DÜNYA basınından yorum aktaran Fransız "Courrier International" dergisi cuma sabahı şu kapakla yayınlandı: "2 Aralık Darbeleri - Putin ve Chavez: Acayip demokratlar".
Bu manşetle, biri Rusya’daki genel seçimler, diğeri de Venezüella’daki anayasa referandumu olmak üzere, her iki ülkede önceki gün gerçekleşen oylamalar çağrıştırılıyordu.
Oysa dergi yanıldı! Yahut, birini "tutturdu" da, öbüründe "çuvalladı".
Zira, dün, Vladimir Putin’in partisi "Birleşik Rusya"nın "malı götürdüğü" anlaşıldı.
Zaten beklendiği gibi, oylama, KGB kökenli Moskova lideri için bir plebisit oluşturdu.
O halde rahatlıkla diyebiliriz ki, doğu cephesinde yeni bir şey yok"!
Çar 1. Vladimir’in saltanatı 8 Mart başkanlık seçimleri ertesinde de aynen sürecektir.
Yani, işte ayan beyan ortada, kızıl veya beyaz Rusyalar daha epey müddet, Kiev hanlığından beri iliklerine işlemiş olan "nev-i şahsına münhasır" otokrasiyle yönetilecektir.
Oysa Venezüella’da aynı şey gerçekleşmedi!
* * *
GERÇEKLEŞMEDİ, zira başkanlık koltuğunda ebediyen oturmak sevdası peşinde koşan ve dolayısıyla da, her demokraside mevcut "iktidar freni" kurumları tırpanlayarak ülkeyi kendi yörüngesinde merkezileştirmek isteyen Hugo Chavez, bunu hayata geçiremedi.
Söz konusu ihtirasını "legalleştirmek" için hazırladığı anayasayı halka onaylatamadı.
Üstelik, Sezar’ın hakkı Sezar’a, referandumu atbaşı kaybetmesine rağmen, görünen köy belli olduktan hemen sonra yenilgisini dobra dobra kabullenmekten çekinmedi.
Tabii, "muharebeden şimdilik yenik çıktık ama sosyalizmi inşa savaşımız devam ediyor" diye de eklemeyi unutmadı ama, eh bu kadar kusur kadı kızında da olur.
Adı üstünde, popülist bir demagogda ise haydi haydi olur.
Peki de, coğrafi açıdan birbirlerine çok uzak düşseler dahi, "Courrier International"ın deyimiyle her ikisi de "acayip demokrat" addedilen ve en azından "otokrat" kimlik arz eden iki benzeşir öndere rağmen, Rusya ve Venezüella’daki sonuçlar neden farklı çıktı?
Cevabı hemen vereyim, fark, sivil gelenekler arasındaki ciddi çelişkiden kaynaklandı.
* * *
ÖYLE, çünkü Putin ve Chavez’in göreceli benzerliğine rağmen, Latin ülkesiyle Slav devletinin halkları arasında; bilhassa da siyaset gelenekleri açısından hiçbir ikizlik yoktur!
Yukarıda belirttiğim gibi, káh "ışıltılı", káh "baltalı" despotlar tarafından yönetilen Rusyalar bütün tarih boyunca, daima otoriter veya totaliter yönetimler altında yaşamıştır.
Moskofya’ın önce "kul", sonra da "teba" halkı asla sivil reflekslerle donanmamıştır.
Vladimir Putin’in otokratlığı "demokratlık"a zaten yabancı Rusya’da sorun değildir.
* * *
FAKAT buna karşılık, inişli - çıkışlı ve darbeli - patırtılı olsa dahi, aslında kökeni zaten Avrupa siyasetine uzanan Güney Amerika ülkeleri; özellikle de onların en demokratik ve en zenginlerinden birisi olan Venezüella, belirli bir sivil gelenek ve "adáp"tan süzülür.
Nitekim, Karakas önderi de referandumu kazanmak için medyaya gözdağı verdi ve iktidar musluğunu yandaşlarına açtı ama, dün AGİK gözlemcilerinin de belirttiği gibi, bunlar Putin oligarşisinin yasaklı ve sopalı seçimleri yanında zemzem suyuyla yıkanmış kalıyor.
Ama yine de tabii ki en önemlisi, demokrasi kültür ve pratiğini yaşamış Latin halk, bu kültür ve pratikten nasiplenmemiş Slav ülke halkıyla kıyaslanmayacak ölçüde "sivil refleks" sahibi olduğu içindir ki, Rus seçmenlerin aksine, Hugo Chavez’in otoritarizmini reddetti
Başka bir deyişle, önceki gün oy isteyen her iki lider de "acayip demokrat" olmalarına rağmen, demokrasiyi bilen Venezüela ulusu söz konusu "acayiplik"i kabullenmedi.
Demokrasiyi bilmeyen Rus ulusu ise "acayiplik"in farkına bile varmadı ve onayı verdi.
O halde şu kesin, demokrasi her şeyden önce "demokrasi kültürü"nü gerektiriyor !