Paylaş
Biyografi filmi çekmenin en büyük zorluklarından biri, ailenin/varislerin iznini almak.
İzin almadan yapılan her film dava konusu oluyor.
Bunun en son örneği ise Ahmet Kaya’nın hayatını konu alan ‘İki Gözüm Ahmet’ filmi. Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya, Gani Rüzgar Şavata ve Hakan Gürtop’un yönettiği filme izin vermediklerini yaptığı basın toplantısıyla açıklamıştı. Taraflar mahkemelik olsa da filmin 7 Şubat’ta vizyona gireceği açıklanmış durumda.
O zamana kadar mahkeme sonuçlanır mı bilmem ama yapımcıların en fazla çekindikleri konu şarkıların telif hakkı. ‘İki Gözüm Ahmet’ filminde o yüzden hiçbir Ahmet Kaya şarkısını kullanamamışlar. ‘Şafak Türküsü’, ‘Kum Gibi’, ‘Başım Belada’, ‘Ağladıkça’, ‘Öyle Bir Yerdeyim ki’ gibi Ahmet Kaya şarkıları olmadan Ahmet Kaya filmi olur mu hiç?
Bu arada bütün bu tartışmaların ortasında ikinci bir Ahmet Kaya filminin daha çekildiğini duydum.
KİMLERİN FİLMİ ÇEKİLMEK İSTENİYOR?
- En çok ilgi gösterilen, filme alınmak istenenlerin başında Yaşar Kemal’in tanımıyla ‘Bozkırın Tezenesi’ Neşet Ertaş geliyormuş. Ancak ailesi kesinlikle istemiyormuş büyük ustanın filminin yapılmasını.
- Ölümünün üzerinden 70 yıl geçtiği için telif hakları boşa çıkan Sabahattin Ali de yapımcıların peşinde olduğu bir başka hayat hikâyesi. Son yıllarda ‘Kürk Mantolu Madonna’ romanının çoksatanlar listesinden hiç inmeyişi okurun ilgisinin bir göstergesi. Romanın tiyatro uyarlaması da yapılmıştı... Gişeye dair bir fikir verebilir bu ilgi. Karanlık bir cinayete kurban gitmesi de onun hayatını sinema açısından ilginç kılıyor tabii.
- Çalışmalarına başlanmış bir diğer biyografi filmi ise Bergen. Arabeskin kraliçesi, acıların kadını Bergen’in 30 yıllık kısa ama trajedisi büyük yaşamı da sinemaya aktarılıyor. Daha önce dedikoduları çıkmıştı ama Bergen’i bu filmde Serenay Sarıkaya’nın canlandıracağı netleşmiş.
SAİT FAİK ARMAĞANI’NDA KISA LİSTE SÜRPRİZİ
DARÜŞŞAFAKA Cemiyeti tarafından 1955 yılından beri veriliyor Sait Faik Hikâye Armağanı. Yarışmaya gönderilen ve o yıl yayımlanan kitaplar arasından jürinin seçtiği kitaba veriliyor ödül. Yarışmanın yönetmeliğinde bu yıl değişik yapılmış. Dünyanın önde gelen edebiyat ödüllerinden Booker’daki gibi Batı’da yaygın bir uygulama olan ‘kısa liste’ yayımlanacak ve sonuç daha sonra açıklanacakmış.
Anlaşılan hem yarışma heyecanını biraz daha arttırmak istemişler, hem de o yılın en iyilerinden birkaç kitabı daha okura duyurmak ve dikkat çekmek.
ÖZEL UÇTU DEVLET ÇAKILDI
ÖZEL tiyatrolarda son dönemde yaşanan patlamayı, nedenlerini ve yeni oyunları çarşamba günü arkadaşımız Bahar Çuhadar’ın haberinden okumuşsunuzdur. Tiyatro öldü mü ölmedi mi tartışmalarından sonra gelinen bu nokta gerçekten sevindirici. Ancak bu olumlu havayı gölgeleyen haberler geldi ödenekli tiyatrolardan ve devlete bağlı sanat kurumlarından. Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi’nden sözleşmeli 150 personelin işine son verildiği yazıldı. Aralarında sanatçılar da var teknik ekip de. Yıllardır kadro beklerken bir anda güvenlik soruşturması gibi nedenlerle kapıya kondular. Benzer bir durum Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatroları’nda da yaşandı. Böyle bir yükseliş trendinden niye nasibini alamadı acaba bu resmi kurumlar? Önce bunu düşünmeleri gerekmez mi? Yoksa suçu hiçbir yasal güvencesi olmayan, apar topar kapı önüne koydukları sözleşmeli personele mi yüklemek istiyorlar? Hayır, bizim oyunlarımız da kapalı gişe oynanıyor, asıl patlama bizde yaşanıyor diyorlarsa, son alınan kararların nedenini düşünmek bile istemiyorum.
PATLAMANIN ETKİSİ KANYON’A ULAŞMADI MI?
Türkiye’de yenilikçi tiyatronun önünü açan, bugün konuştuğumuz tiyatrodaki patlamanın fitilini ateşleyen grupların başında geliyor DOT. Özlem ve Murat Daltaban’ın kurduğu DOT, kendisinden sonra birçok tiyatro grubuna da ilham verdi. Son dönemde sadece Türkiye’de değil yurtdışında sahneledikleri oyunlarla da adından söz ettirdi. Mısır Apartmanı’nda başlayan maceraları G-Mall ve Kanyon’daki sabit sahneleriyle devam ediyordu. Ediyordu diyorum çünkü 1 Şubat itibarıyla Kanyon’daki mekânlarından çıkıyorlarmış. Yaptıkları açıklamada “Bu mekân işleyiş modelinin görevini ve zamanını tamamladığını düşünüyoruz. DOT sanat üretimine yurtdışında ve İstanbul’un felsefemize uygun mekânlarında devam edecek.”
Hemen bütün oyunları kapalı gişe olan bir tiyatronun mekânından çıkış nedeni ne olabilir ki? Mekân kirası mı fazla geldi acaba? Eğer öyleyse tiyatro patlamasının sesi Kanyon’un yüksek kirasına ulaşamadı demek ki...
Paylaş