Paylaş
Bazen yatıp kalkıp Hıristiyan, bilhassa da Katolik doğmadığıma dua ediyorum. Yoksa, yandı gülüm keten helva...
Eğer kazaen böyle bir şey vuku bulmuş olsaydı, yalnız öteki tarafa gittiğimde zebaniler bendenizin kart etlerini cehennem ateşinde canlı kebap yapmakla kalmazlardı.
Üstüne üstlük, şu ölümlü dünyada dahi günümü gün edemez ve günahlarımdan arınacağım diye mahalle kilisesindeki ‘tövbe hücresi’nden dışarı çıkamazdım.
Ömrü hayatım, elimde istavrozlu tesbih, ‘ave Maria’ okumakla geçerdi.
Yani, hem orada, hem burada anamdan emdiğim süt burnumdan gelirdi...
* * *
ŞUNDAN ki, Vatikan'ın yayınladığı yeni genelge boşanmış, hele hele tekrar evlenmiş çiftlere yine veryansın ediyor. Böyle bir ‘günah’ı işlemiş olanların son nefeslerini verirken, papaz efendinin nalları dikmek üzere olana haçı öptürtüp, zangoçun da ölüm yatağı etrafında buhurdanlığı salladığı ‘ebedi takdis’ten mahrum kalacağını duyuruyor.
Sizin anlayacağınız, eğer Ruh-ül Kuds'ün önündeki yeminle gerçekleştirmiş olduğunuz ‘mukaddes nikah’a ihanet ederek eşinizden ayrılır; bu yetmiyormuş gibi bir de yeniden dünya evine girerseniz, hiç çaresi yok, sırat köprüsünden geçemeyecek ve cup diye kaynar kazanın içine düşeceksiniz.
Ancak Sezar'ın hakkı Sezar'a, Papa'nın hakkı da Papa'ya, genelgenin tek bir istisna tanıdığını da söylemek zorundayım.
Boşanmış bir şahıs çocuklarının eğitimi gibi ‘çok önemli bir nedenden dolayı’ (!) yeniden izdivaç yapmak zorunda kaldıysa Kilise bunu affedebilecek.
Fakat mutlaka ve mutlaka hayati bir şartın yerine getirilmesi kaydıyla:
Asla ve zinhar çiftler arasında cinsel ilişki olmayacak !
Velev ki yeni evlilik daha kırk sene sürecek olsun, hemşire-birader hesabı daima kardeş kardeş yaşayacaksınız ve ayrı yataklarda rüyalara dalacaksınız.
Vatikan genelgesi söz konusu rüyaların muhtemel içeriği hakkında bir şey söylemiyor ama tahminim odur ki, zevcenizi kombinezonla düşünmek dahi ‘günah’ (!) kategorisine girer, dolayısıyla, böyle kötü fikirlere kapılmamak için bana kalırsa en iyisi yalnız yatakları değil, yatak odalarını da ayırmak olacaktır.
Kapıyı toklatıp ‘akşam şerifler hayrolsun, sevgili eşim’ dersiniz ve kendi soğuk çarşaflarınızın içine uzanarak, rahat uykularda cennet hurilerini tahayyül edersiniz...
* * *
BÜTÜN bunlardan sonra, şöyle bir benim Katolik doğmuş olduğumu varsayalım.
Vallahi tüylerim ürperiyor... Yukarıdaki zebani kebabı bile yetmezdi de, çiğ çiğ derimi yüzüp sırık üzerinde koyun dolması gibi çevirmek gerekirdi...
Bir kere en baştan itibaren günahkarım, çünkü bir gençlik gafletini kısa sürede düzelterek, aşağı yukarı yirmi küsur sene önce karımdan boşanmıştım.
‘Ebediyen’ sürmesi gereken ‘mukaddes evliliğe’ hemencecik ihanet ettim.
Sonrası ise pek daha berbat !
Tamam, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer hesabı, izdivaçtan doğmuş olan kızımı ‘eğitebilmek’ için başka birisiyle yeniden dünya evine girmedim ama, çok daha fenası, o zamandan bu yana işlediğim ‘günah’ların hadd-i hesabı olmadığını ve çetelesinin tutulamayacağını itiraf etmek zorundayım.
Eh n'apim keşiş ruhlu yaratılmamışım, ilahi bir mükafatı bekleyeceğim diye her halde gencecik yaşımda dünyevi bir manastır hayatına kapanacak değildim.
Bu kadarla kalsa yine iyi ! Belki, biyolojik yaş haddimi aşınca ister istemez tövbekar kesilir ve kilise vakfına külliyetli bağışta bulunarak durumu kurtarabilir, böylelikle de Vatikan gazabından sıyırtabilirdim.
Ancak boşanma sonrasındaki bazı ‘günah’lar sırasında en az benim derecemde ‘günahkar’ bazı hatunlar, bendenizi bir ihtimal faka bastırırız da ‘yeni zevce’ mertebesine erişebiliriz hesabıyla, kulunuzdan boy boy başka çocuk peydahlamakta beis görmediler...
* * *
BASMADIM ! Ne faka bastım, ne tongaya bastım, ne de yaş tahtaya bastım...
Papa'nın genelgesine karşı gelerek ilahi ateşte yanacağım ve papazın son nefesimde göstereceği ‘ebedi takdis’ istavrozunu öpemeyeceğim ödlekliğinden değil ama, birisi beni tekrar kafese koyarsa yaşadığım müddetçe en yüksek derecedeki demir - çelik kazanında cayır cayır kaynayacağım ve bir daha başka dudak öpemeyeceğim korkusuyla, Allah sizinkilerini de bağışlasın, çocuklarımın varlığına ve onlarla iyi kötü ilgilenmeme rağmen ne onların annelerine ne de başkalarına ‘evet’ dedim...
Ve, sorarım size, bundan daha büyük ‘günah’var mı ?
Ve söyleyin bana, eğer Katolik olmuş olsaydım beni hangi zebani paklardı?
Sanırım, dinimden, imanımdam neden memnun olduğumu anlatabildim...
Paylaş