TATİL bile sayılmaz topu topu bir hafta yazı yazmadım ama, işte "Üçüncü Adam" (!) cilálamasından "Yeni Oluşum" (!) arayışına, bu yedi gün içinde yapay ve yapmacık "gündem" (!) fayrap ediliverdi. Bugün sadece birinci konuyu işleyeceğim.
Yani, 9 Mart 1971 cuntasının darbe girişimcileri arasında yer alan eski solcuların gazetesinin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i, "Üçüncü Adam" (!) diye piyasaya sunmak girişimi üzerinde durmak istiyorum.
***
AH ah, açtırma kutuyu, söyletme kötüyü,adıyla müsemma bir "cumhuriyetçilik"i kendi tekelinde göstermeye çalışan bu gazete ki, devrán dönüp Nazi orduları Stalingrad ve Tobruk’ta silleyi yiyene dek Alman yandaşlığını tüm 2. Dünya Savaşı boyunca sürdürmüş ve bunu kamuoyuna empoze edebilmek için de 22 Haziran 1941 tarihinde "Atatürk’ü anlayan tek şef: Hitler" manşetini atmıştı ama, aslında öncesi daha bile ilginçtir.
30 Temmuz 1940 tarihli başyazısında şu müthiş "müneccimbaşı" (!) yorum yer alır:
"Dünya realiteyi olduğu gibi görmeye mecburdur. Bugün Avrupa’da bir Alman kudreti yaşıyor. Avrupa devletleri bunu görmeli ve yollarını ona göre tayin etmelidirler.
Realite karşısında nikbin (iyimser) bulunmak da şarttır".
Ancak burada hemen parantez içinde iki önemli ayrıntıyı eklemem gerekiyor.
***
BİR; Hitler karşısında Batı demokrasilerine "ayağınızı denk atın" ihtarını; insanlık camiasına ise "iyimserlik" (!) müjdesini veren bu "muazzam öngörülü" (!) satırların altında, şimdi adına ödüller dağıtılan "patron-başyazar"ın imzası vardır.
O "patron-başyazar" ki, hem soyadı benzeşmesinden, hem de Ankara’daki Alman elçisi von Papen’le olan "samimiyet"inden (!) ötürü halk arasında "Nazi" sıfatıyla anılırdı.
İki; hiç aramayın, "Milli Kütüphane"ye veya arşivlere girmediğiniz takdirde bunları "kırk yıl önceki" nostaljiya sütunlarında bulamazsınız.
Tıpkı, General Erkilet’in aynı dönem "gamalı haç zaferinin kaçınılmazlığına" dair sayfa sayfa, tefrika tefrika döktürdüğü "stratejik tahliller"i (!) de bulamayacağınız gibi!
Yine tıpkı, "Türk-Alman dostluğunu baltalamak isteyen fesat yuvalarına izin verilmemelidir" ispiyonculuğu yapan satırları, sütunları, puntoları da bulamayacağınız gibi!
Ne sihirdir, ne kerámet, o yıllara dönünce takvim yaprakları aniden sırra kadem basar.
***
İMDİİ, aradan atmış küsur yıl geçti ve "Atatürk’ü anlayan tek şef" olduğu ilán edilen Hitler’in; "yol tayini"nde Avrupa devletlerine rota diye sunulan Nazi "realite"sinin veya insanlığa müjdesi verilen faşist "iyimserlik"in sonuçlarını hepimiz biliyoruz.
Dünyamız eski solculargazetesinin övdüğü o "realite"den (!) ve öğütlediği o "iyimserlik"ten (!) ağzının payının öyle bir aldı ki, yandım Allah!
Ancak, bu "nasihat" ve "öngörü"lere zerre kadar tınmayıp ülkemizi dehşet bádiren koruyan İnönü-Saraçoğlu-Menemencioğlu üçlüsüne şükrán borçluyuz.
Eğer onlar söz konusu ceridenin "yüksek" (!) tahlil ve tavsiyelerini bir nebze ciddiye almış olsalardı, yandı gülüm keten helva, korkunç ateş Türkiye’de de bacayı sarmış olacaktı.
Zaten yine atmış yıldır,bu gazetenin "editoryal çizgi"si ne öğütler ve ne öngörürse, ülke cumhuriyetimizin "realite"si ona tam zıt özgürlük ufuklarına yelken açar.
Ve işte bugün de aynen öyle, yok Sezer’den "Üçüncü Adam"mış; yok Demirel ve Ecevit’ten "Yeni Oluşum"muş, böyle komik, partizan ve yapmacık şeylere ancak gülünür.
Dolayısıyla, saçmalıklara "yorum" (!) getirmeye kalkışarak bu tür hezeyan "realite"leri için mürekkep çarçur etmeyeceğim ve sırf, "kelin merhemi olsa" demekle yetineceğim.