Paylaş
Takvimler Temmuz ayını gösterdiğinde, şehrin yaz havasındaki caz esintili akşamları da beraberinde geliyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti Bankası’nın 17 yıldır süren sponsorluğunda düzenlenen 21. İstanbul Caz Festivali 1-16 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 16 gün boyunca İstanbul’un birbirinden güzel ve özel 13 mekânında festival boyunca her sene olduğu gibi yine müziğin önde gelen isimlerini izleyeceğiz.
21. İstanbul Caz Festivali, 1 Temmuz Salı günü Avusturya Başkonsolosluğu Avusturya Kültür Ofisi Bahçesi’nde gerçekleştirilecek olan açılış töreninin ardından Four in The Pocket konseriyle başlayacak. 2007'de kurulan Four in The Pocket, vokalde Elif Çağlar, klavyede Çağrı Sertel, basgitarda Alp Ersönmez, davulda Mert Önal ve saksofonda Toygun Sözen ile festivalin açılış gecesinde sahnede olacaklar. 2014 senesi boyunca İstanbul’un çeşitli konser mekânlarında birbirinden başarılı konserler veren grubu, Caz Festivali kapsamında yaz havası eşliğinde dinlemek harika olacak.
ZÜLFÜ LİVANELİ’DEN PRÖMİYER
Zülfü Livaneli’nin Mevlana Celaleddin Rumi’ninşiirlerini İngilizce kaleme alarak bestelediği yeni eseri “ Rumi Suite- The Eternal Day” in Türkiye prömiyeri 21. İstanbul Caz Festivali’nde yapılacak. 2 Temmuz Çarşamba akşamı 21:15’te Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleştirilecek performansta Zülfü Livaneli’ye birlikte genç ve başarılı neyzen Burcu Karadağ, trompette Joo Kraus, basta HD Lorenz ve davulda Uli Moritz eşlik edecek.
Stanley Clarke ve Chick Corea 8 Temmuz Salı akşamı Haliç Kongre Merkezi’nde
DR. HOUSE DA FESTİVALDE
Festival bu sene de her sene olduğu gibi birbirinden büyük isimleri ağırlıyor. House adlı tıp dizisinden birçoğunuzun bildiği, huysuz doktor tiplemesiyle büyük beğenini kazanmış nam ı diğer Doktor House yani Hugh Laurie ilk kez İstanbul Caz Festivali kapsamında ülkemizde sahne alacak. 9 Temmuz akşamı 21:30’da Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’nde olup Dr. House’u, Copper Bottom Band ile birlikte sahnede şarkı söylerken görmek gerçekten çok farklı bir deneyim olacak.
10 Temmuz Perşembe akşamı Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde “The Closest Thing to Crazy” ve “Nine Million Bicycles” gibi hit şarkılarının sahibi Katie Melua, festivalin en melankoli dolu gecesini bizlere yaşatacak. Yayınladığı albümlerle ödülden ödüle koşan Katie,2006 senesinde İngiltere ve Avrupa’da en çok albüm satan kadın sanatçısı ünvanını hala elinde bulunduruyor. Kendisi hakkında bir dip not olarak, Melua’nın ekstrem sporlara olan tutkusu müzik ile birleşmiş, 2 Ekim 2006’da suyun 303 metre altında verdiği konserle Guiness Rekorlar Kitabı’na da adını yazdırmıştı.
Diğer yandan festivalde bu sene büyük bir yenilik var. Bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek olan ‘ParklardaCaz’ etkinliği ile festival kapsamında 5 Temmuz Cumartesi 18.00’den itibaren Nişantaşı Sanat Parkı ve çevresinde iki açık sahne ileİstanbullu’lara benzersiz bir açık hava şenliği yaşatacak. Nişantaşı Sanat Parkı’nda gerçekleştirilecek olan ‘Parklarda Caz’ kapsamındaki Jon Batiste ve Mitch & Mitch konserlerine tüm İstanbullular ücretsiz katılabilecekler.
Festivalin bu seneki yeniliklerinden bir diğeri de İstanbul Erkek Lisesi Bahçesi’nin bu sene konser mekanı olarak seçilmesi. “Caz İçin Tuhaf Bir Yer” serisinin bu seneki sanatçıları, günümüzün en iyi caz piyanistlerinden biri kabul edilen Danilo Perez, Amerikalı bas üstadı John Patitucci ve birçok ünlü isimle çalışmış davulcu Brian Blade olacak. 4 Temmuz Cuma akşamı gerçekleştirilecek olan bu konser festivalin en önemli performanslarından biri olarak takvimime şimdiden işaretledim.
Festival programında sahne alacak bütün sanatçılara ve konserlere dair detaylı bilgiler festivalin resmi sitesi caz.iksv.org sayfasında müzik severler için hazırlanmış. Temmuz ayında İstanbul’daysanız en azından bir iki konserle bu seneki caz festivaline katılıp, İstanbul’un sıcağını daha farklı yaşayabilirsiniz.
ED SHEERAN – X
İngilizlerin‘Yalın’ı Ed Sheeran 2. stüdyo albümü ‘X’ i yayınladı.
Küratör bir babayla, mücevher tasarımcısı bir annenin çocuğu olan Ed Sheeran de böyle sanat dolu bir aileden müzisyen olarak mezun olmuş. Sheeran, İlk albümü ‘+’ ile 2011 senesinde İngiltere’de büyük ses uyandırdıktan sonra Amerika’da da bu şansını denemişti. Taylor Swift gibi Amerika’nın belki de son senelerde en çok albüm satan sanatçısıyla onun yeni albümünde birlikte bir şarkı yapıp, 2013 senesi boyunca Swift’in turnesinde de ön grup olunca sanırım Amerika’yı da hızlıca fethetmiş oldu. Ed’in Amerika’daki başarısı öyle bir noktaya geldi ki, geçtiğimiz sene Madison Square Garden’da 3 gece kapalı gişe konserler verdi. Hal böyle olup Ed’in başarısı bu noktalara çıkmışken, 2012 senesinde yayınlamayı planladığı albümünü de evirip çevirip, bolca değiştirip sonunda geçtiğimiz hafta ancak yayınlayabildi.
İlk albümünün turnesindeyken yazdığı birçok şarkıyı, özellikle Amerika turnesinde tekrardan gözden geçiren Sheeran yeni albümünün çıkış tarihi için epey kararsız kalmış. 2014’ün Şubat ayı olarak belirlediği yeni albümünün çıkış tarihini prodüktör Rick Rubin ile tanışınca birkaç ay daha ötelemek istemiş. Özellikle Rick Rubin ile çok üretken bir dönem geçirdiğini belirten Ed, bu süre zarfında ayrıca Pharrell Williams ile de iki şarkı yapmış. The Hobbit filminin soundtrack albümünde ‘I See Fire’ ile yer alan Ed Sheeran, söz konusu şarkı için “ilk defa kendi hayat tecrübelerim dışında bir şarkı yazdım ve sonuçtan da çok mutluyum” diye belirtmiş.
23 yaşındaki sanatçı yeni albümündeki şarkıların tamamının 2 senedir yaşadıklarından birer kesit olduğunu belirtirken, ‘Don’t’ şarkısının eski sevgilisiyle ilgili olduğuna dair magazinsel dedikodularla ilişkilendirilmesinden oldukça mutsuzmuş. ‘Şarkılarımın hakkında konuşulmasından çok memnunum ancak konu şarkının magazinsel yanı olduğunda bu beni mutsuz ediyor. İlerde şarkımlarım herhangi bir yerde çaldığında, o şarkıyı magazinle alakalı bir konudan hatırlanması beni gerçekten üzer ‘ diye de eklemiş. Ed şarkılarını her ne kadar yaşadıklarından ilham alarak yazsa da, yine de şarkıların içeriği hakkında ketum olup çok fazla bilgi vermek de istemiyor.
İlk albümünde daha fazla negatif eleştiri aldığını belirten Ed Sheeran, yeni albümü hakkında genel olarak daha fazla pozitif yorumun geldiğini söylüyor. Sheeran’ın albüm için verdiği röportajlardan birinde, ‘bu kadar duygusal şarkılar yazan biri olarak hayatınızdaki insanlar da sizden benzer tarzda davranışlar beklemiyorlar mı?’ sorusuna sanatçıdan ilginç bir cevap gelmiş. Bill Cosby’nin ‘bir insanın hayattaki başarısızlığın sebebi, herkesi mutlu etmeye çalışmasından ötürüdür’ lafını kendisine hayat felsefesi yaptığını söyleyen sanatçı, yeni bir şarkı yazarken hep bu sözü aklından geçirdiğini söylemiş.
4 işlemden yola çıkan Ed Sheeran, ilk albümü (artı) ‘+’ dan sonra yeni albümünü de (çarpı) ‘ X ‘ olarak isimlendirmiş. Albümün standart versiyonlu formatında 12 şarkı yer alırken, deluxe formatında 4 yeni şarkı daha eklenmiş. Yeni albüm çalışmalarına başladığında ilk albümde olduğu gibi akustik formatta şarkılar yazarken, albüm için bitiş çizgisine geldiğinde neo-soul-funk tarzda bir çalışma ortaya çıkmış. Albümün ilk single çalışması Pharrell ile birlikte yaptığı ‘Sing’ olurken, ‘Don’t ‘ ikinci single olarak albüm çıkışından kısa bir süre önce yayınlandı.
İlk albümünde dikkatimi çeken, muhtemelen de akustik müzikten zevk alan herkesi kendisine hayran bırakan Ed Sheeran, yeni albümüyle iyi bir çalışma ortaya koymuş. X’te her ne kadar türler arasında geçiş olsa bile, yine de şarkıların temelindeki vokali yeni şarkılara alışmanızı kolaylaştırıyor.
YILDIZLAR:
One (‘X’ albümü için yazdığı ilk şarkıymış, hala ilk albümün etkileri duyuluyor)
Bloodstream
Tenerife Sea
Runaway
The Man (albümün en orijinal şarkısı, biraz Eminem vari olmuş)
OSCAR’IMI VERDİM GİTTİ:
Sing (şarkı başlar başlamaz Pharrell şarkısı bu diyorsunuz, harika bir ikili olmuşlar!)
Don’t (bu şarkıda bir Whitney Houston şarkısı duyuyorum ancak hala hangi şarkı olduğunu çıkartamadım, benim için albümün incisidir.)
Thinking Out Loud (‘When A Man Loves a Woman’ ve ‘Let’s Get It On’ hissi var bu şarkıda. Ed bu şarkının albüme giren son yazdığı şarkı olduğunu ve onu en çok etkileyen şarkı olduğunu söylemiş.)
Paylaş