Paylaş
ÇİZGİ roman meraklıları derhal hatırlayacaktır, Belçikalı dahi desinatör George Remy'nin; nam-ı diğer Herge'nin ‘Tenten’ maceralarında yarattığı tiplerden biri de silah taciri Basil Bazaroff'dur.
Örneğin, ‘Kırık Kulak’ albumünde bu Bazaroff Bey, birbirlerine zaten hasım iki Latin Amerika ülkesinin arasını önce biraz daha kızıştırır; snra da her ikisine birden piştov, tüfeng, uçak, Allah ne verdiyse bir güzel ‘kakalar’...
Herge yukarıdaki tipolojiyi hayalinde üretmedi. Model olarak aldığı şahıs Muğla nüfusuna kayıtlı ve 1849 tevellütlü Osmanlı tebası Basil Zaharoff'tur.
Hazretin asıl adı Basilius Zahariadis olup, iş hayatına Bahçekapı'da kumaş ticaretiyle iştigal ederek atılmıştır. Ama uyanık muhterem poplinli topların gülleli toplar kadar papel getirmeyeceğini anladığından tez zamanda Londra'ya yerleşmiş ve dost düşman demeden tüm dünyaya silah satmaya başlamıştır.
Kısa sürede Karun serveti edinen Bazil Efendi ‘ölüm tüccarı’ diye anılır olsa da, eh para her kapıyı açar, bizim çorbacı hem Avrupa aristokrasisinin gözdesi haline gelmiştir; hem de Majesteleri tahtı tarafından ‘Sir’ ünvanı, Fransız hükümeti tarafından ise lejyon donör madalyasıyla ödüllendirilmiştir.
Fakat ‘Tenten’ karelerine de yansıdığı gibi, Basil Zaharoff ismi kollektif hafızada, ahlaki ve siyasi kıstaslara aldırmadan ve hiç bir madarabazlıktan çekinmeden ‘mesleğini’ (!) icra eden silah tacirleriyle özdeşleşmiştir.
* * *
MUĞLALI Zahariadis'ten bahsetmek bir Paris vukuatı nedeniyle aklıma geldi.
Malumunuz, küçük dağları ben yarattım edasından dolayı ‘Tanrı’ lakabıyla anılan eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın oğlusu Jean Christophe Mitterrand silah ticaretinden komisyon aldığı gerekçesiyle kodese düştü !
Olaya kahrolan ve bizde ‘Madam’ diye bilinen anneciği Danielle hanım da ne yaptı yaptı, mahkemenin kefaret olarak istediği beş milyon frangı eşten dostan buldu ve nihayet elli beş yaşındaki kuzusunu önceki gün hapisten çıkartabildi.
Bu arada da lafını esirgemedi ve sorgu hakiminin Mitterrand familyasına garezi olduğunu öne sürerek, ‘devlete kefaret değil fidye ödüyorum’ buyurdu.
Neyse sadede geleyim, meğer pederi hayattayken babasına ‘Afrika danışmanı’ olarak ‘hizmet veren’ (!) küçük Mitterrand bu konumunu kullanarak ortaklarıyla birlikte, özellikle Angola'daki ‘UNİTA’ örgütüne el altından silah satmış.
Ayrıntıya girmeyeceğim fakat basında yayınlanan hemen her şeyi okuduğumdan bana inanın, tamam küçükbey aracılık yapmış ve malı biraz götürmüş ama öyle atla deve bir şey değil... Taş çatlasa bir milyon dolarcık civarlarında...
Üstelik ‘Madam’ın galiba biraz hakkı var, sorgu yargıcının iddia dosyası gerçekten çelişkilerle dolu. Hatta hafiften komplo koktuğu bile söylebilir.
Ancak tekrar ediyorum, şu hemen hemen kesin, eski Fransa Cumhurbaşkanının oğlu Jean Christophe Mitterrand silah satımından komisyon koklamış !
* * *
HERKES bilir ki, özellikle bizim Muğlalı Zahariadis Efendi'den bu yana ölüm oyuncaklarının ticareti yeryüzünün en karlı uğraşlarından birisidir.
Rüşvet, katakulli, ayartma, alım satımlarda inanılmaz dalaveralar döner.
Bunların bazıları zamanla gün ışığına çıkar, bazısı ise asla çıkmaz!
Özellikle de, bir ülke ne kadar çok otoriter rejimle yönetiliyorsa; ne denli kapalı toplum özelliği taşıyorsa, oradaki üç kağıtlar hasır altı edilir.
Hangi alımdan kimin ne kadar yediği sorulmaz, sorulamaz ve sorgulanamaz!
Bu açıdan, küçük Mitterrand'ın üzerine belki fazla gidiliyor olsa dahi, bir Cumhurbaşkanı oğlunun bile silah ticaretinden komisyon aldığı gerekçesiyle yargılanması demokratik sistemin ve şeffaf toplumun zaferini oluşturuyor.
Peki, tesadüfen Basil Zaharoff'un da doğmuş olduğu başka bir ülkede, başta kör kör parmağım gözüne o meşhur ‘Lockheed’ skandalı, silah ticaretinde malı götürmüş olanlara soru sorulamaması kimin ve neyin zaferini oluşturuyor ?..
Paylaş