İşte bu deyim de, cumartesi günü sözünü ettiğim ve Batı toplumlarını belirleyen o "burjuvaca yaşamak" dürtüsü içinde yer alır.
* * *
ŞÖYLE ki, söz konusu baba kazandığı parayı rakı sofrasında çarçur etmeyecektir.
Bilhassa da, rizikolu girişimlere kalkışarak sermayeyi kediye yatırmayacaktır.
Yani, faizi al olsun ama gönlü ferah olsun, familyanın erkeği borsada oynamadan ve spekülasyona kalkışmadan, tasarrufları güvenilir bir bankaya yatıracaktır.
İşletilmesi için de aynı banka tarafından da portföye dönüştürülmesini tercih edecektir.
Böylelikle, eh hastalık var, işsizlik var, feláket var; evin taksidi, otomobilin yenisi, çocukların nikáhı falan var, "kara gün akçesi" daima güvenli ellere emanet edilmiş olur.
* * *
OLMAZ olur mu, böyle banka var tabii! Hem de "kapı gibisi" var!
Örneğin Belçika, Hollanda, Lüksemburg, háttá Fransa’da "Fortis" var ki, güvenilirlik bab’ında şöhreti yedi cihana nám salmıştır. Belki herkes batar ama, işte o batmaz.
Zira, eskiden "Société Générale" adını taşıyan ve yine eskiden Kongo’nun yarısına sahip olan bu kurum sittin seneden beri ve kuşaklardan nesillere, hep "sağlam durmuştur".
Herkes beş verirse o belki üç buçuk verir ama, insanın kalbine de ferahlık verir.
İflás ne kelime, asla spekülatif davranmadığı için hep istikrarlı bilanço çıkartır.
Dolayısıyla, tasarrufunu "Fortis"e yatırmış olan "iyi aile babası"nın akşam yastığının üzerinde mışıl mışıl uyuyorsa, bunu gerçekten haketmiş demektir.
* * *
TAMAM da, işte inanılmayacak şey, o "kapı gibi Fortis" hafta sonu i-f-l-á-s etti!
Daha doğrusu, şimdilik kaydıyla, böyle bir iflasın tam eşiğinden döndü.
Nisan’da 30 avro eden hisse senedi şimdi üç avroya düştüğünden, pazar gecesi sabaha kadar toplanan Brüksel, Lahey ve Lüksemburg hükümetleri on milyar avro şırıngaladılar.
Başka bir deyişle, bankayı fiilen devletleştirmiş oldular. Aksi takdirde, başta Belçika bütün bir Benelüks ekonomisi, háttá AB finans sistemi devása bir "tarihi çöküş" yaşayacaktı.
Şimdi bekleniyor ki, "Fortis" hem pahalıya aldığı ve onu bu krize sürükleyen "ABN Amro"yu, hem de işleri tıkırında giden Türkiye şubesini satsın ve kasaya taze para girsin.
Fakat varta bitmedi. Çünkü dün de diğer "baba banka" "Dexia" topun ağzına geldi.
Her halükarda, şımarık zevceler ve haylaz çocuklar "efendi, sen ne halt eyledin de sermayeyi kediye yükledin" diye zevclerine ve pederlerine dırdır etmeye başladılar.
Sonsuz iyiniyetli davranmış olan o "iyi aile babaları" da ne diyeceklerini şaşırdılar.
* * *
İŞİN özü şudur: Hiçbir ekonomik sistemde "mutlak garanti" diye bir şey yoktur!
Hele hele, deyimin tam anlamıyla "vahşi kapitalizmin gemi azıya aldığı" şu "sermaye küreselleşmesi" döneminde hiç mi hiç yoktur!
İşte delili, "burjuvaca yaşamak" erdemiyle donanmış ve çoluğun çocuğun geleceğini garantiye almak kaygısıyla davranmış "iyi aile babaları"nındişinden ve tırnağından arttırdığı mütevazi tasarruflar, hayasız ve haramzade spekülatörlerin cebine akmaktadır.
Dolayısıyla da, yine öz itibariyle her şey bir "sistem sorunu"dur!
Ve, iktisadi değil ancak felsefi anlamda liberal olan vebundan ötürü de Keynes’çi ekolün kısmi devlet müdahalesini ezelden beri savunan bu satırlar yazarına göre, yukarıdaki haksız ve eşitsiz sistemi değiştirmek; en azından frenlemek mutlak bir zorunluluktur.
Çünkü, "burjuvaca yaşamak" azmindeki "iyi aile babaları"nın zar zor arttırdığı o tasarruflar ne gökten zembille iniyorlar, ne de banka hesabına haram para olarak yatıyorlar!