MUTLAKA arkasında İsrail parmağı vardır! Mutlaka Siyonist ajanlar düzenlemiştir!
Bununla, "Hamas"a muhalif "El Fetih" militanlarının önceki gün Ramallah’ta hem Filistin Parlemantosu’nu, hem de başbakanlık makamını kundaklamasını kastediyorum.
Eh, Gazze’de başlayan iç arbede şimdi Batı Şeria’ya da sıçrarsa, kimin işine yarar?
Tabii ki, Davudi yıldızlı Yahudi Devleti’nin!
O halde, zaten sicili malûm İsrail yine "böl - yönet" taktiğini uygulamaktadır.
Nitekim, aynı İsrail Başbakanı Ehud Olmert aynı gün "amacımız Filistinlilerle masaya oturmak" láfını telaffuz etti ama, hemen ardından da şu baklayı ağzından çıkarttı.
"Fakat muhatap bulamazsak kendi planımızı uygulamayı sürdüreceğiz".
* * *
OLMERT zahir şaka yapıyor, çünkü "vallah-ül ázim, şiddetten caymam. Dönenin Kalaşnikov’u kırılsın" yeminini tazeleyen "Hamas" bir tarafa; Filistin Otoritesi Başkanı Abbas da zıt yöne çektiğine göre, ortada "muhatap" ve "otorite"nin olmadığı göz çıkartıyor.
Kaçın kurrası İsrail devleti ve Başbakan’ı da kör değiller ya, bunu derhal saptıyorlar.
Dolayısıyla, bir yandan "muhatap arıyoruz" aldatmacasıyla suret-i haktan gözükmek istiyorlar; öte yandan da, Filistinlileri birbirlerine karşı kışkırtarak iç savaş fışfıklıyorlar.
Ah ah, "korkunç" (!), "dehşet"(!) ve "müthiş"! Siyonizm bu, her şey beklenir.
Kuşku mu var canım, 11 Eylül’ü sinsice planlayıp Müslümanlara karşı "Haçlı Seferi" (!) başlatmış ve Lübnan lideri Hariri’yi gizlice öldürüp, suikastı Suriye’nin üzerine yıkmıştı.
Batı Şeria’da parlamento kundaklatmak gibi çocuk oyuncağı bir işin láfı mı olurmuş.
* * *
NASIL, "komplo teori"mi beğendiniz mi? Mantık silsilem dört dörtlük, değil mi?
Bir de benden şah ve mat, yukarıdaki 11 Eylül ve Hariri vukuatlarına ilişkin olarak "dinci", "ulusalcı" ve "anti-küreselleşmeci" cingöz kalem erbabımız böylesine "komplo teorileri"nden binini bir paraya döktürmüştü ya, işte bu defa náçiz kulunuz erken davrandı.
Dün bir, bugün iki, Filistin olayı tazeyken ve o zevát "kumpas"ı henüz keşfetmemiş; yahut satır döktürmeye vakit bulamamışken, bendeniz "geri plan"ı burada açıklamış oldum.
Ama şaka bir yana, tabii ki ahmaklık sırıtıyor ama farzedelim ki öyledir, ne değişir?
* * *
EVET ne değişir,çünkü hiçbir olay yalnız "sebep - sonuç" ilişkisiyle açıklanmaz.
Söz konusu unsur, açıklamalar için kullanılan yöntemlerden sadece "b-i-r" tanesidir.
Hayal meselesi, "son"dan başlayıp binbir "baş" icád etmek kadar basit bir şey yoktur ki, bu soyut metoda bir de cehalet ve kompleks eklenirse, buyrun "komplo teorileri"ne!
Ve, Filistin’de şer çiçekleri açan bir iç savaşın kısa vadede İsrail’e yarayacağı sonucu doğru olabilir ama, bunu aynı İsrail’in "körüklediği" tartışması bir yana, temel gerçek şudur:
* * *
HİÇBİR gizli servis insanların "mantık" boyutunu "kit-le-sel"olarak yönlendiremez.
Hadi beş, on, yüz, anladık diyelim ama, manipülasyon bir raddeden sonra işlemez.
Parlamento yakan kalabalıklar arasından nihayet bir Allah’ın kulu çıkıp "durun, kime yarıyor" dediğinde, benzeri olaylar ikinci, yirminci, bininci defa tekerrüz etmez.
Zaten aslına bakarsanız da, ne ajanı, ne provokatörü, rasyonel bilinç insanlarını kişisel veya kitlesel olarak uzun süre provokasyona getirebilir. Mantık ve sağduyu galebe çalar.
Oysa, "dinci"si, "ulusalcı"sı ve "antici"siyle bizde ve Filistin’de hep gaza gelenler; o bilinci ıskaladıkları için de daha çok gelecek olanlar; sonsuz çetrefil hayatı káh "Siyonist"; káh "Şeriatçı"; káh da "emperyalist" parmak keşfeden "komplo teorileri"yle açıklarlar.
Buradan itibaren de, eğer varsa, "mazlûmiyet" (!) artık bir sonuç değildir. Olamaz.
Aksine, tek değilse bile, o mazlûmiyete çanak tutan en temel "sebep"lerden birisidir!