Paylaş
Sevgili Güzin Abla, uzun zamandır Türkiye’ye gelmemiştim. Son gelişimde, İzmit otogarında bir yavru köpek gördüm. 40 derece sıcakta, yerde dili bir karış dışarıda yatıyordu.
Baktım bir köşede bir şeyler satılıyor. Satıcıdan su ve poğaça aldım. “Dışarıdaki hayvana su vereceğim, bir de plastik kap verir misin” dedim, “Sana mı kaldı hayvana su vermek!” diye bağırdı.
Tartışma uzadı, sonunda dükkanın sahibi geldi ve istediğim kabı verdi. Köpek yavrusuna su verdim, karnını doyurdum. Biz tartışırken hiç ses çıkarmayanlar, “Sen cennetlik oldun abla” demeye başladılar.
Otobüste hep bunu düşündüm; Allah bize nimet veriyorsa, bizim de zor durumdakilere yardım etmemiz gerekmez mi?
Sonunda memleketime geldim. Her yer tertemizdi, çevrede hayvanlar vardı. Belediye onları kısırlaştırmıştı, kulakları küpeliydi, fakat oradakilerin de hepsi susuzdu.
Memleketimde kaldığım üç hafta boyunca sokaklara taslarla su koydum.
Bir cuma günü de sela verilirken Golden cinsi bir köpeğin öylece bir taşın üzerinde yattığını fark ettim. Onun da dili dışarıdaydı. Hemen yakındaki dönerciden su alıp verdim. Başını severken bir de ne göreyim; birisi sigarasını üzerine atmış, hayvan yanmış! Bağırmaya başladım. Herkes yanıma geldi, “Bu nasıl insanlık” dediler...
Güzin Abla, benim köpeğim 13 sene yaşadı, o benim her şeyimdi. Öldüğünde bir daha hayvan almayacağım demiştim ama arkadaşımın annesi vefat edince köpeğine ben bakmaya başladım.
Bir gün köpeğimin veterineri aradı. Bosna’dan sakat bir sokak köpeği getirmiş, kısırlaştırmış. Yer buluncaya kadar benden yardım istedi. Bu köpek de Golden cinsi çok tatlı bir şey, adı Luna. Bir senedir gönüllü annesiyim.
Şu an iki kızım var anlayacağınız ve bana çok büyük mutluluk veriyorlar.
Bir gün, Luna’yla gezmeye yakınımızdaki bir barınağa gittik. Orada gönüllü anneler hayvanları gezdiriyorlar. Bir sokak köpeği gördük, iki gözü de yok. İşte bunu da insanlar yapmış...
İnsanlar insanlıktan çıkmış ablacığım...
Bu arada şu an yaşadığım ülkede bir televizyon kanalında pazar günleri yayınlanan bir programda sahipsiz hayvanlara kalacak yer buluyorlar. Keşke Türkiye’de de böyle bir yayın yapsalar...
Sana kucak dolusu sevgiler. İyi ki varsın. Senin nasıl bir hayvansever olduğunu biliyorum. Belki yazımı okuyanlar çevrelerindeki hayvanlara karşı biraz daha duyarlı olurlar.
Rumuz: Zübeyde
Ne kadar içten, ne kadar samimi yazmışsın bu satırları güzel kızım. Sende sanki kendimi buldum...
Ah keşke herkes senin gibi olsa, senin gibi düşünse. Biliyorsun, her şey aslında bir hayvanı sevmekle başlar. İnsan sevmeyi öğrenir.
‘Sana bekaretimi vermeseydim umurumda olmazdın’ dedi
Merhabalar ablacığım, bir gün sevgilimle tartıştık ve ben söz yüzüğümü çıkardım. Bunun nedeni, söylemesinden rahatsız olduğum bazı kelimelerdi. Şakayla olsa da söyledikleri hiç hoşuma gitmedi.
Sonra özür diledi, barıştık. Ama aynı şeyi tekrar yaptı. Bu defa çok kızdım. O ise haklıymış gibi bana surat yaptı.
Bu defa ayrılmak istedim ama bana aynen şöyle dedi: “Ya bekaretim ne olacak? Sen beni bırakamazsın ki! Zaten, sana bekaretimi vermeseydim, umurumda bile olmazdın.”
Bu söz beni çok sarstı. Evet, doğru bekaretini ben aldım, şimdi bırakmaya vicdanım elvermiyor ama çok kırıldım, ezildim, affetmek de istemiyorum. Sizce ne yapmalıyım?
Rumuz: Bir genç
Keşke seni rahatsız eden o sözcüklerin ne olduğunu da belirtseydin sevgili oğlum. Seni gerçekten kıracak sözler miydi, yoksa dediği gibi şaka mıydı? En azından bunu anlayabilirdik.
Sana şantaj yapar gibi konuşması, seni umursamadığını ifade etmesi gerçekten üzücü.
Ama belki de bunu sırf sana karşı kırgınlığından özellikle yapmış olamaz mı?
Paylaş