MALÛM, ‘delikli demir çıktı mertlik bozuldu’ sözü Köroğlu’na atfedilir.
Ben de, ‘internet posta çıktı, gazetecisi, yazarı ve okuru ayvayı yedi’ diyeceğim.
En güncelinden başlayayım, sadece cumadan beri Trabzonspor yandaşları tarafından gazetedeki eloktronik adresime gönderilen ‘protesto notaları’nın (!) sayısı onbini geçti.
İnsaf ki insaf ve de tabii bu ‘bombardıman’a (!) yalnız ben tutulmuyorum.
‘İleti muhatabı’ adreslerinden zaten anlaşılıyor, basında imzası yayınlanan ne kadar ‘kalem efendisi’ varsa, istisnasız hemen hepsine aynı ‘sanal terör yöntemi’ uygulanıyor.
Neymiş efendim, son hakem kararlarının da ‘ispatladığı’ (!) gibi, ‘Türkiye Futbol Federasyonu’ söz konusu takıma karşı art niyet besliyor ve kasti ayrımcılık yapıyormuş.
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı ve artık yetti!
* * *
EVET yetti ve önce, kimse sakın benim bu tedhişçiliğe pabuç bırakacağımı sanmasın.
Ne ‘hakem mağduru’ (!) Trabzonspor, ne bilmem ne tepe tesislerindeki inşaat için kavgaya tutuşup karşılıklı olarak aynı ‘sanal terör’e başvuran Fenerbahçe ve Galatasaray; ne de gelecekte, başka takım fanatikleri zahmet buyurup bana böyle herzeler göndermesin.
Yalnız onlar değil, bedelli askerlik kampanyası yürütenler de; ‘ulusalcı’ (!) komplo yumurtlayanlar da; falan veya filan ‘dava’ (!) uğruna kıyameti koparanlar da göndermesin!
Biline ki, hepsi doğru ‘ç-ö-p’e gidiyor! Derhal ‘sepet havası’ oluyor.
Kasten harika bir ‘anti-virüs’ programı edindim ve yukarıdaki cins postalardan tek bir tanesini ‘spam’ bölümüne tıkladığım an, gerisi de tümüyle çöp sepetini boyluyor.
Bilumum ‘m-i-k-r-o-p’lara karşı tedbirliyim ve ‘bağışıklık sistemi’mi perçinledim.
* * *
SONRA, bırakın benim ömr-ü hayatım boyunca futbolla uzak yakın bir ilişki kurmuş olmamamı, yukarıdaki ‘terör’ebaşvuranlar böyle bir cüreti nasıl kendilerinde buluyorlar?
Hangi selahiyetle, beni ve meslektaşlarımı sanal bombardımanına tutarak, artık bizler için birer profesyonel gereç olan elektronik posta kutularımızı devre dışı bıraktırıyorlar?
Kurunun yanında yaş da yanıyor, ne hakla iletişim ağımıza kibrit suyu döküyorlar?
Üstelik, bu tedhişçiliğin tamamen ters etki yarattığını göremeyecek kadar körler mi?
Doğruluk payı bulunsa ve buna değinmek içimizden geçmiş olsa dahi, sırf metazori dayatmaya duyduğumuz tepkiden ötürü artık konuyu hiç işlemeyeceğimizi anlamıyorlar mı? Kaldı ki, bizim meslek erbabı öz itibariyle ‘Marko Paşa’ değildir ve gazetecidir!
Ezici çoğunluk olarak da, ekmeğini yediğimiz ‘medya’nın siyaset bağnazları, futbol fanatikleri, yahut ‘dava militanları’ (!) için ‘araç’ olamayağını biliriz.
Adı üstünde, sanal anonimliği nedeniyle kimin elinin kimin cebine girdiğinin ve ekranın arkasında hangi kumpasların döndüğünün belli olmadığı ‘internet ortamı’nda, her kafası kızan ‘yaygaracı azınlık’ her aklına eseni savurdu diye, bizler susta mı duracağız?
‘Elektronik teröristler’ eğer böylelikle kendilerini dayatacaksa; eğer mensuplarını yıldıracaksa; eğer gidişatı belirleyecekse, o halde biz gazeteci taifesinin ciğeri on para etmez demektir ki, hadi üstümüze sifonu çekin, beni ve meslektaşlarımı ancak kubur paklar.
* * *
HAYIR hayır, yok Trabzonsporlular hakeme kızdı; yok Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları inşaat için kapıştı; yok asker adayları bedel vaveylası koparttı; yok ‘ulusalcılar’ komplo teorisisi uydurdu diye, biz gazeteciler ekran önünde yelken mayna etmeyeceğiz.
Elektronik tecavüzcülerin ‘mektup’ korkusuyla namusumuzu kubura atmayacağız.
Tam tersine, ‘yaygaracı azınlıklar’ın ‘sanal terör’üne pabuç bırakmayacağız ve ‘anti virüs’ programımızda ‘spam’ bölümünü tıklayarak, sifonu onların üzerine çekeceğiz.