Attilâ İlhan’ın ailesi dışında kimsenin bilmediği mektuplar 70 yıl sonra hurdacıdan çıktı

Türk edebiyatının büyük ustası Attilâ İlhan’ın kardeşi Cengiz İlhan’a yazdığı mektupları, önümüzdeki hafta Kaynak Yayınları tarafından ‘Kardeşime Mektuplar’ adıyla yayımlanıyor.

Haberin Devamı

Mektuplar, edebiyat tarihimizde başlı başına bir ekol oluşturmuş ve eserleriyle silinmeyecek bir iz bırakmış Attilâ İlhan’ın yazarlık süreci açısından zengin bir içeriğe ve öğreticiliğe sahip.

İlk kez gün ışığına çıkan bu mektupların kitaplaşma serüveni de oldukça ilginç.

Attilâ İlhan’ın ailesi dışında kimsenin bilmediği mektuplar 70 yıl sonra hurdacıdan çıktı

TESADÜFEN BULUNDU

Attilâ İlhan’ın 1951-53 yılları arasında İstanbul, Paris ve sonra tekrar İstanbul’dan, İzmir’de yaşayan kardeşi Cengiz İlhan’a gönderdiği mektuplar, 6-7 yıl kadar önce tamamen tesadüfen bir hurdacıda bulunmuş. Mektup paketinden ayrıca Cengiz İlhan’ın değişik tarihlerde eşi Nermin Hanım’a yazdığı çok sayıda mektup da çıkmış. Aile nasıl olup da bu mektupların hurdacıya satıldığını bilmiyor. Büyük ihtimalle bir taşınma sırasında yanlışlıkla atılan eşyanın arasına karıştığı görüşünde.

Haberin Devamı

Kaynak Yayınları aileyle görüşüp edebiyat tarihi açısından önemli gördüğü bu mektupları kitap olarak yayınlamak istediğini belirtmiş. Aile de kitabın yayımından sonra orijinal mektupların kendilerine verilmesini ve özel yaşamın mahremiyetine saygı gereği mektuplarda geçen birkaç ismin açık olarak kullanılmamasını rica etmiş.

70 yıl önce yazılmış mektuplar, genç bir yazar ve şairin kişisel dünyasını göstermesi kadar edebi karakterinin nasıl oluştuğunu, dünyaya, hayata, aşka nasıl baktığını, dönemin edebiyat dünyası hakkındaki düşüncelerini göstermesi bakımından da önemli. Mektuplarda başta ‘Sisler Bulvarı’ olmak üzere kült şiirlerinin ilk kez göründüğü satırları, çizdiği desenleri görmek de mümkün.

Attilâ İlhan külliyatında önemli bir yer tutan ve bugüne kadar ailesi dışında kimsenin bilmediği mektuplar, bir sahafın dikkati sayesinde yok olmaktan kurtulmuş oldu.

ÖNSÖZ ENİS BATUR’DAN

Mektupları okuyup bir önsöz yazan Enis Batur, kitabın “Yalnızca Attilâ İlhan’ın yaşam öyküsüne değil, Türk edebiyatının bir döneminin anlaşılmasına ciddi ölçüde yararı olacağına inanıyorum” diyor:

“Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının gelişim çizgisinde Attilâ İlhan kavşak noktalarından birinde durur: Nâzım’dan ve Garip şairlerinden sonra, II. Yeni’den önce çıkmıştır ortaya; Sait Faik’ten sonra, 1950 kuşağı öykü-roman yazarlarından önce. Bir bakıma, ‘rol modeli’ ya da köprü olarak etkili olduğu söylenebilir Attilâ İlhan’ın: Yeni (likçi) edebiyatın karizmatik figürüydü 1950’li yılların ortasında. Bu kitabı oluşturan mektupların belge değeri farklı açılardan önemli. Her şeyden önce, Attilâ İlhan’ın nasıl hazırlandığını gösteriyor yazdıkları; bunu kendisine yakıştırdığı ‘kaptan’ imgesine (gemisini yönettiği için), kendisine yakıştırılmasına karşı çıkmadığı ‘komitacı’ imgesine (müthiş bir strateji ustası olduğu için) bağlayarak söylüyorum: Mektuplar şairin, öykücünün ve romancının, deneme ve senaryo yazarının henüz 20’li yaşlarında silahlarını seçtiğini gösteren çok sayıda işaret barındırıyor.”

MEKTUPLARDAN 
SANATI KARINMIŞ GİBİ SEV METRESİNMİŞ GİBİ DEĞİL

Haberin Devamı

“Sana yine ‘Yaz!’ diyeceğim ve sureti mutlakada, yayınlamaya teşebbüs et. Böyle bir gayretin seni ışığa çıkaracağına eminim. Yalnız tembelliği bırak. Sen, yazamayacak adam değilsin. Ne var ki, bunu çile haline getirmiyorsun. Yaz ve yayınlamaya çalış. Mesele: Şu ‘Kervan’cıları bul! Hikâyelerini oku. Essai’lerini göster. Kimler olduklarını bilmiyorum. Fakat senden daha kabiliyetli midirler? Yahut hiç değilse, sen onlardan daha mı az bu işlere emek sarf etmişsindir. ‘Yeditepe’ye üç dört hikâyeni gönder. Hüsam, Yıldırım Keskin diye bir oğlanı lanse etti. Sen ondan iyi yazarsın. Eminim. Seni neden etmesin. Salim Şengil’e yolla hikâyelerini. Senin büyük sıkıntının sebebi biraz da bu. Sanatçı yaratılmışsın; aksini iddia etmen, saçma. Hep yaratış sancıları çekiyorsun, bunun tabii neticesi senin yazman ve yayınlaman; oysa bunu yapmıyor veya önem vermiyorsun; neticede, hep içinde masturbation’dan sonraki yarıda kalmış, neticesine varamamış arzunun kapanıklığı. Sanatı karınmış gibi sev, metresinmiş gibi değil; onun doğurmasından korkma, tam tersine onu doğuma teşvik et! Bu dediklerime mim koy ve çalış. Bu husustaki çalışmalarını bana da yaz.”

Attilâ İlhan’ın ailesi dışında kimsenin bilmediği mektuplar 70 yıl sonra hurdacıdan çıktı

Haberin Devamı

ÂŞIK OLMAK İÇİN ESKİMİŞİM

“N.’le her hafta pazartesi buluşmakta berdevamız. Fakat az kalsın bu hafta gitmeyecektim. Çünkü onda beni şiiriyetimden sıyırmak isteyen bir taraf var. Her sözünün arkasında, ‘Acaba bana iyi bir koca olabilir mi?’ endişesini seziyorum. Bu manada ben samimi değilim. Ona namütenahi yalanlar söylüyorum. Dostoyevski’yi ve meselâ Allain’i, Montaigne’i okumuş bir kızcağız olmasına ve ukala görünmemek için elinden geleni yapmasına rağmen, benim üzerimde bir türlü istediğim tesiri yapamıyor. Roman’da ‘Ben başlangıçların adamıyım’ diye bir laf vardı. Bu galiba benim için de doğru. Âşık olmaya gelince, bu olacak şey değil birader, dediğim gibi, âşık olmak için eskimişim.

EDEBİYAT ESERİ Mİ, DEĞİL Mİ?

HURDACIDA bulunup yayına hazırlanan mektupların telif hakkı normalde mektuplar kime yazıldıysa onda, yani Attilâ İlhan’ın kardeşi Cengiz İlhan’da. Başarılı bir avukat olan ve 1974-1978 arasında İzmir Barosu Başkanlığı yapan Cengiz İlhan’ın (1927-2011) vefatının üzerinden 10 yıl geçtiği için telif hakkı düşmüş durumda. Ailenin de bir talebi yok zaten, kitap da böyle yayınlanabiliyor. Cengiz İlhan’ın ailesi ya da “Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı” mektupların üzerinde bir hak iddia edemiyor. Ancak mahkemeye başvurulur ve bu mektupların edebi eser olduğu kararı çıkartılırsa o zaman süre 70 yıla uzuyor. Yayın dünyasında yakında böyle bir davaya ve tartışmaya şahit olabiliriz. Attilâ İlhan’ın mektuplarını okuyup bunların edebi eser olup olmayacağına karar veren bilirkişinin yerinde olmak istemezdim doğrusu. Halen Attilâ İlhan’ın kitaplarını yayınlayan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları da giriyor burada devreye. Attilâ İlhan’a ait her türlü ürünün telif hakkı kendilerinde çünkü.

Haberin Devamı

Kaynak Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Tunca Arslan, “70 yıl önce sanatçı bir ağabeyin, sanatçı adayı kardeşine hitaben son derece samimi ve rahat bir dille kaleme aldığı mektupların nitelik itibarıyla bir ‘edebiyat eseri’ olmadığı da kolaylıkla görülmektedir” diyerek kitabı yayınladıklarını söylüyor.

Yazarın Tüm Yazıları