Çakmak ve basen

Yoksa, "baseni hacimli" tanımını mı kullanmam gerekiyordu? Daha yoksa, kibar ve hilebaz Franseviden yüzüme gözüme bulaşacak bir tercümeyle, "çıkıntılı böbrek düşümü" mü diyecektim?

Üstelik, söz konusu "engebe"yi (!) illá bir handikap addetmememin ötesinde, bunun bende çağrıştırdığı fantazmalara zaten yazının içinde dokundurma yaptım. Ancak, evet, Bavyeralı hatun "koca popolu"ysa "koca popolu"dur ve de bunu dobra dobra yazmış olmam ne beni "maço"; ne de "erkek merkezci" kılar ki, nokta biiir!

BÖYLE giderse, burada okuyacağınız havadan sudan yazılar bile "buz" gibi olacak. Yani, o havanın ve suyun niceliğini dahi, meteorolojik bültenlerin en soğuk ve en ciddi nesnelliğiyle, "rüzgárlar yıldız ve yıldız-poyrazdan üç-dört kuvvetinde esecek; deniz az dalgalı, zaman zaman kaba dalgalı olacak" cinsi satırlarla ifade edebileceğim.

Eskaza, söz konusu rüzgárın "püfürdüğünü" söylersem, fiil "yellenmek" eylemini de çağrıştırabileceğinden, kullandığım sözcük "ayıp"; háttá "kabahát" kategorisine girecek.

Yahut, "garip, yıldız-poyraz beklenirken karayel esti" diye hayret belirttiğim takdirde, Devlet Meteoroloji İstasyonları, "Tahmine itibar etmeyerek o devletin prestijini küçük düşürmek teşebbüsünde bulunmak" türünden bir "suç duyurusu"nda bulunacak.

Evet evet, böyle giderse, "okuyucu sansürü" sayesinde sırf kelimeleri değil konuları da cımbızla seçmek zorunda kalacağım ki, dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!

Yukarıdaki girizgáhı şundan dolayı yaptım:

*

EFENDİM, hani geçen pazar havaalanlarındaki "yeni zamanlar"ı tasvir etmiş ve de láf arasında, aktarma yaptığım Münih’te "koca popolu" bir denetimci hatunun, çakmağımın benzinli pamuklarını çıkartmasına çok kızdığımı söylemiştim ya, vaaay sen misin bunu diyen!

Eksik olmasınlar, ülkemiz havaalanlarındaki bir bölüm yer personeli, bendenizi elektronik posta yağmuruna tuttu ve de "yoğun protesto" iletti.

Bir; nasıl olur da "uçuş güvenliği"ni alaya alabilirmişim? İç yönetmelik maddelerini sıralayarak, çakmak pamuğuna el konulmasının "mevzuat gereği" olduğunu belirttiler.

İki; Alaman hatunu ne haddime "koca popolu" diye tanımlıyormuşum?

Bu yaklaşım, benim "maçoluğumu" ve "erkek merkezciliğimi" ele veriyormuş.

Fesüphanallah ve de ağlar mısın, güler misin?

Bari ilkin şu "koca popo" meselesinden başlayayım.

*

NE diyecektim ya? Öyleydi, n’apim! Kadının anatomisini saptamakla yetindim.

Kaldı ki, bu vücut nahiyesini harikuláde oturaklı biçimde açıklayacak sözcükler Türkçe’de ibadullah olmasına rağmen, sırf "almış olduğum iyi aile terbiyesi" (!) gereği ve okuyucuyu "şoke etmemek" (!) kaygısıyla "popo" kelimesini kullanmışım, çok mu?

Yoksa, "baseni hacimli" tanımını mı kullanmam gerekiyordu?

Daha yoksa, kibar ve hilebaz Franseviden yüzüme gözüme bulaşacak bir tercümeyle, "çıkıntılı böbrek düşümü" mü diyecektim?

Üstelik, söz konusu "engebe"yi (!) illá bir handikap addetmememin ötesinde, bunun bende çağrıştırdığı fantazmalara zaten yazının içinde dokundurma yaptım.

Ancak, evet, Bavyeralı hatun "koca popolu"ysa "koca popolu"dur ve de bunu dobra dobra yazmış olmam ne beni "maço"; ne de "erkek merkezci" kılar ki, nokta biiir!

*

İKİNCİ noktayı, gelen tepkilerin belirli bir mesleki branşı kapsaması oluşturuyor.

Bunu daha önce de yaşadım. "Lonca dayanışması" (!) canımı epey bezdirdi.

Sekreterlerin cazibesi hakkında söz söylemek gafletine mi düştüm, o vakit elektronik posta yok ama hepsinin elinin altında faks var, zincir kurup, "Terbiyesiz adam, biz senin bildiğin hafifmeşreplerden değiliz" diye ifláhımı kestiler.

Hostesler, tercümanlar, hatta "çiftçiler" bile aynı şeyi tekrarladı ki, yetti gayrı!

*

TAMAM, yer personelinin çakmak pamuklarına ilişkin "uyarı"sı doğru olabilir.

Baştan kabulleniyorum ama, bundan dolayı tek kelime değiştirmem gerekmez.

Çünkü insaf yahu, sevgili Hasan Cemal ve sevgili Okay Gönensin’in yaratıcılığı sayesinde ve tá 1982’den beri, bir o kadar sevgili Mehmet Altan’la birlikte "pazar yazıları mucidi" sıfatını taşıyan bendeniz alt tarafı "deneme" kategorisinde satır karalıyorum.

Kesinkes öznel bir "hal ve oluş tarzı"na ilişkin "sohbetimtıraklık" yapıyorum.

Eh, bu "hal ve oluş tarzı" da hayatın içinden yansıdığına göre, konunun gelişine göre, tabii ki herhangi mesleğin mensuplarına yahut uğraşın aktörlerine değinecek. Değinir.

Ama yok, "Filanı incitir miyim"; "Falanı gücendirir miyim"; "Fişmekanı kışkırtır mıyım" diye kılı kırk yarar ve nihayetinde, etliye sütlüye dokunmamak için sade suya tirit "havaiyat"la yetinirseniz, bunun adı "otosansür" olur.

O "sansür"ü yazar açısından "oto"ya; yani "gözünü korkutarak" kendi kendini "kırpmaya" zorlayan unsur ise bizzat bir bölüm "okuyucu" olur!

*

SONRA, "genelleme"ye kalkışmanın ve Münih’teki bir kontrolcü kadının, aslında tartışmaya çok açık işgüzárlığını üzerine alınmanın álemi var mı? Olabilir mi?

Yani şimdi ben de, "Gazeteciler palavracıdır" (ki, hiç de yabana atılmayacak doğru içerir) denildiğinde "hakarete uğradım" diye yeri göğü mü inleteceğim?

Veya başka bir gazeteci taksi şoförlerinin "bitirim" olduğunu yazarsa, daha önce ifa ettiğim bu meslek mensuplarını onun medyası önünde klakson protestosuna mı çağıracağım?

Tekrar el insaf ve umarım ki, "sansürcü" olmayan ve olamayacak olan okuyucuların büyük çoğunluğu benim burada havadan sudan bahsederken bile, meteoroloji bültenlerinin soğuk ve ciddi nesnelliğiyle yazmamı beklemiyordur!

Evet nerede kalmıştık, gelelim "koca popolu" hatunun çakmağıma el koymasına. Pardon pardon, "basen hanesi hacimli" demek istemiştim.
Yazarın Tüm Yazıları