Yeni prens

BEŞ tane ‘‘başucu kitabı’’m vardır. Çabuk eskittiğimden, hep ucuz baskı alıyorum.

Defalarca okumuşluğum bir yana, ne zaman dünya hal ve ahvalini daha iyi kavramak ihtiyacını hissetsem, lokman hekimin her derda deva ilacıymışçasında, tekrar onları açarım.

Çünkü, tarih tabii ki asla tekerrür etmez ama, yenilenerek dönüşen o dünkü tarih bize bugünü açıklamanın bazı ipuçlarını verir. Zamanda ve mekanda yol gösterir.

İşte, benim ‘‘beş klasiğim’’ de yukarıdaki ipuçlarının sırrını ifşa ederler ve ediyorlar.

* * *

SONDAN başa doğru sayarsam bunlar bir, FransızAndre Fontaine'nin 1914- 1963 arasını çok geniş ayrıntı ve çok mahrem kulise anlattığı ‘‘Soğuk Savaş Tarihi’’dir.

İki, askerlik sanatını stratejik ve taktik açıdan enine boyuna teorize eden Prusyalı General Carl von Clausewitz'in ‘‘Savaşa Dair’’ ciltleridir.

Üç, modern siyaset sistemlerine irdeleyen ve yine Fransız diplomat ve devlet adamı Alexis de Toqueville'nin kaleme aldığı, ‘‘Amerika'da Demokrasiye Dair’’ yapıtıdır.

Dört, İslam aleminin dev tarih felsefesicisi İbn Haldun tarafından insanlığa miras bırakılan ve sosyoloji çığrını açan ‘‘Mukaddime’’ şaheseridir.

Ve nihayet beş, Floransa tebasından Nicolo Machiaveli'in Avrupa'da iktidar mekanizmasını gerçekten sekülerleştiren o sonsuz ünlü ‘‘Prens’’idir.

* * *

MALUM, Medicis hanedanına ‘‘iktidar rehberi’’ sunan ve dahilde ve hariçte siyaset uygularken asla ahlakçı davranılmamasıi gerektiğini vaaz eden Toskanya kökenli bu ‘‘devlet fetişisti’’, entrika ve cinayete, yönetici bir ‘‘Prens’’ için her şeyin mübah olduğunu söyler.

Zorbalığa öylesine tapar ki, ‘‘etraf tarafından sevilmek mi iyidir, yoksa onu korkutup susta durdurmak mı’’ sorusunu sorduktan sonra, hemen ikinci cevabı verir.

Bunun da başıbozuk orduyla değil, güçlü ve düzenli askeri kuvvetle yapılmasını ister.

Ayrıca, ‘‘karar verdiği an, Prens hiçbir kötülükten çekinmemelidir’’ notunu düşer.

Üstelik, iktidarın mutlaka servetle bütünleşmesi gerektiğinin ve o iktidar sayesinde de o servetin arttırılacağını vurgular. Siyasi ve ticari menfaatlerin yekpareliğini öğütler.

Zaten bütün bunlardan dolayıdır ki, hinoğlu hin yöneticileri ve şahsiyetleri tanımlayan ‘‘Makyavelist’’ deyimi, haniyse bir küfür olarak evrensel lugate girmiştir.

İşte, Irak'taki çöl arbedesinde mola ve Washington'daki Pentagon koridorunda kavga falan derken, ben dün gece tekrardan Machiavelli'i açmak gereksinimi duydum.

* * *

‘‘W’’ rumuzlu George Bush'un ‘‘Prens’’i okuduğunu, hatta adını işittiğini sanmam.

Aslında, topu topu iki yüz sayfa içeren kitap atla deve bir şey değildir ve kolay anlaşılır.

Ancak, ben ABD Başkanı'nın bunu yapabileceğine ihtimal vermiyorum.

Hadi yanıldım diyelim, hazret Nicolo Machiavelli'yi okusa dahi, kavrayamamıştır.

Kabul, kolay dedim ama yine de ‘‘IQ’’ diye tanımlanan ‘‘zeka yaşı’’nda belirli bir seviye tutturmak gerekiyor. Eh Mister Bush'un beyin kromozomları nerede, o grado nerede!

Fakat buna karşılık, ‘‘Başkan'ın Adamları’’nın ‘‘Prens’’i iyi okuduğundan eminim.

Dick Cheney'den Richard Perle'ye ve Donald Rumsfeld'den Paul Wolfovitz'e, ‘‘şahin’’ yöneticiler ve ‘‘neo-muhafazakar’’ ideologlar ciddi bir entelektüel düzeye sahipler.

Nitekim, askeri teknolojinin gücüne tapmaktan, Pentagon kulisinde entrika çevirmeye; siyasi iktidar sayesinde şirket serveti arttırmaktan, sille tokat girişerek dünyayı korkutmaya, Machiavelli'nin 16. asır başı teorileri George W. Bush tarafından pratiğe geçirilmiyor mu?

Washington'un Bush'u Floransa'nın Medicis'i için yazılmış öğütlere uymuyor mu?

Evet evet, tarih tekerrür etmiyor ama, o tarih hiç ölmemiş bir ‘‘Prens’’i bugün, kendisi kitabı okumamış olsa dahi, ‘‘W’’ rumuzlu George Bush'un şahsında karşımıza çıkartıyor.
Yazarın Tüm Yazıları