Paylaş
7 ARALIK 2023’te Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis arasında imzalanan Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk hakkında Atina Bildirgesi ile iki ülke arasında gerginliği tırmandırıcı eylem ve söylemlerden kaçınılmasına ve iki ülkenin yararına olacak işbirliği alanlarına odaklanılmasına karar verilmişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yarın Atina’da Yunanlı mevkidaşı Giorgos Gerapetritis ile buluşacak. Görüşmede iki ülke arasındaki sorunların yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in başkanlığında 2025’te Ankara’da düzenlenmesi planlanan 6. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının hazırlıkları da ele alınacak. İki bakanın buluşması öncesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Yunan Ta Nea gazetesine konuşurken, Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis ise Türkiye’den Hürriyet gazetesinin sorularını yanıtladı.
‘VİZYONUM KALICI BARIŞ VE REFAHIN HÂKİM OLDUĞU BİR KOMŞULUK’
İki ülke arasında kemikleşmiş sorunlar bir çözüme kavuşabilecek mi? Türk Yunan diyaloğunu başlatma kararının üzerinden 15 ay geçtiğine dikkati çeken ve deklarasyonu karşılıklı iradenin kilometre taşı olarak yorumlayan Yunanistan Dışişleri Bakanı vizyonunu şöyle açıkladı:
‘İLİŞKİLERİ FARKLI YOLA SOKMAK İÇİN KAYDA DEĞER İRADE VAR’
- “Bu süre zarfında her iki taraf da ikili ilişkilerimizi farklı bir yola sokma konusunda kayda değer bir irade gösterdi.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile adım adım ulaştığımız güven düzeyi sayesinde samimi bir şekilde görüşebiliyor ve krizleri önleyebiliyoruz.
‘GELECEK İÇİN SAĞLAM DOSTLUK KÖPRÜLERİ İNŞA ETMELİYİZ’
- Geçmişin tarihi tecrübelerini göz ardı etmeden, gelecek için sağlam dostluk köprüleri inşa etmeliyiz.
- Benim vizyonum halklarımız arasında uzun süreli barış ve refahın hakim olduğu bir komşuluktur.”
EGE BAŞTA OLMAK ÜZERE SİLAHLANMA KİME KARŞI?
Türkiye’de en çok tartışılan konulardan biri Yunanistan’ın özellikle de Ege’de silahlanması. Yunan Dışişleri Bakanı “Aldığınız silahları kime karşı kullanmayı düşünüyorsunuz?” sorusuna “Biz son derece barışsever bir halkız” yanıtını verdi ve ekledi:
‘COĞRAFYAMIZ 2 SAVAŞIN ORTASINDA’ MESAJI
- “Uluslararası hukuk ve tüm devletlerin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı temelinde diyaloğa ve ihtilafların barışçıl yollarla çözümüne inanıyoruz.
- Aynı zamanda mevcut güvenlik tehditlerini de göz ardı edemeyiz.
‘2. DÜNYA SAVAŞI’NDAN SONRAKİ EN BÜYÜK BELİRSİZLİK DÖNEMİ’
- İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın daha önce hiç yaşamadığı bir jeopolitik istikrarsızlık ve belirsizlik döneminde yaşıyoruz. Genel coğrafyamız, Ukrayna ve Orta Doğu’da olmak üzere iki savaşın ortasında bulunuyor.
- Bu koşullarda, ülkemin savunmasını ve caydırıcı gücünün güçlendirilmesini sağlamak bizim görevimizdir.
- Hedefimiz hiçbir zaman savunma araçlarımızı kullanmak zorunda kalmamaktır, çünkü bu olduğu takdirde diplomasimiz başarısız olmuş olacaktır.”
İKİ ÜLKENİN EGE DENİZİ’NDEKİ SORUNLARI
Yunanistan ısrarla “Tek sorun kıta sahanlığıdır” diyor. Bir yandan da Uluslararası Adalet Divanı’nı dışlamadıklarının mesajını veriyor. Yunanistan yargı yetkisine karşı koyduğu çekinceleri kaldıracak mı? Diğer yandan Türk kamuoyu, Ege’de deniz parkları ya da deniz saha planlaması gibi çevreyi koruma ve bir düzen tesis etme amaçlı girişimlerin Ege’deki statükoyu aşındırma amaçlı olarak kullanıldığını düşünüyor. Bu konudaki sorularımızı yanıtlayan Yunanistan Dışişleri Bakanı, “Devletlerin ulusal egemenliği tartışmaya ya da uluslararası yargıya tabi olamaz” dedi:
KITA SAHANLIĞI VE MEB
- "Kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge’nin (MEB) sınırlandırılması konusunda, karşılıklı yapıcı bir anlayışla, koordineli bir şekilde esaslı bir tartışmaya geçebileceğimize inanıyorum. Meselenin kesin bir çözüme kavuşturulmasının, iki ülke arasındaki ilişkilerin her düzeyde geliştirilmesi ve olası gerginliklerin önlenmesi bakımından belirleyici olacağına derinden inanıyorum.
- Kıta sahanlığı ve MEB’in sınırlandırılması, Yunanistan ve Türkiye arasında uluslararası yargıya taşınabilecek tek ve yegâne uyuşmazlıktır.
- Bu sadece bizim pozisyonumuz değil, aynı zamanda karşılıklı veya bitişik kıyıları olan devletler arasında kıta sahanlığının sınırlandırılmasının uluslararası hukuka dayalı bir anlaşma ile yapılmasını ve eğer makul bir süre zarfında anlaşmaya varılamazsa, ilgili devletlerin bir ortak mutabakat temelinde Lahey Uluslararası Adalet Divanı’na başvurabilmesini gerektiren uluslararası deniz hukukunun pozisyonu.
- Bu girişimin zorluğunun tamamen farkındayım, ancak bu yönde çaba harcamak bir vazife arz ediyor.
- Her halükârda iyi bir işbirliğini ve faydalı iletişim kanallarını sürdürmeliyiz.
DENİZ PARKLARI VE SAHA PLANLAMALARI
- İzin verirseniz, bu konuda gösterilen tepkinin orantısız olduğu kanaatinde olduğumu belirtmek isterim.
- Yunan tarafı her zaman olduğu gibi açık ve dürüst ve hiçbir şekilde yanıltma niyeti taşımıyor.
- Sınırları katı çevresel kriterlere göre belirlenen Ege ve İyon Denizi’ndeki iki deniz parkı, diğer devletlerin haklarını ihlal etmemekte.
‘İKİ TARAF AYNI SINAMALARLA KARŞI KARŞIYA’
- Hele ikimizin de aynı sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, bu girişimler halklarımızı birleştirmelidir.
- Ege’de deniz saha planlaması Avrupa Birliği hukuku kapsamında bir yükümlülük olup, Türkiye’nin de Avrupa rotasında dikkate alması gereken bir husus.”
‘BİRLEŞİK KIBRIS’ MESAJI
Yunanistan Dışişleri Bakanı iki ülke arasındaki normalleşmenin Kıbrıs sorunu için şimdiden olumlu koşullar yarattığını söyledi. BM Genel Sekreteri ile adada iki taraf arasında gerçekleştirilen gayri resmi toplantının görüşmelerin yeniden başlangıcı için ise bir ilk adım olduğunu belirtti. Yunan Bakan Birleşik Kıbrıs tezini ise tekrarladı:
- “Sanırım Türk Dışişleri Bakanı ile istişari bir tutum ve üretken bir düşünce olmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceği görüşünü ikimiz de paylaşıyoruz.
- Biz, BM kararları çerçevesinde, Kıbrıs sorununa adil, sürdürülebilir ve işlevsel bir çözüm bulunmasına yönelik diyaloğa katkıda bulunmak üzere Genel Sekreter’i desteklemeye devam etmekteyiz.
- Bölünmelerle dolu bir dünyada, Avrupalı birleşik bir Kıbrıs, vatandaşları için yaratacağı refahın yanı sıra, son derece güçlü bir evrensel sembol teşkil edecektir.”
ANKARA-ATİNA NORMALLEŞME İKLİMİNİ AB İSTİYOR MU?
Yunanistan ve Türkiye’nin birçok uluslararası kuruluşta birlikte yer aldığına dikkati çeken Yunanistan Dışişleri Bakanı, ülkesinin Türkiye’nin AB’ye katılım perspektifini desteklediğini söyledi. İki ülke arasındaki olumlu ilişkilerin Türkiye- AB ilişkilerine de fayda sağlayacağını belirtti. Bölgenin daha fazla gerilim kaldıramayacağını sözlerine ekleyen Bakan Gerapetritis, şöyle devam etti:
- “Yunanistan ve Türkiye barış içinde yaşamalıdır.
- Bunun her iki tarafın da menfaatine olduğuna kesinlikle inanıyorum.
- Kalıplaşmış algılara takılıp kalmıyor, farklılıklarımız arasında köprü kurmaya çalışıyor, köprü kurulamıyorsa da en azından krize yol açmamasına gayret ediyoruz.
- Sürekli gerginliğin, düşmanca söylemlerin ve çatışma tehlikesinin kimseye faydası yok. Her şeyden önce iki halka fayda sağlamaz.
- Uluslararası toplumun bölgemizde sükunetin korunmasına yönelik mantıklı arzusunu anlamakla birlikte, Türk-Yunan ilişkileri dışarıdan belirlenmemekte ve üçüncü taraflar üzerinden tanımlanmamakta.
- Barış ve refah yolunu tek başımıza bulmalıyız.”
ORTADOĞU’DAKİ GELİŞMELER
‘ÇATIŞMALARIN YAYILMASI ENDİŞE VERİCİ’
Yunanistan Dışişleri Bakanı Gazze’de yaşanan katliamla ilgili sorularımızı da yanıtladı. Yunanistan’ın ilk andan itibaren ilkeli bir duruş sergilediğini belirten Bakan, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanması, etkilenen bölgelere engelsiz insani yardım akışının sağlanması, rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılması, Gazze’nin yeniden inşası için kapsamlı bir plan hazırlanması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik somut bir vizyonun gerektiğine dikkati çekip şunları söyledi:
- "Bugün Gazze’deki insani durum vahimdir. Çatışmaların Lübnan’a ve daha geniş çapta Orta Doğu’ya yayılması daha da endişe verici.
- Pek çok çabaya rağmen,uluslararası hukuk düzeni ne yazık ki şu ana kadar çatışmalara bir son vermeyi ve uluslararası hukuka uygun bir çözüm üretmeyi başaramadı.
- Hiç şüphe yok ki Birleşmiş Milletler Antlaşması ilkelerine ve tüm insanların temel haklarına saygı göstermek, istisnasız tüm devletlerin yükümlülüğü. Bu, pazarlık konusu olamaz.”
Paylaş