Paylaş
Zamanın ruhuna en uygun tanım bence şu: “Beyin sağlığı, beynin değişen bir ortamda hayatta kalmak için organizmanın neyi bilmeye ihtiyaç duyduğunu öğrenme kabiliyetidir.”
Fütürist, sosyolog ve ekonomist Prof Dr. Alvin Toffler “21. yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır” demiş. Günümüzde “Beyin sağlığı, ömür boyu öğrenme” gibi önemli kavramlar var. Üstelik yaş alan herkesin korkusu bir gün Alzheimer’a yakalanma olasılığı... Beyin sağlığı, ömür boyu öğrenme, hızlı okuma, beynin farklı alanlarını çalıştırabilmek hatta zihinsel yaşlanmayı azaltabilmek için beynimizin de fit tutulması gerekiyor. Nasıl spor salonlarına gidip ağırlıklar kaldırıp, vücudumuzu fit tutmaya çalışıyorsak, beynimizi de gazetelerin verdiği bulmaca sayfalarını çözerek ya da hazırlanan özel programlara katılarak fit tutmak için antrenman yapmamız gerekiyor. İster sudoku, bulmaca çözün, ister özel programlara katılın ama mutlaka beyninizi çalıştırın! Bu pazar sizi beyin antrenmanları yani “Bilişsel Fitleşme” yolculuğuna çıkacağım...
BİLİŞSEL FİTLEŞME NEDİR?
Beynin esnek yapısından yola çıkarak mevcut durumundan daha iyi bir hale gelebileceğini temel bilimsel veri olarak ele alan bir program. Bu programı Türkiye’de başarıyla uygulayan iki isimle buluştum. Eğitmen, danışman, yazar Aykut Açkalmaz ve psikolojik danışman/ eğitim ve kariyer danışmanı Yasin İkizoğlu. 7’den 70’e herkesi ilgilendiren programların detaylarını öğrendim. Bilişsel Fitleşme Programı’nı Yasin İkizoğlu anlattı. Buna göre, bilişsel sağlığı değerlendirmeye ve iyileştirmeye odaklanmış nörobilim altyapılı, oyun tabanlı dijital bir platform... Beyni, beyin jimnastiği ile geliştirmek de diyebiliriz:
YAPAY ZEKÂ İLE BEYİN ANTRENMANI
* “Bilişsel Fitleşme beyin bilimini oyunlaştırılmış bilişsel testler ve müdahalelerle ele alan, yapay zekâ algoritmalarıyla birleştiren beyin jimnastiği programı.
* Beş temel bilişsel alanı (algı, dikkat, bellek, akıl yürütme ve koordinasyon) ve 20’den fazla bilişsel beceriyi etkinleştirmek ve çalıştırmak için tasarlandı.
* Bilişsel Fitleşme programı kişiye özel beyin antrenmanlarından oluşuyor ve antrenmanlardaki bilgisayar oyunlarının zorluğunu oyuncunun bilişsel seviyesine göre, yapay zekâ tarafından yönetilen algoritmalar otomatik olarak ayarlıyor.
* Beyin antrenman programını oluşturan oyun ve aktiviteler; her bir kullanıcının yaş ve olası bilişsel hasar ya da gerileme gibi kişisel özelliklerine uyum sağlayarak antrenmandan sonra daha da zorlaşmak üzere kendini yeniden revize ediyor.”
7’DEN 70’E HER YAŞA ANTRENMAN
Bu tür programlara katılmak isteyenler önce genel bir değerlendirme testinden geçiriliyor. Gelişmesi gereken alanlar belirleniyor. Testin sonucuna göre de kişiye özel bir antrenman programı oluşturuluyor yani beyin antrenmanı yaptırılıyor. İkizoğlu ayrıntıları şöyle sıraladı:
* Programa katılan bireylerin haftanın 7 günü egzersiz yapması en önemli nokta. Her gün 30 dakika programın içinden kişiye özel olarak seçilmiş dijital oyunlar bir video koç eşliğinde ya da kendi başına oynanıyor.
* Her bireyin gelişimi bir psikolojik danışman ya da psikolog tarafından inceleniyor ve kendisine gelişimi ile ilgili düzenli geri bildirim veriliyor.
* 7’den 70’e herkese uygun...
* Program hem sağlıklı bireylere hem de bilişsel gerilemeye maruz kalmış insanlara yardım etmek için tasarlandı.
YAŞLANMAYA KARŞI BEYNİ FİTLEŞTİR
* Yaşlanmanın beraberinde zihinsel gerilemeyi de getirmesi bilişsel araştırmalar için yeni bir bilgi değil.
* Tıpkı kaslarımız gibi beyin de formda ve sağlıklı kalabilmek için sürekli zorlanmalı.
* Araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlar, beynin esnek ve yenilenebilir bir organ olduğunu ve yaş aldıkça özellikle aktif ve zihinsel olarak uyarıcı bir yaşam şekli sürüldüğünde, beynin mevcut performans seviyesini koruyabileceği ve hatta geliştirebileceğini ileri sürüyor.
* Bilişsel Fitleşme Programı, yaşlanmayla birlikte zayıflayan bilişsel kabiliyetleri geciktirme ve tamir etmeye yardımcı oluyor.”
‘OKULDAKİ EN ÖNEMLİ DERS MATEMATİK, FEN DEĞİL’
Bilişsel Fitleşme yöntemleri sınavlara hazırlanan çocuklar üzerinde etkin bir biçimde kullanılıyor. Dikkat, okuma, akıl yürütme gibi becerilerini geliştirmeleri hedefleniyor. Sadece öğrenciler için oluşturulan özel eğitim programları var. Eğitmen, danışman, yazar Aykut Açkalmaz “Anne babalar burayı dikkatli okusun” diyerek şu uyarıları yaptı:
* "Okulda en önemli ders matematik, fen değil; beden eğitimi, müzik, resim ve oyunla yapılan her şey daha önemli.
* Matematik konularını, fen konularını, okumayı ve yazmayı daha fit bir beyin daha iyi anlar. Fit beyin için matematik-fen derslerinden daha çok hareket ve eğlenceli aktiviteler içeren dersler önemli.
* Çocuk gelişiminde en önemlisi sosyal etkileşim.”
OKUMANIN ÖNEMİ YA DA ‘OKUDUĞUMUZU ANLAMAMA SORUNU’
Aykut Açkalmaz’a ülkemizin belki de en önemli konularının başında gelen “Neden okumayı sevmiyoruz?” sorusunu sordum. Aldığım cevap gerçekten dikkat çekiciydi. Açkalmaz’ın ilk sözü, “Hemen cevabını vereyim, çünkü okuduğumuzu anlamıyoruz.” oldu ve şöyle devam etti:
* Tüm hayatımızı etkileyen en önemli becerilerden biri okuma ve anlama.
* OECD’nin “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” (PISA) araştırmasına göre, Türkiye, 420 puanla 50. sırada yer alıyor. Okuma becerilerinde OECD ortalaması olan 446 puanın 18 puan altında ve PISA sınavına katılan 15 yaş gurubunda 6 bin öğrencimizin çoğunluğu okuduğunu anlamıyor.
* Bu sorununun üstesinden gelmek için okuma-anlama konusunda bilinçlenmek ve okumayı istemeyi sağlamak gerekiyor.
HIZLI OKUMA BECERİSİ
* Mesela cümleleri tekrar tekrar okuyup vakit kaybediyorsanız veya okurken dikkatiniz dağılıyor, okuduğunuza odaklanamıyorsanız, az zamanda çok okumanız gerekiyorsa okuma-anlama ya da anlayarak hızlı okuma becerisi kazanabilirsiniz. Anlayarak hızlı okuma ile okuma hızı 5 kata kadar artıyor.
* Anlayarak hızlı okuma becerisi okuma yanlışlarından kurtarıyor, hafızayı geliştiriyor, beyni iki yönlü kullanmaya neden olarak zihinsel potansiyeli daha etkin kullanmayı sağlıyor, okuma, ders çalışma ve öğrenme daha zevkli oluyor.
* Aynı zamanda göz kaslarını ve görmeyi geliştiriyor, okurken gözler yorulmuyor, stresi azaltıyor, üretken olmayı sağlıyor, karar verme ve hayal etme yeteneğini geliştiriyor.
* Diyelim ki gün içinde okumaya harcadığınız zaman 1,5-2 saat, bu süreyi 45-50 dakikaya indirebilir, diğer işlerinize, hobilerinize, spora, sosyalleşmeye zaman ayırabilirsiniz.”
ÖĞRENCİ360
* Aykut Açkalmaz geliştirdikleri “ÖĞRENCİ360” danışmanlık programı hakkında bilgiler verdi:
* Önde gelen amaç hangi sınıf düzeyinde olursa olsun öğrencinin okuma-anlama becerisini hıza dayalı şekilde yeniden organize etmek.
* Öğrenciye tüm derslerde gerekli olan hızlı, derin, anlamlı okuma becerisi kazandırılıyor.
* Ders çalışmayı zorlaştıran bilişsel, nöropsikolojik sorunlar varsa BİLİŞSEL FİTLEŞME ile bu sorunlar azaltılıyor.
* Öğrencinin ruh sağlığı takip ediliyor. Alınması gereken önlem varsa aile bilgilendiriliyor.
* Ders çalışmak için öğrenmeyi öğrenmek gerekli. Bu süreç içinde öğrenmeyi öğrenmesi için öğrenciye, tüm öğrenmeyi öğrenme araçları öğretiliyor ve öğrencinin bu araçları ders çalışma ve tüm akademik süreçlerde kullanması destekleniyor, takip ediliyor.
* Alan seçimi ve meslek seçimi konusunda günümüze uygun, öğrencinin bilişsel ve kişilik özelliklerine dikkate alan koçluk, mentorluk çalışması ile en ideal kariyer planlaması yapılıyor.
BİTİRİRKEN BEN NE DİYORUM
Yıllardır gün boyu annemin elinin altında gazetelerin bulmaca sayfaları, kalem ve gözlük bulunur. Vakit buldukça oturur, çözer. Bana hep “Keyifli vakit geçiriyorum, öğreniyorum, beyinimi çalıştırıyorum” der. Haklıymış... Sevgili Yasin İkizoğlu ve Aykut Açkalmaz beyin fitleştirmek için programlarını bana da gösterdi. İnsan oyunlarda her seferinde hırs yapıp kendini geçmek istiyor. İster özel bir programa başlayın, ister sudoku çözün, isterseniz bulmaca... Kesinlikle faydasını göreceksiniz. Fit beyinlerle öğrenmenin gerçekten yaşı yok.
BALAYI ADASINDA TAKIM ELBİSELİLER VE ZİYARETİN ‘EN’LERİ
“Balayına Bali’ye gidiyoruz” ya da “Ünlü çift balayını Bali’de geçirdi” gibi cümleleri duymuş ya da okumuşsunuzdur. Okyanustaki ada, yeşil ve mavinin birleştiği “tatil” için enfes bir durak. Ama sadece tatil için. G-20 ülkelerinin başkanları, bakanları, bürokratları, gazetecileri sıcak ve aşırı nemin ortasına takım elbiseleri ve ciddi suratlarıyla indiler, üç günü de öyle geçirdiler. Herkes çalıştı, arada adayı tanımak için ise küçük kaçamaklar yapıldı. Sanırım üç günü en çok Endonezyalı yetkililer “Şu işi bir şey olmadan atlatsak” paniğiyle geçirdi.
* 18 bin asker ve polisin koruma için görevlendirildiği Bali’de savaş gemileri de sahilden görülüyordu.
* Olası bir tsunamiye karşı liderler için tahliye planı yapılmıştı. Rehberimize “Tsunami olursa nereye kaçılır?” diye sorduğumuzda “Burada pek kaçacak bir yer yok, dağ yok” yanıtını vermesi düşündürücü oldu.
* G-20’nin şüphesiz en popüler lideri Rusya ve tahıl koridoru nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dı.
* En “fake” haber Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov hakkında yapıldı. (Adaya iner inmez fenalaştı denildi, yalanlandı)
* Adanın bana göre korkutucu hayvanları kimilerinin çok sevimli bulduğu maymunlardı. “Göz göze gelmeyin, saldırır” uyarılarının haklı olduğunu gördük. Odalarda ise “Camı kapatın, maymun girer” uyarıları yer alıyor. Maymunlar elinizde ne görürse çalıyorlar. Bizden cep telefonu çaldıran olmadı. Pelin Çift el kremini bir maymuna kaptırdı.
* Maymunlara yaklaşma konusunda da en cesaretliler Star yazarı Halime Kökçe ve 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek’ti. En temkinliler ise ben ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı. Bulundukları ortamı terk etmeyi tercih ettik.
* G-20 heyetinin en nazik çifti Nureddin-Özlem Nebati çiftiydi. Kadın gazetecileri özel olarak kahve içmeye davet eden çiftle tahmin edeceğiniz gibi ekonomi konuştuk.
* 23 kişilik gazeteciler heyetinin birlik ve beraberliğini sağlayan en baba iki isim ise Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahit Akman ile Beyaz TV Genel Yayın Yönetmeni Osman Gökçek idi.
* En maharetliler haber kanallarıydı. Dicle Canova, Ahmet Ergen ve Işınsu Tezkan Su ellerinde tripot ve cep telefonlarıyla her yerden canlı yayın yaptılar.
* En heyecanlı isim Akşam TV sunucusu Eda Cabul idi. İlk kez heyette yer alan Eda tüm gazetecilerle tek tek sohbet edip deneyimlerini dinledi.
* En zoru ise dönüş yoluydu. Yaklaşık 13 saat sürdü. Bitmek bilmedi...
Paylaş