Tanrı isteseydi tüm kullarını kendisini sevecek şekilde yaratır ya da her şeye rağmen, sevmeyen kullarını anında yok ederdi.
Ama Tanrı, kendisi sevilsin ya da sevilmesin tüm kullarını her zaman sonsuz merhameti ve sevgisiyle kucaklar. Sevgi Tanrı’nın bize bir armağanıdır. İşte bence bu sevginin kutsallığını gösteren ve anlayan için ibret alınacak en önemli değerdir.
Tüm evren Tanrı’dan bir parçadır ve aslında hepimiz Tanrı’nın birer parçalarıyız. Bu kutsal sevgiden nasibini en çok anneler alır. Çocukları kendilerine ne yaparsa yapsın, onları sevmekten vazgeçmezler. Bu yüzden anne kutsaldır. Çünkü sevgi kutsaldır.
İşte, eğer bir insan kan bağı olmadığı birisini de iyisiyle kötüsüyle olduğu gibi kabul eder, kendisine ne yapılırsa yapılsın onu bu şekilde, hatta bundan daha da öte sevebiliyor ve hiçbir güç onu bu sevgiden vazgeçiremiyorsa bunun adı inandığım sevgidir. Ben de buradan, sevgi ve sevgili sözcüklerini dejenere etmeden, sadece birbirini bu şekilde sevebilen gerçek sevgilileri kutlamak istiyorum.
RUMUZ: GÜVEN K./Ankara
Bu düşünceye ulaşmış olman inanılmaz bir olgunluk gösteriyor, sevgili oğlum. Bence sen hakikati kavrayabilmiş ender gençlerden birisin. Oysa günümüz gençliği sevgi ihtiyacını, cinsel uyanışını sevgiyle karıştırıyor. Sevme isteği sevgi değildir. Sevgi insanın davranışlarıyla, sevgiliye karşı tutumuyla belli olur. Sevginin içinde hem niyet vardır hem de eylem. Karşındakini kuru kuruya sevmek ya da pek çoğumuzun yaptığı gibi sağa sola, herkese sevdiğimizi söylemekle, gerçek aşk apayrı şeylerdir. Gerçek sevgide bir bütünleşme yaşarız, karşımızdakiyle bir olmuşuzdur sanki. Onu sevmekle, kendimizi de sevmişizdir.
Tanrı her varlığın kalbinin içindedir. Onu kendi benliğimizin derinliklerinde aramalıyız. Ona giden yol sevgidir, ama gerçek anlamdaki sevgi. Bu nedenle gerçek sevgiyi yakaladığımızda, kendimizi Tanrı’ya daha bir yakın hissederiz. Daha bir merhametli, daha bir yardımsever, insanlara karşı daha iyilikle dolmuşuzdur. Bu sevginin mucizesidir. Güne sevgiyle başlamanız dileğiyle...
Evlenmeye hazır değilmiş
Sevgili Güzin Abla, büyük bir sorun yaşıyorum. Yaklaşık 3 seneden beri sevdiğim bir erkek arkadaşım var. Ben 31, kendisi 34 yaşında. İlişkiye başlarken, amacımın sevdiğim insanla evlenmek olduğunu kendisine söylemiştim. 1,5 yıl önceki bir konuşmamızda evlenmeye henüz hazır olmadığını, biraz düşünmeye ihtiyacı olduğunu söylemişti. Ben de o zamanlar anlayışla karşıladım. Fakat aradan 1,5 yıl geçmesine rağmen düşüncesinde bir netlik yok. Bu yüzden çok sık tartışmaya başladık. Evlilikle ilgili güvenimi sarstı. Bu yüzden çok yıpranıyorum. Sevdiğim insanı bu düşüncesinden dolayı kaybetmek üzereyim. Beni asıl yıkan, kendisi de bunun farkında ve bu sonuca hazır gibi. Ben sevdiğim insanın hep yanında olmayı isterken, kendisi her gün benimle olmaktan sıkılabilme ihtimalini düşünüyor. Peki, gerçek seven bir insan böyle davranır mı? Ben yaşadıklarıma inanmak istemiyorum.
RUMUZ: MUTSUZ
Hayır, sevgili kızım; gerçekten seven bir insan böyle düşünmez, böyle davranmaz. O da senin gibi, sevdiğini yanında görmek ister, onu kaybetmekten de, onu kırmaktan da ödü kopar. O halde, onu ne kadar seversen sev, bu genç adamla ilgili hayaller kurmaktan artık vazgeç ve gerçeği görmeye başla. Artık onunla bir geleceğin olamayacağını anlamalısın. Bir buçuk yıldır, hálá kendini seninle evlenmeye hazır hissetmeyen bir insanın, ilerde bir mucize olup da bu duygulara kapılacağını mı sanıyorsun? Hem bu adam, 34 yaşındaymış hani bebek de değil. Bu yaşa kadar kendini evliliğe hazır hissetmiyorsa, bir problemi var demektir. Kendini boş yere yıpratmamalısın bence.
Mahallemizde bir hayvan katili yaşıyor
3 gündür perişanım. Sokakta baktığım köpeklerden 4’ü de zehirlenerek öldürüldü. Katil resim yapmakla övünen bir kadın. Bu kadar süratle
ve bu kadar acı vererek öldüren bir zehir olabilir mi? Aylardır onları besliyordu; meğer güvenlerini kazanıp öldürmekmiş amacı. Böylece 4 köpeği öldüren bir seri katilimiz de oldu sonunda. Bu arada onlarla dost olan kedim üzüntüsünden kalp krizi geçirdi, ölümden döndü.
Perişanım, isyanlardayım. Buram buram hüzün kokuyorum. Kuki, Sisi, Şiva ve henüz adı bile konmamış kara maskeli yüzlü diğer köpecik artık neşeyle dolaşamayacaklar mahallemizde. Onları görmekten hoşlanmayan bir ruh hastası tarafından özenle öldürüldüler.
Acımı sizlerle paylaşmak istedim.
RUMUZ: PAPRİKA
Bir de kedi-köpek gibi düşman derler, değil mi? Oysa kediniz bile insanlardan çok daha duyarlı, bu can düşmanı diye bildiği köpeklere karşı. Acınızı dindirmese de, onlar için artık çok geç olsa da bu kedi ve köpek düşmanlarına bir çift sözüm olacak; Kur’andan bir ayetle onları uyarmak istiyorum: En’am : 38.’de "Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, onlar da sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Sonra onlar Rablerinin huzuruna toplanacaktır" denilmekte. Demek ki birçoklarının hiçbir yararı olmayan, öldürülmesi, yok edilmesi gereken yaratıklar olarak gördükleri hayvanlar, Kur’anda farklı bir bakış açısıyla, farklı bir konum edinmekte ve onların da insanlar gibi ümmet oldukları açıklanmaktadır. Onlar dünyadaki bir dengenin bir unsuru olarak yaratılmışlardır. Hatta düşünecek olursak, dünya yüzünde insanlar yokken, hayvanlar vardı. Demek ki hayvanların, insandan farklı bir varlık düzeyleri vardır. Acaba bu hayvan düşmanları bunu ne zaman idrak edebilecekler?