Paylaş
Belçikalı Mercator'un çizdiği kıta haritasını veya Gelibolulu Piri Reis'in toparladığı dünya haritasını görmüştüm ama ‘çete haritası’nı hiç görmemiştim.
Ta ki bir Batı dergisi Rus mafyalarına ilişkin iki harita yayınlayana dek.
Bunlardan birincisi işte Slavıydı veya Çeçeniydi, eski Sovyet toprakları üzerinde faaliyet gösteren cürüm örgütlerinin coğrafyaya nasıl dağıldıklarını ve hangi sanayi ve hizmet şehirlerinden rant yediklerini gösteriyordu.
Diğerinde ise yine aynı Rus mafyalarının Almanya Berlin'inden İspanya Marbella'sına kadar bu kez Avrupa sathındaki yayılım alanı işaretleniyordu.
Üçüncü ‘çete haritası’na pazartesi sabahı bizim gazetelerde rasladım.
* * *
SİZ de incelemişsinizdir, Emniyet Müdürlüğü organize biçimde suç işleyen kırk bir grup belirlemiş ve bunların ülke bütünündeki yerlerini netleştirmiş.
Tabii yine en başta İstanbul geliyor. Şehrimizin malı deniz, yemeyen öküz, modern eşkiya bir sengine bir Acem mülkü feda ettiğimiz kenti mekan tutmuş.
Bilimum iti ve kopuğu Dersaadet üzerinde saadet zinciri kurmuş.
Sonra, Kocaeli - Bursa - Sakarya halkası üzerinden Eskişehir'e kadar uzanan ve Türkiye'nin sanayi kalbini oluşturan yoğun bölge öne çıkıyor.
Her halükarda Türkiye'nin ‘çete haritası’ Rusya'nın ‘mafya haritası’yla benzeşir özellikler taşıyor ve esas olarak rant kentlerinde odaklaşıyor.
* * *
İÇ organizmasında hiyerarşik yapılanma arzeden ve kapalı mikrokozmoslar halinde suç üreten örgütlerin tarihçesi aslında Sicilya ‘Mafya’sıyla başlamaz.
En eski gruplar Çin'de ortaya çıkmıştır. Halen de hem sarı coğrafyada, hem Han kökenlilerin yaşadığı diğer tüm ülkelerde varlıklarını sürdürmektedirler.
Bu cürüm mekanizmaları Çin'den Kore ve Japonya'ya da sirayet etmişlerdir.
Birleşik Amerika ise ‘Baba’ filminden zaten malumdur. Bütün Amerikalar'da da esas olarak Kolombiyalısından Kübalısına ‘Latin çete haritası’ mevcuttur.
İtalyan ‘Mafya’sını kenara bırakırsak halen diğer Yaşlı Kıta devletlerinde ‘yerli’ çetelere pek raslanmaz. Bunların etkisi sınırlı ve cüzidir.
Bugün Avrupa'da Türkiye ve Rusya kökenli örgütlerin tahakkümü vardır.
Türkiye'yle Rusya'nın ‘çete haritası’ bu kez de yurdışında kesişmektedir.
* * *
DÜN Murat Başesgioğlu'nun ağzından Taha Akyol aktardı, ‘siyasi iradenin çöktüğü eski Sovyet ülkelerinde mafyanın cirit atması sebepsiz değildir’ diyen İçişleri Bakanı kamuoyunu çalkalayan son olayların tam bam teline basmış.
Gerçekten de her iki ülkede ‘siyasi irade’ mafsalları sermiştir. Ötesi, devlet mekanizmalarının bir bölümü çetelerle özdeşleşme raddesine gelmiştir.
Kuzey komşumuzda eski KGB ajanlarının mafya önderlerine dönüştüğü, bizde ise bazı hayati devlet kurumlarının çetelerden medet umduğu artık ortadadır.
Ne var ki bir noktada Moskova'yla Ankara arasında farklılık belirmektedir.
Sen Petersburg bankasından haraç kesen filanca mafya tetikçisi ‘Slav Dünyası’ adına hareket etmek iddiasında olmadığı gibi, ondan mano alan falanca Rus servisi mensubu da bu tetikçiyi ‘vatan kahramanı’ mertebesine yüceltmez.
Gangster gangsterdir ve Sakarya yerine Volga edebiyatı orada yutulmaz.
Ama Rusya'yla Türkiye'nin ‘çete haritası’nda bir paralellik daha vardır ki o da kapkaççı ‘iş dünyası’yla ‘mafiosi’ler arasındaki bütünleşmedir.
Devleti yağmalayarak ‘nomenklatura’ memurluğundan ‘bussinesmen’liğe terfi eden eski komünistin eli tıpkı yine devleti yağmalayarak ‘sayın’ sıfatını kazanan bizim üçkağıtçı gibi çetelere mahkumdur. Zira onların bu ahlaksız zenginleşmesi özünde bir ‘çeteleşmedir’. Rantın paylaşımındaki iş bölümüdür.
İllegal rantı arttırmak veya güvenceye almak için yurtdışında örgütlenmeye gitmek ise Rusya ve Türkiye'nin ‘çete haritası’nı benzeştiren diğer unsurdur.
‘Çete haritaları’nda benzeşme özünde toplumsal haritaların benzeşmesidir.
Paylaş