Suç ve af

NOBEL ödüllü Alman yazar Günter Grass, cuma günü yayınlanan ve çok büyük gürültü kopartan demecinde, ilk ergenlik çağı sırasında Nazi eğilim taşıdığını "itiraf etti".

Üstelik de, şaka maka değil, Hitlerciler tarafından oluşturulan ve gaddarlığıyla ün salan o en ölümcül "Waffen SS" tugaylarına gönüllü kaydolmuş olduğunu açıkladı.

Federal Cumhuriyet şimdi bu "skandal"la çalkalanıyor.

* * *

TAMAM da, böyle bir mazi, "Teneke Trampet" veya "Kalkan Balığı" gibi dev başyapıtların altına imza atmış olan Grass’ın edebi değerini sıfıra mı indirgemiş oluyor?

Ne münasebet! Asla!

Önce hatırlayayım ki, Goethe lisanının yazarı bugün 78 yaşındadır.

Gamalı haç ideolojisine meylettiği dönem ise 15-18 yaş arasını kapsamaktadır.

Dolayısıyla, daha beşikten itibaren Goebbels propagandasıyla beyni yıkanan o günkü Alman gençliği göz önüne alınırsa, daha henüz "arayış çağı" emeklemesine girmiş bir yetişkinin Nazi eğilim taşıması da, "Waffen SS" gönüllüsü olması da yadırgatıcı sayılamaz.

Zaten, hangisi olursa olsun, totalitarizmlerin en büyük gücü de buradan kaynaklanır.

Ne Mussolini, ne Stalin, ne Hitler, toplumlarda kendiliğinden mevcut olan "şer çiçekleri"ni çayırdan topladılar.

Cehennem bahçelerinin serálarında, zehirli tohum ve ağulu gübreyle yetiştirdiler.

İşte bu yüzden, Günter Grass geçmişinden ötürü "suçlu" (!) sandalyesine oturtulamayacağı gibi, "karanlık mazi" de onun edebi değerini hiçbir şekilde tırpanlamaz.

* * *

FAKAT doğru, Dantzig kökenli yazar asla affedilemeyecek ve mezarında bile onu rahat bırakmayacak olan çok vahim bir suç işledi. Suç ne kelime, büyük bir cürmün faili oldu.

Çünkü, sustu! Seksenine merdiven dayayana dek, "sükût ederek" yalan söyledi.

Bunun özrü mözrü yok ve aramaya kalkışmak bile başlıbaşına suç hanesine girer.

Zira, kaç defa yazdım, hiçbir bağışıklık ve ayrıcalıkları olmadığı için, gerçekten "entelektüel" anlamdaki "aydın"lar da en korkunç ve en rezil totalitarizmlerle uzlaşabilirler.

Yandaşı, taraftarı, partizanı; háttá ve hátta, ideoloğu dahi olabilirler.

Picassso’nun çizdiği Stalin desenlerinden Celine’nin bıraktığı "Defter" satırlarına da, hayatlarının sonuna kadar aynı yanlış tercihlerde ısrar etmiş olanlar sayısızdır.

* * *

FAKAT, hanidir Alman "solunun vicdánı" addedilen Grass örneğinde olduğu gibi, "cinnet yılları"nın "gençlik hatası"ndan kısa veya uzun vadede "dönenler" daha da çoktur.

"Aydın", fi tarihinde flört ettiği bir totalitarizmle köprüleri atar. Ona karşı mesafe alır.

Ancak, söz konusu "flört"ün dobra dobra açıklamak; özeleştirisini álenen yapmak; "günáhını çıkartıp" mumunu dikmek de "ah-lá-ki" bir zorunluluktur. Etik yükümlülüktür.

Ve, susarak dahi olsa, her kim ki geçmişini sis arkasına saklamak ve pisti bulandırmak rotasını çizer, o şahıs "ahláki" değerlere ikinci bir defa ihanet etmiş olur. Suç işler.

Kimliğinden dolayı da, "entelektüel"ün bu suçu diğerlerinden daha çok affedilmezdir.

* * *

İŞTE, büyük Alman yazar Günter Grass bu sonsuz vahim suçu işledi.

Ergenlik çağında "Waffen SS" tugayına Nazi gönüllüsü olması; çok, çok daha sonra da, o vakit burada eleştirdiğim gibi, "Duvar"ın yıkılışı ertesinde Alman birleşmesine "soğuk bakması" hiç umurumda değil ama, Grass’ın yukarıdaki "suskunluğu" affedilemez.

Fakat sonra etrafıma bakıyorum ve asla bir "Teneke Trampet" başyapıtı yaratamamış olan bizdeki sayısız çapsız ve sayısız yüzsüz başka tür "Waffen SS" gönüllüsünü görünce, bunların yanında zemzem suyuyla yıkanmış Grass’ı affetmek gerekebileceğini düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları