Yeni ekonomik model, hedefler ve yoldaki Swap anlaşması

Türkiye’nin en önemli gündem maddesi ekonomideki gelişmeler ve vatandaşın ekonomik sıkıntıları. Salgın ve tüm dünyanın içinde bulunduğu ekonomik sorunlar, Türk ekonomisini de doğal olarak olumsuz etkiledi.

Haberin Devamı

Ancak bu olumsuz gidişte, zamanında atılmayan adımların, ertelenen yapısal reformların, yanlış kararların da etkisi olduğu yadsınamaz. Şimdi Türkiye hem üst düzey ekonomi kaynaklarının hem de hükümet yetkililerinin deyimiyle, “Yüksek faiz, düşük kur modelinin başarılı olmadığı gerekçesiyle, model ve yöntemi değiştirdi.” Hepimizin hayatını yakından etkileyen bu model ve yöntemden beklentiler neler? Bu model ve yöntemde ekonomi ne zaman dengeye oturacak? Bu soruların yanıtlarını ekonomi yönetiminde aradım. Sizlerle o yanıtları paylaşacağım. Ancak önce Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yapılan anlaşmalarla başlayacağız.

Yeni ekonomik model, hedefler ve yoldaki Swap anlaşması

Haberin Devamı

SWAP ANLAŞMASI YOLDA

BAE ile Türkiye arasında 9 anlaşma imzalandı. Ancak gözler doğal olarak bir tanesine çevrildi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile BAE Merkez Bankası arasında işbirliğine yönelik mutabakat zaptına... Mutabakat zaptı ‘İki ülke arasında SWAP anlaşması yolda mı?’ sorusunu beraberinde getirdi. Sorunun yanıtına geçmeden hemen önce iki ülke arasındaki görüşmelerin çok olumlu geçtiğini belirten hükümet kaynakları, BAE yetkililerinin “Türkiye’ye gelmekte geç kaldık, bu süreci daha iyi değerlendirebilirdik” mesajı verdiklerinin altını çizdiler. Görüşmelere katılan ekonomi yönetimi kaynakları ise BAE’den ilk planda 10 Milyar dolarlık yatırım geleceğini söylediler. Gelelim iki merkez bankası arasındaki görüşmeler ve olası SWAP anlaşmasına. Üst düzey ekonomi yetkilisinin ifadeleriyle, “Çarşama günü imzalanan mutabakat zaptı bir başlangıç. Diğer olası anlaşmaların alt yapısı niteliğinde.” Yani iki banka arasında bir süredir görüşmeler yürütülüyor. BAE’nin 10 milyar dolar yatırımına ek olarak, iki ülke merkez bankaları arasında aynı büyüklükte yani “10 milyar dolarlık SWAP anlaşması kimseye sürpriz olmasın” yorumu yapılıyor. Rakamın son yapılan SWAP anlaşmalarının üstünde olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Sadece BAE değil, Türkiye SWAP anlaşmaları için başka bazı ülkelerle de görüşmeler yürütüyor. Merkez Bankası’nın rezervlerinde SWAP anlaşmalarının da gösterilmesi eleştirilerine ekonomi kaynakları, Hindistan örneği ile yanıt veriyor. Hindistan’daki rezervlerin yüzde 50’sini başka ülkelerle yapılan SWAP anlaşmalarının oluşturduğuna dikkati çekiyorlar.

Haberin Devamı

YENİ MODEL, YENİ YÖNTEM

Gelelim yeni ekonomik modele... Üst düzey ekonomi yönetimine göre şimdiye kadar uygulanan “yüksek faiz, düşük kur modeli” başarılı olmadı. Zaten bu bakış açısını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da açık açık her konuşmasında ortaya koyuyor. Bu nedenle ihracata dayalı büyüme modelinin benimsendiğinin altı çiziliyor. Bu çerçevede hem bazı tespitler yapıyorlar hem de bazı hedeflere dikkati çekiyorlar... Üst düzey kaynaklara dayanarak şu maddeleri sıralayabilirim:

Türkiye’nin dışarıdaki görüntüsü çok olumsuz değil.

Doğrudan yatırımlar tüm ülkelerde azalırken, 2021 yılı içinde şu ana kadar Türkiye’nin aldığı doğrudan yatırım 10 milyar dolar.

Haberin Devamı

Türkiye’nin dinamikleri güçlü. Makroekonomik verileri kötü değil.

Merkez Bankası da bankacılık sektörü de güçlü bir yapıya sahip.

Serbest piyasa kuralları sürdürülecek. İhracata dayalı büyümede kur-faiz dengesi de 4-5 ay içinde oturacak.

Merkez Bankası enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını önceleyecek.

Üst düzey ekonomi yönetiminin ifadeleri böyle. Belli ki bir yanda yeni modelin uygulanmasından taviz verilmeyecek, diğer yanda hem bazı tedbirler devreye sokulacak hem de bazı ülkelerle yatırımlar ve SWAP anlaşmaları için görüşmeler yapılacak. Hükümet kaynakları önümüzdeki süreçte turizm gelirlerinin de büyük önem taşıyacağına dikkat çekiyor.

SEÇİM EKONOMİSİ YOK

Haberin Devamı

Asgari ücrette herkes bir rakam söylese de EYT’liler için farklı farklı formüller gündeme getirilse de hükümet kaynakları adım atarken kırmızı çizgilerinin seçim ekonomisi uygulamamak olduğunun altını çiziyor. Bu çerçevede edindiğim izlenimleri de sıralamak isterim:

Dar gelirli vatandaşın rahatlatılması öncelikli amaç.

Diğer hedef işsizliği azaltmak.

Asgari ücrette küçük işletmeleri de zor durumda bırakmayacak, yani işçi çıkarttırmayacak ancak işçiyi de kısmen rahatlatacak bir orta yol bulunacak.

EYT başta olmak üzere yeni yükler getirecek, bir anlamda seçim ekonomisinin yolunu açacak düzenlemeler gündemde olmayacak.

 

Yazarın Tüm Yazıları