Paylaş
Aşağıdaki zoolojik ayrım bizim lisanımızda mevcut değildir ama, Latince kökenli Batı dillerinde farklı güvercinler farklı kelimelerle ifade edilir.
‘Colonus’ sözcüğü genelde beyaz tüylü ve ‘asil’ addedilen kuşu tanımlar.
‘Pipio’ ise Yeni Cami avlusunda yem attığımız adi güvercini adlandırır.
Masum bakireler için de kullanılan ‘colonus’, gel zaman git zaman, barışın sembolüne dönüşmüştür. Hemen bütün dünyada pasifist tutumlara simge addedilir.
Buna karşılık ‘pipio’ mecazi anlamda enayiliği, saftirikliği, alıklığı çağrıştırır. Bu güvercin Türkçe'de salaklık vurgulayan ‘kuş’la benzeşir.
Kanatlı yaratık değişik davranış biçimleriyle özdeşleştirilir.
* * *
İŞTE, Sovyet saldırganlığını frenlemek amacıyla NATO'nun da Avrupa'ya orta menzilli füze yerleştirmek kararı aldığı 1979 yılında, bu kararı protesto eden yüzbinler bütün Kıta'dan Brüksel'e akarak muazzam bir gösteri düzenlemişti.
Rus beşinci kolu durumundaki komünist partilerinin militanları bir yana, ezici çoğunluğu sadece barış isteyen iyiniyetli insanlar oluşturuyordu.
Nümayişin ertesi günü, fırlama Fransız ‘dönekleri’nin harikulade gazetesi ‘Liberation’, yürüyüş sırasında çekilmiş ve enstantanesi elindeki güvercini uçururken saptanmış güzelim bir genç kızın tam sayfa fotografisini yayınladı.
Manşete ise, Latince ‘colonus’ Voltaire dilinde ‘colombe’ye, ‘pipio’da ‘pigeon’a dönüşmüş olduğundan ve ‘ou’ bağlacı burada soru ifade ettiğinden, dev puntolarla ‘colombe ou pigeon ?’ cümlesini koymuştu. Başka bir şey yoktu.
Gazete bu üç kelimeyle göstericilerin salaklığını sergiliyordu.
Kelime oyununu Türkçeye çevirelim, ‘güvercin mi, kuş mu ?’ anlamına gelir.
Hatta bana sorarsanız ‘güvercin mi, öküz mü ?’ anlamına gelir ama hadi yine kanatlı familyada kalmak için ‘güvercin mi, kaz mı ?’da karar verelim.
Ve, tabii ki kaz !..
* * *
KAZ, çünkü ‘pasifistlerin’ iyiniyeti ne olursa olsun, Rusya'nın dört bir yanda fiilen saldırıya geçtiği ve kendi nükleer füzelerini Avrupa'ya diktiği bir dönemde, o Rusya'yı hizaya getirebilecek NATO kararına karşı çıkmak Sovyet emperyalizmine hizmet ediyordu. ‘Kazlığın’ en daniskasını oluşturuyordu.
Nitekim, müttefik kamp ‘sulhperest’ yaygaraya aldırmadan kendi füzelerini konuşlandırmaya başladığında Moskova müzakere masasına oturmak zorunda kaldı.
Her iki tarafı silahsızlandıran ‘INF’ anlaşması ancak bu sayede imzalandı.
Kimin kaz, kimin güvercin olduğunu hayat ve olayların akışı ispatladı.
* * *
ENAYİLİK parayla değil sırayla, bir bölüm Batı bugün yine kaz davranıyor.
Yirmi yıl öncesinin Brüksel nümayişindeki yelpazeyi yansıtan ve önemli bir kesimi temsil eden ‘iyiniyetli ahmaklar’, NATO'nun Çetnikbaşı'na karşı harekat başlattığı andan itibaren ‘savaş kötüdür’ diye etrafı vaveylaya veriyorlar. O zaman Brejnev'e hizmet edenler şimdi Miloseviç'in ketenperesine geliyorlar.
‘Euronews’ türü bozguncu tv istasyonlarından kıçının kılı ağarmış hipi bozuntularına kadar bir dizi saftirik operasyonların durdurulması ve ‘barışçı çözüm’e varılması için kamuoyu oluşturuyor. Sözümona güvercin kanadı çırpıyor.
Şüphe yok, 1999'un ‘kaz’ları 1979'un ‘kaz’larıyla aynı irtifada uçuyor.
* * *
ŞİMDİ soru şu: Müttefik devletler, tıpkı yirmi yıl önce yaptıkları gibi, ‘iyiniyetli ahmaklar’ı saloz yaygaracılığına direnebilecekler midir ?
Yoksa, ‘sulperest’ şirretliğe boyun eğerek geri adım mı atacaklardır ?
Balkan'daki gelişmeleri bunlara verilecek cevap tayin edecektir.
‘Güvercin mi, kaz mı’, birinci şıkta özgür ve kalıcı barış kuşu uçacaktır.
İkinci şıkta ise, kazoğlu kaz enayiler Slobodan Miloseviç'in kaz adımları altında ezilmeyi hak edeceklerdir.
Paylaş