Merhabalar ablacığım. Size ‘Çaresiz’ rumuzu ile yazan ve eşinin şımarık hallerinden şikayet eden beyefendinin karısında o kadar çok kendimi buldum ki, bir an ‘O beyefendi acaba benim eşim mi?’ diye düşündüm.
22 yaşındayım. Bir yıl önce tanışıp, kısa sürede evlendim. Benim de cıvıl cıvıl, neşe dolu olduğumu söylerler. Eşim de bu özelliğime aşık olmuştu aslında.
Fakat şimdi bu durumdan çok rahatsız; benden olgun bir kadınmışım gibi davranmamı, konuşmamı, giyinmemi bekliyor. Kişiliğimi, hayatımı değiştirmek istiyor. Her saniye ufak çocuk gibi uyarılıyorum.
Eşimi çok seviyorum. Ama sıkıldım artık. Evlendikten sonra tamamen değişti.
Burada doğal olan benim; değişen ise eşim ama şikayet eden de yine eşim.
Kim kişiliğini değiştirebilir ki? Keşke duygularından emin olmayanlar, ne istediklerini kendileri de bilmeyenler bu kadar çabuk evlenmeseler. Çünkü iki taraf da mutsuz oluyor.
l RUMUZ: ÇOCUK RUHLU
Sevgili kızım, çok haklısın. Bir insanın evlendikten sonra tümüyle değişmesini beklemek çok yanlış! Evlilikle değişeceğini, daha ağırbaşlı, daha oturaklı bir kadın olup çıkacağını düşünmemeli.
Hem senin o yerinde duramayan çocuksu tarzın hoşuna gitmiş, senin canlılığın ona neşe katmış ki, yine de sende onun ruhuyla bağdaşan bir şeyler varmış demek ki, seninle evlenmiş.
Şimdi baskı yapıp o saf çocuksu yönünü kaybettirmeye çalışacağına, gerçek kişiliğini yok etmeye uğraşacağına ya seni olduğun gibi kabul edecek, seni bu yönünle sevmeye devam edecek ya da hepimizin olduğu gibi, hayat şartlarının seni olgunlaştırıp, yaşadığın türlü sorunların seni törpülemesiyle, daha ağırbaşlı ve ciddi bir havaya bürünmeni bekleyecek.
Keşke hepimizde o çocuksu, o tasasız ve neşeli, canlı, kıpır kıpır ruhumuzdan biraz olsun izler kalabilseydi...
Ne yazık ki, belli bir yaşa geldiğinde, ‘Nerede kaldı benim o neşeli tasasızlığım’ diye şaşıp kalıyorsun.
Evlenseydik mutlu olamayacağımızı bilsem de...
Merhaba Sevgili Güzin abla, 23 yaşında, üniversite mezunu, başarılı ve alımlı bir genç kızım. İki senedir aynı işyerinde çalıştığım, yaşıtım olan biriyle birlikteyim.
Başlarda nişanlı olduğunu bilmiyordum, ancak öğrendikten sonra da ilişkimi devam ettirdim. Şu an o evlendi ve benden çok uzaklarda. Yine de hemen her gün telefonlaşıyoruz. Gerçekten onunla bir ömre bedel günler yaşadık; hala aynı heyecanı ve saygıyı sürdürüyoruz.
Bu kişinin tahsili yok. Farklı kültürde... Seviyemin çok altında. Ailem, çevrem çok iyi bir evlilik yapacağıma inanıyorlar. Benim düşüncemi sorarsanız, onunla evlenseydik bile mutlu olamayacağımın bilincindeyim. Yine de sesini duyunca dünyalar benim oluyor. Belli ki yasak olan her şey daha tatlı geliyor!
Hem evliliği, hem de kültür farklılığından dolayı bu sevgimi kimseyle paylaşamıyorum. Bu yasak bir ilişki mi? Yoksa kaderin bir oyunu mu? Kalbimin sesini dinlesem mi, yoksa artık nokta koyup, ümidimi kessem mi?
Çünkü ikimiz de gerçekleşmeyecek bile olsa, hayal kurup, hayatımızın geri kalan kısmında beraber olmayı düşlüyoruz. Alacağım cevabı tahmin edebiliyorum ama sizden duymak bana cesaret verecek, inanın.
l RUMUZ: KADERİN OYUNU MU
Sevgili kızım, duygularını böyle dürüstçe yazabilmen çok güzel. Bu genç adam ateş bacayı sarmadan, nişanlı olduğunu sana söylememekle hata etmiş. Bu süre içinde sana bağlandığına göre, evlenmekle de hata etmiş. Ama sen de evlendiği halde hala bu ilişkiye bel bağlamakla hatalısın.
Ömrünüzün sonuna kadar beraberliğinizi sürdüreceksiniz de ne olacak? Sana kaçamak birkaç saat, gizli kapaklı birkaç buluşma, fırsat buldukça edeceği bu telefonlardan başka ne verebilir, bir düşün istersen.
Aşkına saygı duyuyorum. Yine de, onun senden çok farklı kültürde olduğunu; evlenseydiniz asla mutlu olamayacağını düşünebilecek kadar gerçekçisin.
O halde bu ilişkinin sana hiçbir şey vaat etmediğini, hayatını boş bir hayal uğruna harcadığını da görebilmelisin.
Hem böyle güzel bir aşk yaşamış olmak da çok büyük bir şans aslında. Bir ömür boyu bu duyguları tatmadan yaşamdan geçip gidenleri bir düşün.
Ama sonuçta sonu olmayan bir aşk bu; sen de biliyorsun.
Bu masal kitabı nasıl satışa sunulmuş
Çocuklarına hikaye kitabı alacakların dikkatine! Denetimden nasıl geçtiği belli olmayan, içinde şiddet öğeleri bulunan kitaplar piyasada. Siz siz olun kitapların her sayfasını kontrol etmeden çocuklarınıza vermeyin, okutmayın. İyi Uykular Sarı Dizi Çocuk Yayınları’ndan ‘Çiçek kız’ adlı kitaptan bir pasaj sunuyorum size:
‘Öuyurken üvey kız onunla yer değiştirdi. Gece yarısı olduğunda cadı usulca odaya girdi. Sağ elinde bir balta tutuyordu... Baltayı iki eliyle kavradı ve havaya kaldırdı, öz kızına vurdu ve onu öldürdü. Cadı mutfaktan kızına bağırdı, neredesin diye. Kız ise, yataktayım uyuyorum, diye seslendi. Böylece cadı odaya gidince yatakta kafasını baltayla kestiği öz kızını buldu. Çılgın gibi bağırmaya başladı... ’
Konuyu ilgili ve yetkililerin dikkatine sunuyor, gerekenin yapılmasını bekliyoruz.
l RUMUZ: LALE H.
Çok haklısınız sevgili okurum, bana gönderdiğiniz kitap sayfalarında üstelik bu anlatımlar resimlerle canlandırılmış. Bunları miniklerin okuyacağını düşünmek bile korkunç.