Belki bugün itibari ile bakıldığında gölün kirlilik seviyesi korkutucu boyutta değil, ancak önlem alınmazsa, bölge halkı daha fazla bilinçlendirilmezse, özellikle tarım yapan vatandaşların daha bilinçli olmaması halinde ne yazık ki günden güne bu kirlilik artacak; belki de İznik Gölü artık kurtarılamayacak bir hale gelecek.
*
İznik Gölü’ndeki durum ile ilgili geçtiğimiz günlerde medyaya bir araştırma sonucu yansımıştı.
Araştırmayı yapan İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi.
Üniversite akademisyenleri özellikle İznik Gölü’nü besleyen derlerdeki su kalitesi ile ilgili ölçüm yaptı.
Aslında bu ölçümler her yıl düzenli olarak yapılıyor.
Bilindiği gibi İznik Gölü, dibinden doğal bir şekilde kaynaklarla, hem etrafını çevreleyen dağlardan gelen derelerde beslenen bir göl.
Her ne kadar,
Ekonomi ve tarımın ana merkezi gibi görünse de bu 3 ilçe, yine de özellikle sosyal, kültürel ve turizm noktasında hak ettiğini alamamıştı bu bölgeler.
Bakınız mesela, Bursa ekonomisine dış ilçeler olarak İnegöl’den sonra en fazla katkıyı sağlayan Gemlik ve Orhangazi,
Aynı şekilde, tarıma ve tarım istihdamına en fazla katkı sağlayan ilçeler Orhangazi, Gemlik ve İznik olmasına rağmen,
Aynı doğrultuda Bursa’dan hak ettiği payı gerçek anlamda alamamış, kamusal yatırımları ve diğer sosyal yatırımları biraz eksik kalmıştı.
Neyse ki, son 10 yılda bu üç ilçenin kaderi biraz tersine döndü.
Bölgenin siyasetteki ağırlığını ortaya koyması,
Haber şu şekildeydi; Yozgat’ın Kadışehri ilçesine bağlı Kabalı Köyü’nde 2009’da köylülerin sınırları kaldırıp tarlalarını birleştirmesi ile oluşturulan meyve bahçesi, kentten köye geri göç başlattı ve köyde işsizliği bitirdi.
2009’da dönemin kaymakamı İsmail Şanlı’nın öncülüğünde köy muhtarı Hüseyin Ünal’ın girişimi sonucunda başlatılan proje ile köylüler ikna edilip araziler birleştirildi. Yani bir anlamda toplulaştırma yapıldı.
Yaklaşık 600 tarlanın sınırlarının kaldırılmasıyla, 10 bin 920 dönümlük bir alan elde edildi. Projenin ilk etabında 5 bin dönümlük alana elma, armut, şeftali ve kiraz fidanları dikilerek meyve bahçesi oluşturuldu.
Kamu, özel sektör ve vatandaş işbirliğiyle, bahçe 25 yıllığına bir şirkete kiralandı. Köylüler bir yandan arazilerinin kullanılması nedeniyle kira alırken, diğer yandan sigortalı olarak çalışmaya başladı.
70 kişi kadrolu olarak çalışırken, hasat zamanı işçi sayısı 650’ye çıktı. Öyle ki kadınlar asgari ücretle çalışıp evlerinin mutfak dolaplarını değiştirdi, çamaşır makinesi aldı, üniversite öğrencileri de harçlık biriktirdi.
Refah seviyesi artan köyde çok katlı evler yükselirken, kente gidenler de geri döndü.
Yozgat’ın Kadışehir ilçesi, Kabalı köyü sakinleri kaymakam ve muhtarın girişimi ile büyük bir iş başarmış. Peki toplulaştırma bölgede, yani Orhangazi, Gemlik ve İznik bölgesinde uygulanabilir mi?
Kent yöneticiliği de büyük düşünülüp hayata geçirilmesi gereken vasıflar ister.
Yöneticiler, sadece günü kurtarmak yerine, önemli atılımlar, geleceğe dönük planlamalar yaparak bir kentin geleceğini kurtarır.
Bakınız; Orhangazi, Gemlik İznik bölgesinde geçmişte yöneticilik yapanların yıllar sonrasını planlamamalarının cezasını, bugün o kentlerde yaşayan insanlar trafik ve çarpık kentlşeme ile ödüyor.
Konumuz sadece bu bölge olduğu için, bu bölgeden örnekler veriyoruz, lakin durum Türkiye genelinde hemen her kentte aynı.
Ne yazık ki Anadolu kentlerinde de, batıda da durum aynı.
Çarpık kentleşme ve şehirlerin gelecek düşünülerek planlanmaması bugün karşı karşıya olduğumuz keşmekeş içindeki şehirlerde yaşama zorunluluğunu getirmiş durumda.
Ve içinde olduğumuz durum günden güne yaşamı daha da zorlaştırıp içinden çıkılmaz bir hale sokuyor.
***
Seçimler Orhangazi’nin bir kaç ayına damga vurdu.
Orhangazi TSO’nun seçimlerinde daha önceki dönemde Meclis başkanlığı yapan Erol Hatırlı ile, Nizamettin Alkan’In grupları yarıştı.
Nihayetinde seçimin galibi açık bir farkla da Erol Hatırlı’nın grubu oldu.
Erol Hatırlı 15 Meslek grubunda toplam 30 Meclis üyesinin 26’sını alırken, Nizamettin Alkan’ın grubu sadece 4 üye çıkardı.
Seçimlerle ilgili hafızalarda kalan en çarpıcı konu ise Orhangazi TSO başkanlığına aday olan Nizamettin Alkan’ın kendi meclis grubundan bile seçilememesi oldu.
Nihayetinde bir seçimdi, kazanan kazandı.
***
Olayın buraya kadar olan bölümü seçimle ilgiliydi.
Fabrika, Finlandiyalı Componenta’dan ayrılmıştı. Yöneticilik yapan bir kaç ismin ve diğer üst kademe yönetiminin verdiği olağanüstü mücadele ile bir anlamda fabrika kurtulmuş oldu.
Şöyle ki, Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Yaramancı, Genel Müdür Sabri Özdoğan ve Genel Müdür Yardımcısı (CFO) Sibel Binici bu süreci başarılı bir şekilde yönetip fabrikayı bugünlere getirdi.
***
Son 2 yılda fabrika yönetimi de çalışanları da istim üstündeydi.
Deyim yerindeyse ne olacağı hiç belli olmayan, hatta bir dönem günden güne kötüye giden bir fabrika varken, bugün artık bir anlamda düze çıkmış, artık hisselerinin büyük bir çoğunluğu da Döktaş Metal’e geçmiş bir iş yerinden söz ediyoruz.
Fabrikanın o buhranlı dönemlerinden sonra bugün gelinen noktada Türk üyeler yönetime el koymuş oldu.
***
Yeni dönem fabrika için çok daha iyi görünüyor.
Her ne kadar sofralık zeytinin en kalitelisi Orhangazi’de, özellikle de İznik gölünün kuzey yakasında yer alan Keramet bölgesinde yetişiyor olsa bie yine de markalaşma konusunda, patent konusunda Gemlik bu hususta daha erken hareket ettiği için, zeytin “Gemlik” tipi olarak artık hafızalardaki yerini almış oldu.
Orhangazi’nin gıda üretimindeki bir diğer markası turşu. Bilindiği gibi sadece bölgenin değil, Türkiye’nin en önemli Turşu üretim merkezi Gedelek,Orhangazi’de yer alıyor.
Gedelek’te 60’ın üzerinde irili ufaklı firma turşu üretimi gerçekleştiriyor. Yaklaşık 1500 nüfusu olan Gedelek, turşu sayesinde göç veren değil göç alan bir merkez halinde.
Gedelek’teki turşu üretim miktarı da her yıl artınca, yeni istihdam alanları oluşunca, Gedelek bu sayede göç alan bir mahalle halini almış durumda.
***
Gedelek Turşusu için kalite noktasında sorun yok. Turşu üretiminde en önemli mesele, burada üretim yapan firmaların tesis konusunda yetersiz kalmaları. Yahut büyümeye çok da elverişli olmamaları olarak gösterilebilir. Buna merdivenaltı üretimi de eklediğimizde, turşu üretiminin daha da büyümesi için önünde engeller var.
***
Turşunun hakkettiği değere daha hızlı ulaşabilmesi için Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde coğrafi işaret çalışması başlatılmıştı. Odanın yürüttüğü Belediye ve kaymakamlığın da ciddi şekilde desteklediği coğrafi işaret belgesi geçen ay itibarı ile alındı. Bu öyle çok küçümsenecek bir çalışma değil. Kimilerine göre sıradan gibi görünse de, coğrafi işareti almak uzun ve programlı bir çalışma gerektiriyor.
Kentlerde ekonomiye değer katmanın da farklı yolları var elbet.
Şehrin idarecileri bu hususta da alternatifler sunmak,
Alternatifler üretmek zorunda.
Bu Orhangazi için de geçerli.
Hep söyleriz ya,
Orhangazi Tarım ve Sanayisi ile öne çıkan bir kent.
Gerçekten de insanların neredeyse yüzde 80’inin geliri bu iki sektörden.