Paylaş
32 yaşındayım, kız arkadaşım ise 24’ünde. İş güvenliği uzmanıyım ve doğal olarak her daim sahadayım. İş yerindeki tek erkek benim. Çalışma arkadaşlarım kadınlardan oluşuyor.
Çalışma alanına giderken doğal olarak yanımda kadınlar bulunuyor.
Evli olanlar hakkında hiçbir zaman sorun yaşamadık ama bekar biri yanımdaysa kız arkadaşımın hemen yüzü asılıyor. Bana o günü zehir ediyor.
Defalarca karşıma alıp konuştum. “Ben keyif için gitmiyorum bir yere, işim bu” dedim ama anlamadı. Ben de sonunda ayrıldım. Çok uğraştı barışmak için... Değiştiğini, bütün hatalarının farkında olduğunu söyledi. Bir ay sonra barıştım. 2 ay güzel gitti.
Ama yeni işe alınan bekar bir kadın nedeniyle yeniden ortalık karıştı.
Bana “Ben sana güveniyorum ama kadınlara güvenmiyorum” dedi ve bu sözler benim çok ağırıma gitti.
Çünkü sevgilim, benim aklımın çelinebileceğini düşünüyordu.
Bana güvenmediğini düşündüğümü, bana güvenmiyorsa ayrılmamız gerektiğini söyledim.
Bana “Sana güveniyorum ama kadın senden hoşlanabilir” diye açıklama yaptı. Kadın daha ortada bile yok. Güzin Abla bir de güvenden söz ediyor, bu nasıl güven! Değiştiğini dile getirirken, yalan söylemiş.
Acaba ayrılmak doğru bir karar mı yoksa fevri mi hareket ediyorum.
Rumuz: Kıskançlık mağduru
YANIT
Sevgili oğlum, bu genç hanımın kıskançlığının aşırı ve takıntılı belirtilerinin senin hayatını kısıtlayabilecek düzeyde olması, iş hayatını etkilemesi beni ciddi olarak endişelendirdi.
Kıskançlık aşırı değilse ve büyük ölçüde olumsuz etkiler barındırmıyorsa bir hastalık değil, davranış bozukluğu olarak adlandırılabilir.
Fakat kıskançlık senin bu anlattıklarına bakıldığında, dozu yüksek bir hal almış ise, ruhsal rahatsızlık olarak tanımlanabilir.
Aşırı kıskançlık ya da takıntılı kıskançlığın altında kişideki güven eksikliği gibi sebepler yattığını biliyoruz.
Böyle durumlarda tedavi edilmesi gereken ve ciddi etkiler doğurabilecek psikolojik bir sorun olduğu söylenebilir.
Kişi özgüvensiz olduğu için terk edilme, aldatılma gibi korkular ve kaygılar içinde yaşar. En belirgin özelliği işte tıpkı senin sevgilinin dile getirdiği “Sevgilim, ben sana güveniyorum da çevreye güvenmiyorum” gibi çok tipik ve sık rastlanılan sözlerdir.
Bu davranışların ilişkiyi zora soktuğunu, kıskanılan kişinin hayatını kararttığını biliyoruz.
İster eşin olsun, ister sevgilin, bir beraberlik içinde kimsenin karşısındakinin hayatına bu şekilde hükmetmeye hakkı yoktur.
Zaman zaman kıskançlık öyle boyutlara ulaşır ki insan dürtülerini kontrol edemez hale gelebilir, bu yüzden mutlaka bir uzman psikiyatristten destek alması gerekebilir.
Aksi takdirde hem kendi hem de hayatındaki insanın hayatını zora sokabilir. Aşırı kıskançlık insanı depresyona da sürükleyebilir. Çünkü aşırı kıskanç insanlar aslında kendilerini mutsuz, değersiz ve çaresiz hissederler.
Senin durumunda da dikkat çektiği gibi zamanla, arkadaşlarını, çevreni, iş hayatını daha fazla kontrol altında tutmaya çalışarak sana hayatı zehir edebilir.
Böyle bir tutumu sevgi olarak nitelendirmek mümkün mü?
Paylaş