Paylaş
Geçen hafta piyasalardaki gelişmelerin kökü, ağırlıklı olarak dışarıdaydı. Washington'daki IMF ve Dünya Bankası toplantılarından glbola krizin etkilerini azaltacak bir sonuç çıkmaması, dünya borsalarında tam bir hayal kırıklığı yarattı.
Hafta başından itibaren Asya'dan Avrupa ve ABD'ye tüm menkul kıymet borsalarında büyük düşüşler yaşandı.
Fakat Washington'daki toplantılarda, Brezilya'nın da dahil olduğu zor durumdaki ülkelere 100 milyar dolarlık bir yardım paketi önerisi ortaya atıldı. 100 milyar dolarlık paketin 30 milyar dolarlık bölümünün krizde yeni halka olarak eklenmesi beklenen Brezilya'ya ayrılmasını ABD de destekliyor. Sanayileşmiş ülkelerin de sıcak baktığı bu çalışma, olumlu sonuçlanırsa piyasaların seyri değişebilir.
Bizim borsa da bu global dalgalanmadan fazlasıyla etkilendi.
Haftaya 2 bin 79 puandan başlayan İMKB, haftanın ilk dört gününde peş peşe düşüşlerle bin 852 puana kadar geriledi. Ankara-Şam arasında hafta başından itibaren artan gerginlik de, İMKB'deki dış kaynaklı çöküşü hızlandırdı. Haftanın son günü Suriye ile gerginliğin yumuşaması ile biraz toparlanan İMKB, geçen haftayı yüzde 6.4 zararla kapattı.
DOLARIN DÜŞÜŞÜ
Geçen hafta dolar, uluslararası borsalarda ABD Doları, Alman Markı ve Japon Yen karşısında son yılların en düşük düzeylerine geriledi. ABD Merkez Bankası'nın müdahale söylentileri ile haftanın son günü tekrar toparlandı.
Pariteye bağlı olarak dolar, içerde de 273 bin liraya kadar gerileyip, hafta sonunda tekrar toparlandı ve haftayı binde 3'lük primle kapattı. Alman Markı ise Türk Lirası karşısında yüzde 1.1 oranında artış kaydetti. Döviz piyasalarında orta vadede, dolarda düşüşün sürmesi bekleniyor. Suriye ile ilgili gelişmelere bağlı olarak piyasalarda bugünlerde, özellikle borsada düşük hacimli de olsa küçük çaplı yükseliş yaşanabilir. Fakat gecelik oranların da yüksek seyrettiği böyle dönemlerde nakitte kalıp, tasarrufların kısa vadede değerlendirmek en karlı yol gibi gözüküyor.
YILMAZ VE S&P
Geçen hafta bizim piyasalar için önemli sayılabilecek bir gelişme daha yaşandı. Uluslararası derecelendirme şirketi S&P'nin açıkladığı bulaşıcı hastalığa yakalanma riski taşıyan ülkeler listesinde, Türkiye bulunmuyordu. Aslında bizim için bu çok sevindirici bir gelişme.
Fakat bu listenin yayınlandığı gün, Başbakan Mesut Yılmaz'ın TÜSİAD'da patronlara yaptığı ‘‘1999'da kriz var, herkes önlemini alsın. Gelecek yılbaşından itibaren küresel kriz, Türkiye'yi de ciddi şekilde etkileyecek’’ yolundaki sözleri yeraldı.
Başbakan'ın ağzından yapılan bu kriz uyarısı S&P'nin listesinden çok daha önemli. Aslında pek çok şirket, global krizin olası sonuçlarıyla karşılaşmadan önlem almaya başlamış durumda. Bazı şirketlerde işçi çıkarmaları hızlanmış durumda. Mesela Tofaş, geçen hafta sonu itibariyle 300'e yakın işçiyi çıkarmıxş durumda. Tofaş yönetimi bunu krize bağlıyor.
Pek çok tekstil şirketinde yaşanan durum biliniyor. Satışların bıçak gibi kesilmesi üzerine bazı tekstilciler, yeni ihracat kapılarını aralamak için uluslararası pazarlara çıkmış durumda.
Pek çok şirket için ayakta kalmanın yolu, global krize karşın yeni pazarlar bulup, satış yapabilmekten geçiyor. Keza şirket faaliyetlerinin aksaması, ciroların düşmesine, karların azalmasına, hatta zarar ve iflaslara da yolaçabilir. Bu kadar kötü bir gelişme yaşanacak demiyorum. Ama ihtimal dahilinde. Başbakan Yılmaz da, ihtimal dahilindeki olumsuzlukları hatırlatarak patronları uyarma gereği duyuyor.
Global krizi Türkiye'den uzakta görenler için artık gözlüğe de gerek yok. Hesabını bugünden yapıp önlemini, alan kazançlı çıkabilir.
Paylaş