Paylaş
ESKİDEN Karaköy vapurları Kadıköy'e yanaştığında, çımacı daha palamar bile atmadan, Mühürdar'a sıralanmış şehirlerarası otobüs firmalarının çığırtkanları derhal iskeleye üşüşür ve avaz avaz bağırarak, özellikle ikinci mevkinin taşra yolcularını apar topar kendi şirket yazıhanelerine götürmeye çalışırlardı.
Bu ucuzcu acentalar, freni bozuk, lastiği kabak, radyatörü delik, koltuğu yırtık cinsinden gayet köhne taşıtlar kullanan; üstelik de kelle koltukta şöförlerinin ikide bir ölümcül kazalara sebep olduğu kıtıpiyoz işletmelerdi.
Ancak, hem rakiplerinden ayrışabilmek, hem de avanak müşterileri tavlamak için daima ‘öz’, ‘hakiki’ ya da ‘gerçek’ türünden tabelalar kullanırlardı.
Ondan sonra, eh bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete !..
* * *
MALUM, şu sıralar ‘solda yeni oluşum’ (!) diye bir şeyler dönüyor...
İskele çıkışında tavlanan enayilere hep acıyarak baktığımdan mıdır nedir, istisnaları tenzih ederim, işte bu ‘oluşumculuğa’ (!) soyunanlardan bir bölümü bana yukarıdaki otobüs şirketlerinin çığırtkanlarını; onların ‘yeniliği’ de aynı şirketlerin ‘öz’, ‘hakiki’ veya ‘gerçek’ tabelalarını hatırlatıyor.
Düşünün ki, kariyerine darbecilere anayasa yazarak başlayan ve Cezayir'in sosyal faşist diktatörlüğüne akıldanelik yaparak zirveye ulaşan; söz uçar yazı kalır, bir yandan Rusya'daki palyaço generalleri ‘tarih geri döndürülemez’ diye destekleyip, öte yandan da komplo teorisindeki hezeyanını, ABD'nin Irak'ta kendi helikopterini düşürmesini ‘Kürt devleti kurmak için Ankara’ya ihtar' derecesine vardıran bir ‘mümtaz profesör’, Maocuların iki - üç Truva atıyla da flört ederek, ciddi ciddi bu işin liderliğine ve öncülüğüne oynuyor.
Vah sana ‘solculuk’ ve vah vah sana ‘yenilik’...
‘Öz oluşum’ firmasının ‘hakiki’ külüstür otobüsü kalkıyor, haydi bir iki!
* * *
SONRACIĞIMA, antenlerim uzundur ve iyi biliyorum ki, zaten parti değiştire değiştire başı dönmüş aynı şahsiyet zahir kendi ‘sol’ palamarını sağlam babaya bağlayabilmek için, tutmuş bir de Erdal İnönü'den destek talebinde bulunmuş.
Canım, olur a ! İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara...
Eski SODEP liderinin cevabını burada açıklamak bana düşmez ama eğer geçen cuma akşamı Ahmet Sever'in ‘CNN Türk’te gerçekleştirdiği o gradosu çok yüksek ‘Kriter’ programını izlemişseniz, ölüm cezasının ilgasından Kürtçenin serbest kullanımına; Kıbrıs'ta mantıklı çözümden AB aidiyetinin tesciline kadar bütün konularda özgürlük dersi veren ve noktayı da ‘hükümet ve partiler demokrasinin yerleşimi ve insan haklarına saygı konusunda Türkiye’nin üçüncü tarihi atılımını süratle yapmazlarsa, başkaları gelir ve yapar' diye koyan İnönü'nün ‘mümtaz profesör’den ne denli farklı olduğunu bizzat kendiniz saptamışınızdır.
Eh, biri gönüllü olarak politikadan çekilmek ve ruhi huzuru cebir denklemi çözerek bulmak bilgeliğine ermiş bir insancıl profesör; diğeri ise aynı titre rağmen hurda otobüslere şöför olmak sevdasından kopamamış muhteris bir adem...
Fakat ben diyorum ki, bir mucize eseri şu ‘yeni oluşum’ acentası en son model taşıtları filosuna katan ve en çağdaş ulaşım teknikleriyle donanan bir firma olarak siyaset piyasasına girse bile, Erdal İnönü yine de orada kaptan koltuğuna oturup direksiyon tutmamalı ! O'nun yeri artık şöför mevkii değil !
Şirket yönetim kuruluna bir ‘akil adam’ olarak girsin ve yeni güzergahlara ne tür seferlerin düzenleneceğine; hangi stratejilerle rekabet sağlanacağına; mazotun, lastiğin, kumanyanın nasıl rantabilize edileceğine dair fikir üretsin ki, ‘sol’ kavramının nihayet ülkemizde de evrenselleşmesine katkıda bulunsun !
Bu arada da, ‘öz’ ve ‘hakiki’ tabelalı o kıtıpiyoz ‘yeni oluşumcu’ların ‘mümtaz’ cazgırları kendi köhne otobüslerine müşteri kapmaya çalışıyormuş...
Aman bırakın, dingili köhne ve şöförü kelle koltukta vasıta daha İzmit'e varmadan ölümcül kaza yapacak ve gözükmesin diye de tabela yine gizlenecek.
Paylaş