Taşkesik’e kıymayın

GEÇEN perşembe sabahı telefonun sesiyle uyandım.

Haberin Devamı

“Siz nasıl çevrecisiniz. Taşkesik’te çöp deponi alanı kurulmasına nasıl destek çıkarsınız. Bu bölgeyi biliyor musunuz? Burayı gördüğünüzde size bunu; binlerce kök zeytin ağacı, genç ormanlık alanları, Küçük Menderes havzasını bir ana tanrıça gibi emziren yeraltı su kaynakları, kovanlarının arasında dans eden arılar ve kuşlar anlatacaklardır” diyordu karşımdaki öfkeli ses.
Sözler çok vurucuydu. Mavi-Yeşil köşemizde geçen hafta yazdığımız, “Çöpte servet yatıyor, uyanın” yazımıza tepki gösteriyordu.
“Siz yazımı iyice okuyunuz, lütfen öyle konuşalım” dedim.
Bir karış yeşil alanın talan edilmesine karşı çıkan, çöplerin şehrin rantı olduğunu ve onların dönüştürülmesini savunan üstelik çözüm yolunu gösteren birine karşı sert tepkiydi.
“Kiminle görüşüyorum” dedim.
“Torbalı Taşkesik’de çöp deponi alanı kurulmasına karşı oluşturulan platformun sözcüsü Mehmet Ergün ben” dedi. Ve devam etti:
“Sayın İbrahim Irmak, çöple ilgili yazınızı okudum. Özellikle çöp ayrıştırma ve bertaraf etme konularındaki yaklaşım ve önerilerinize katılmamak elde değil. Ancak... Harmandalı gerçeğinden yeterince ders almayıp, benzer bir tabloyu Torbalı’nın Taşkesik Köyüne uygun gören yönetim anlayışının mazur gösterilmeye çalışılmasına, ‘Ne yapsınlar bu çöpleri’ kabilinden sonuçlar çıkartılmasına katılmak, mümkün değil. Kent çöpü; ulaşım gibi, kültürel faaliyet gibi, doğal yaşam parkları gibi son derece önemli bir konudur. Bugüne kadar bu önemi gündemlerinde yeterince değerlendirmeyip; kentin çok uzağındaki bir doğa cennetini kurban etmeye kimsenin hakkı olmamalı. Sizin de bu girişime, duyarlı bir çevreci olarak karşı çıkacağınızı umuyorum.”
¡¡¡
Benim, geçen haftaki “Çöpte servet yatıyor, artık uyanın” yazımı okuyan, yanlış anlayan, okumayan herkese söyleyeceklerim var.
1- Ben, çöp deponi alanların enerji deposu olduğunu ve acilen ayrıştırılmasını, enerjiye dönüştürülmesi gerektiğini söylüyorum. Çöplerin vahşi şekilde depolanmasına karşı çıkıyorum. “Yeni çöp deponi alanlar kurulsun” demiyorum.
2- Milli servetin doğaya zarar vermesinin önlenmesini istiyorum.
3- Türkiye’nin kalkınmasının enerji kaynaklarımızın doğru kullanılmasıyla olabileceğini belirtiyorum.
4- Güneşi, denizi, kumuyla Allah’ın özene bezene yarattığı memleketimin kaynaklarının beceriksizlik yüzünden kullanılamamasına da kahroluyorum

BİR TARTIŞMA BİR SORU

Haberin Devamı

Harmandalı’daki çöplük büyük tehdit oluşturuyor. Torbalılar, “Taşkesik İzmir çevresinde tahsis edilecek yüzüncü yer arasına bile girmez” diyor. Haftanın sorusu şu: İzmir’in çöp sorunu nasıl aşılacak? Seçim meydanına çıkacak TBMM’deki İzmir vekilleri ne diyorsunuz? Seçimlerden sonra pek seslerini duyamadığım sayın vekillerim, cevabınızı bekliyorum.

HAFTANIN RESMİ

Haberin Devamı

Doğayla iç içe ev isteyenler hayaliniz artık gerçek oluyor. Yaptık oldu. İşte kanıtı ve örnek doğal ev.

Çevre konusunda her türlü ihbarı, duyarsız çalışmaları ve resimleri bize iletebilirsiniz. Tabii güzellikleri de.
İbrahim Irmak
Tel: 0533 414 24 57
cevreciiirmak@hotmail.com

Hayvanseverler diken üstünde

SEFERİHİSAR’dan alınarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Seyrek’te yaptırdığı bakımevine konulan sokaktaki dostların zor şartlarda yaşam mücadelesi verdiği belirtildi. Bakımevindeki 3-4 köpek kapasiteli bölümlere fazla sayıda ve güç dengesine bakılmadan 6-7 köpeğin konulduğunu belirten hayvansever Fevziye Kanat, “Seyrek bakımevinde büyük bir zulüm var. Güçlü hayvanlar, zayıflara gözdağı verip yemekleri yiyip bitiriyor. Cılız olanlar aç ve sefil halde. Birçok hayvan strese girmiş ve uyuz olmuş” dedi.
Büyükşehir’e, “Dostlarımızı yasanın emrettiği gibi, kısırlaştır, aşılarını yap ve aldığın yere bırak” diye çağrı yapan Kanat, 18 Kasım’da ziyaret ettikleri bakımevinde, sahiplenmek isteyenlere de, “Veterinek yok” denilerek köpeklerin verilmediğini belirtti.
Yaşam hakları yok mu
Kanat, “Bencilliğimiz yüzünden Bu dünya da sadece bizim yaşama hakkımız olduğunu düşünen ve rahatımız için herşeyi yapma hakkını kendinde bulan bir canlı grubu olduk. Dünyanın bütün dengesini bozduk, iklimleri alt üst ettik. Ağaçları kestik, dağ başına evler yaptık sonra da oradaki canlı grubunu yok ettik. Eğer ucunda para kazanmak varsa her yolu hak gördük, güzelim denizlerimizi balık çiflikleri ile doldurup kana buladık. Pet shoplarda satılmak ve para kazanmak üzere bavullarla hayvanları ülkemize soktuk. Şimdi de onları bencilliğimiz yüzünden sokaklara terk edip kafeslerin arkasında yaşamaya mahkum ediyoruz. İnsanlar rahat etsin diye alıp hepsini bu ölüm kamplarına tıkıp, onların acı çekerek ölmelerini sağlıyoruz” dedi.
NOT: Sokaktaki dostların sorunlarını nasıl çözebiliriz. Uzmanların görüşleri haftaya bu köşede.

Yazarın Tüm Yazıları