
“Gelmiş geçmiş en büyük şairimiz sayılan Nâzım Hikmet üstüne kimi zaman aykırı görüşler ileri sürülerek, biraz da onun her yönüyle büyüklüğüne inanmış okurlar şaşırtılmak istenir. Bu tür çıkışların en ünlülerinden biri de Ece Ayhan’ın söylediği ‘Kartpostal Şiiri’ sözüdür” diyerek Ayhan’ın toptancı bir anlayışla duygusal davrandığını söyledi: “Bir döneminde çok güzel şiirler yazan bir şairin daha sonra işe yaramaz kartpostal şiirleri yazdığını söylüyorsunuz. Bu tür başka yaklaşımlarda da bulunulabilir. Sözgelimi, Şeyh Bedreddin Destanı öncesindeki şiirlerinin de kötü şiirler oldukları söylenebilir. Bütün toptancı yargılar gibi bu da gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olmaz. Her şairin her döneminde çok güzel şiirleri de bunların yanına yaklaşamayacak daha sıradan şiirleri de olabilir.
Ne demeli, Ece Ayhan, duygusal bir toptan karşı çıkışla, şairimizin bu dönemini önemsemez görünebilir. Ama onun böylesi yaklaşımlarını bir araya getirip ‘içkin sözlük’ oluşturmak, şair duygusallığına eleştiri ciddiyeti kazandırmak oluyor ki, bu da bilimadamına yakışacak bir tutum değil.”
25 YIL SONRA YAYINLANAN MEKTUP
Turgay Fişekçi’nin yazdığı bu köşe yazısına o günlerde bir mektupla cevap verir Ece Ayhan ve meramını anlatır. Ayhan’ın 25 yıl önce yazdığı mektubu bu ay 100’üncü sayısını çıkardığı ‘Sözcükler’ dergisinde ilk kez yayınladı Turgay Fişekçi. 9 Haziran 1997 tarihinde Çanakkale’den postalanan mektupta özetle şunları söylüyor Türkçenin ‘sivil şairi’ Ece Ayhan: “Kardeşim Turgay Fişekçi, Cumhuriyet’teki yazını okudum. Duygusal davranmadım. Toptan reddetmek diye bir şey de yok, Nâzım Hikmet konusunda. Okuru şaşırtma ise hiç. Sen asıl benim kendi elimle yazdığım yazılara bak. Bize göre de ‘Düşünce yazarken oluşur’ ve bizim için ‘ayrıntı’ hatta ‘ayrımcık’ çok önemlidir.
....
Kısacası işin özeti, bence N.H.’nin 1951’den sonra biraz Samansarısı şiiri var.
Aşk hikâyesi olduğu için iyi olmuş olabilir. Ama şiirin kurgusu ve anlatımı epey eski bence. Bulursam yeniden okuyacağım tabii. Pisagor geometrisinden ve biçimsel mantıktan artık vazgeçilmeli. Şiirde hangi şair olursa olsun, bence kusurlar ve eksiklikler söylenmeli. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışı geçersizdir bence.
Son: Şunu da belirtmek isterim. Hiçbir görüşüm, sanıldığı gibi sade suya tirit ve de dışta bırakıldığım için filan (doğru) değildir. Kurnazca bir laf bu. Ben dışta bırakılmadım ki hiç, ‘Lanetli şair’ lafını da bugüne dek gerçekten hiç anlamadım. Masal bunlar. Söylenti. Uydurma. Şu kadar yıl iyi kötü gerçeklerin, gerçekliklerin peşinden koştum. Şimdi 65 yaşını bitirdim ve 66’yı sürdürüyorum. Aklımda ve akıl yürüttüklerimde de dedikodular hariç hiçbir şey olmadı. Sana esenlikler dilerim. Hoşça kal.
Ek: Sivil şairlerin yalnız şiirleri değil, düzyazıları üzerinde de dikkatle durulmalıdır bence.”
Farklı versiyonları dilden dile dolanan ‘Kartpostal Şiiri’ tartışmasına bu mektubunda son noktayı koyuyor Ece Ayhan ve ‘Benim düzyazılarıma bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız’ diyor.
ÖLMÜŞ ŞAİRLERİN DESTEĞİYLE
İKİ ayda bir yayımlanıyor edebiyat dergisi ‘Sözcükler’. Turgay Fişekçi’nin çıkardığı dergi iki yüz ay, tam olarak on altı yıl sekiz aydır edebiyatseverlerin takibinde ve hayatında. Ancak bağımsız olarak bir dergiyi yaşatmak oldukça zor. Yazdığı önsözde buna dikkat çekiyor Fişekçi. 100’üncü sayıyla birlikte yayın hayatına son noktayı koymak istemişler ama gelen tepkiler üzerine devam kararı aldıklarını söylüyor. Edebiyat dergâhının bir dervişi gibi yaşamayı göze alarak...
Özellikle son dönem artan kâğıt maliyetleri, bu türde bağımsız yayıncılık yapanların en büyük problemi.
‘İMDADIMA ŞAİRLER YETİŞTİ’
Turgay Fişekçi, dergiyi nasıl bir destekle ayakta tutarım diye düşünürken “Yine şairler imdadıma yetişti” diyor. Dergi arşivinde bulduğu Can Yücel’in 30 adet elyazması şiirini ve Ece Ayhan’ın 4 sayfalık bir elyazması mektubunu sahaf Emin Nedret İşli’ye satmış. Böylece derginin iki sayısının maliyetini karşılayabilirim diyor.
İlhan Berk'in tablosu derginin yeni sayılarına kaynak yaratmak için satılacak.
2023’te yola devam edebilmek için de yine bir başka büyük şairin, İlhan Berk’in desteği geliyor.
Fişekçi, “Şimdi sırada, İlhan Berk’in kırk yıl önce armağan ettiği bir tablosu var. ‘Bir gün dara düşersen bunu satarsın’ demişti. Ona da müşteri arıyorum. 2023’ü dergi yayıncıları olarak böyle cambazlıklarla geçirebileceğiz ancak” diyor.
Şairler dergilerine öldükten sonra da sahip çıkmaya, onlara nefes vermeye devam ediyorlar.
Paylaş