Paylaş
Bugünkü yazımda teorik girizgâh yaptıktan sonra Salı günü pratik boyuta geleceğim.
* * *
“MONOMANİ” ne demektir?
Eski Yunancada “tek” ve “yegâne” anlamlarına gelen “monos” kelimesiyle delilik ve cinnet için kullanılan “mania” sözcüğünün bileşkesinden oluşmuş bu deyim tek bir fikre, yani yine aynı ruhbilimde “obsesyon” denilen saplantıya sabitlenmek durumunu tanımlar.
Öznesi de “monomanyak” olarak isimlendirilir.
Arazdan muzdarip kimse nesnel değerlendirme ve rasyonel mantık melekelerini yitirmiştir. Beyin mekanizması her hangi bir saplantının etrafında işler. Sırf ona odaklanır.
Komplo teorileri üretmek de aynı mekanizmasının doğal işlevlerine dahildir.
Örneğin, tüm kötülükleri Yahudilerden bilen Hitler çok klasik bir “monomanyak”tır.
Zaten de 1924’de yazdığı “Kavgam” kitabında ne dediyse, iktidar ve savaşın dayattığı bambaşka şartlara rağmen 1945’deki intiharına dek hep aynı saplantıyı sürdürmüştür.
* * *
TAMAM da, illâ “tımarhanelik deli” kategorisine girmeyen “monomonyak” kişinin pekala da belirli bir karizma, belirli bir zeka ve belirli bir cazibeyle donanması mümkündür.
Nitekim Avusturya doğumlu onbaşının hemen bütün Alman ulusunu peşine taktığı bir vakıadır.
Zaten de buradan itibaren sorun bireysel olmaktan çıkar. Kolektif mahiyet kazanır.
Artık esas tedavisi gereken şey hem öznedeki “monomani”yi fark edemeyecek ölçüde cazibeye kapılmış olan o kitlelerin bizzat kendisi; hem de bilhassa, onların böyle bir gaflete sürüklenmesine yol açan çok derin ve çok vahim genel travmanın kökenidir
* * *
ÖTE yandan, aynı “mania” kelimesinin başına yine kadim Yunancada bir varlık olarak “ben”i tanımlayan “ego” sözcüğü getirilirse, “egomani” tabiri ortaya çıkar.
Nispeten daha az yaygın olmasına rağmen bu terim de psikoloji sözlüğünde yer alır.
Deyim, yukarıdaki saplantıyı sırf kendisi üzerine odaklandırmış kişi için kullanılır
Arazın öznesi olan şahıs her şeyi o “ben” etrafında ve ekseninde değerlendirilir.
Ve tabii komplo teorileri de burada başköşeye oturur ki, Adolf Hitler’in çağdaşı ve “vahşettaşı” olduğu için Jozef Stalin’i misal vereyim.
Kızıl katil iktidar iplerini eline aldığı andan, kimse yaklaşmaya cesaret edemediği için Kremlin bodrumunda tek başına geberdiği güne kadar, kişi putlaştırmak zaten bir yana, “egomanyak” ruhiyatından dolayı hakiki ve hayali tüm potansiyel rakiplerini yok etmiştir.
* * *
ANCAK, tıpkı “monomonyaklar” gibi “egomanyaklar” da cazibe yansıtabilirler.
Yahut bunu zorbalık mekanizma ve imajlarıyla dayatarak şartlandırma yaratırlar.
Nitekim de bu şartlanma yukarıdaki Stalin örneğinde, Sovyet ahalinin “halkların küçük babası” öldüğünde iki gözü iki çeşme ağlamasında tezahür etmiştir.
Ve burada da, hem o kitlelerin, hem de aynı kitleri yukarıdaki yanılgıya iten esas travmanın değerlendirmesi ve kolektif terapinin gerçekleştirilmesi kaçınılmazlık kazanır.
Her halükarda, birer ruhi araz olan “monomani” ve “egomani” sapkınlıklarının, bir siyasi parametre olarak totaliter ideolojilerle pekiştiği göz çıkartır. Habis bir bütünlük vardır.
Tıpkı, Apo’nun işte bu habis bütünlüğü yansıttığının ve heyhat, uzun süre kolektif travma yaşamış Kürt yurttaşlardan bir kesiminin de, aynı ölçüde habis ve aynı ölçüde kolektif bir “apomani”den muzdarip olduğunun göz çıkartması gibi ki, konuyu Salı günü işleyeceğim.
Paylaş