’Huzur arıyorsan bu yaştan sonra evlenme’ demekte çok haklısınız
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Bu yaştan sonra mutluluk arıyorsanız evlenme konusunda iyi düşünün, demenizi eleştiren okuyucunuza katılmıyor ve sizi destekliyorum. Ben de 50 yaş üstü boşanmış bir beyim.
Görüşüm şu: 50’li yaşlardan sonra evlenenleri 5 ana sorun bekliyor ki, bu sorunlara 20’li yaşlarda yapılan evliliklerde rastlama olasılığı çok az.
1- Sağlık sorunları... Evlendiğiniz kişinin kısa bir süre içinde yani daha birlikte hiçbir şey yaşayamadan, çok ciddi bir hastalığa yakalanma riski oldukça yüksek.
Düşünün ki mutlu olmak için evleniyorsunuz ama evlenir evlenmez eşinizde kalp, tansiyon, şeker, felç ya da kanser ortaya çıkıyor. Bu yaşlarda böyle bir şeyle karşılaşırsanız, "kaderim bu" demekten daha ziyade kumar oynamış ve kaybetmiş oluyorsunuz.
2- Her iki tarafın çocuklarının yaratacağı sorunlar... Çocuklar büyük ve evli de olsalar boşanma olasılıkları mevcut. Boşanıp anasına ya da babasına sığınacak. Kabul etmek durumundasınız. Bu durumdan evliliğiniz nasıl etkilenecek? Siz çocuğunuza yardım etmek isterseniz eşiniz bunu nasıl karşılayacak? Zira onun da konforu azalacak. Çocuklar evli değil de evdeyseler, size karşı tepki gösterebilir, hayatınızı zindan edebilirler.
3- Anne baba sorunları... 50-60 yaşına gelmiş insanların anne babaları da 70-80 yaşlarında olur. Haliyle ileri yaşlardaki bu insanlar bakıma muhtaçtır. Ağır hastalıklara yakalanmışlardır ya da yakalanmak üzeredirler. Evlendiniz, kayınvalide ya da kayınpederiniz veya her ikisi de, sizin bakımıza muhtaç hale geldi, evinize yerleştiler. Eski huzurunuzu bulabilecek misiniz?
20’li yaşlarda evlenenler hiç değilse 20-30 sene mutlu yaşadıktan sonra böyle bir sorun yaşayabiliyor, bunu normal karşılayabiliyorlar. Peki siz daha bir yıl önce evlendiğiniz kişiyle, daha mutluluğu tadamadan, Alzheimer olmuş babasına ya da felç olmuş annesine bakabilecek misiniz? Ya da aynı şeyi sevgili eşiniz sizinkilerle yaşarsa ne yapacak? Mutlu ve huzurlu evliliğiniz bundan ne kadar etkilenecek?
4- Siz ya da eşiniz olacak kişi sizinle evlenmeden önceki hayatında çok para kazanmış, malı mülkü var diyelim. Herkes onunla parası için evlendiğinizi düşünecek. Ayrıca bu malların paylaşımı ya da yönetimi de bir sorun olacak.
5- 20’li yaşlarda evlenenlerin birbirlerinin huyuna, suyuna alışmaları nispeten kolay. Ya sizin? Her iki taraf da gelmiş 50 yaşına. Huylar, alışkanlıklar kemikleşmiş. Bu yaştan sonra uyum nasıl sağlanacak?
Aslında sağlanamayacak ve kavgalar, kırgınlıklar, umut edilen o bir damla balı sirkeye dönüştürecek.
İşte böyle Güzin Abla... Ben 50’sinden sonra evliliğe böyle bakıyorum.
Önerim mi?
Tabii evlenmemek ama yalnız da yaşamamak.
Evlilik yerine hayat arkadaşlığı... Her an geri dönüş olanağı bulunan bir beraberlik. Ama ölünceye dek niyetiyle başlanmış bir arkadaşlık...
Sevgili okurum, siz de biraz abartmışsınız. Söylediklerinizde elbette gerçek payı var. Ama illa da böyle olması gerekmiyor.
Genelleme yapmayalım ve ender de olsa, bu yaştan sonraki evliliklerde mutluluğu bulanlar olduğunu unutmayalım.
KADINLA ERKEĞİN BERABERLİKTEN BEKLENTİSİ GÜNÜMÜZDE FARKLI
Fırsat buldukça köşenizi okuyorum ve fikirlerinizi takdir ediyorum. Özellikle genç kızlara verdiğiniz öğütler hoşuma gidiyor. Ben Türkiye’de de, burada Amerika’da da hanımların erkeklerin üstüne düşerek onları şımarttıklarını düşünüyorum ve böylece kendi değerlerini düşürdüklerini gözlemliyorum. Nerede o eski romanlarda, filmlerde gördüğümüz romantik erkekler?
Kadınlar ekonomik özgürlüklerini kazandıktan sonra erkeklere çıkma teklif ederek ve kısa süreli beraberliklere razı olarak, onlara fazlasıyla yüz verir oldular. Bu, mücadeleci ruhlu, kazanmak, uğraşmak, didinmek için yaratılmış erkekleri de pek onurlandırmadı. Burada çapkınlıklarıyla tanınan bir erkek tanıdığım "Kadınlar bu kadar hevesli olunca erkekler ilişki için niye uğraşsın ki!Her gün süt içebiliyorsan inek almaya ne gerek var" dedi. Böylece gözümü açtı. Erkekler dünyanın her yerinde aynı...
Ama kadınlarla erkeklerin beraberlikten beklentileri farklı günümüzde. Erkekler az konuşan, bol bol gülümseyen, iyimser, kendi hayatına, işine gücüne odaklanmış kadınlardan hoşlanıyorlar.
Hanımlar sözüm size; biraz kendimizi çekelim, anlamsız maceralar, beraberlikler yaşamak yerine, okuyalım, hobiler edinelim, kendimizi geliştirelim, hayatımızı düzgün yaşayalım.
RUMUZ: F.Ü
Günümüz kızlarının erkeğin üzerine pek fazla düştüğü bir gerçek. Erkekler çevrelerinde o kadar çok yakınlaşmaya hazır kadın-kız buluyorlar ki, bir ilişkiyi bırakıp, bir başkasına koşmakta en ufak bir beis bulmuyorlar. Bu kadar çok önemsenmek erkekte alışkanlık haline gelince de çabucak bıkıveriyorlar. Kadınların kendine güvenmeleri, güçlü ve akıllı olabilmeleri için, dediğin gibi kendilerini eğitmeleri, geliştirmeleri çok çok önemli... Kendini küçümseyen kadın, erkeğin oyuncağı olmaktan kurtulamıyor...
Kocam benimle ilgilenmiyor bir kenara atılmış gibiyim
Sevgili Güzin Abla, evliyim, 14 yaşında da bir oğlum var. Maddi açıdan pek bir sorunumuz yok. Ancak sorunum, eşimle cinsel hayatımızın olmaması. Bu yüzden kendimi çok mutsuz hissediyorum. Bir kenara atılmış gibiyim. Eşim benimle hiçbir şekilde ilgilenmiyor. Ne şefkat, ne de tatlı bir söz... Genç yaşta cinsel hayatımızın olmaması normal mi? O bu konuda konuşmak bile istemiyor. Kadınlığımı yaşayamadığım için çok gerginim. Ne yapmalıyım?
RUMUZ: EVLİ AMA BEKAR
Sevgili kızım, bazı çiftler zaman zaman sizin yaşadığınız bu sorunu yaşıyorlar. Psikologlar, böyle kardeş kardeş yaşayan evli çiftlerin sorunlarıyla uğraşıyorlar. Bazı evliliklerde işte böyle cinsel hayata nokta konabiliyor. Sizin yaşınızda belki bu durum gerçekten biraz erken ama cinsel beraberliği noktalayan birçok çift var.
Ancak burada siz rahatsız olduğunuzu söylüyorsunuz. Seks hayatının insan sağlığı açısından önemini tüm uzmanlar vurguluyor.
Eşiniz ya bencil davranıyor ya da kendisinde bir cinsel yetersizlik, ’iktidarsızlık’ hissettiği için böyle davranıyor olabilir. Bu durumu gururuna yediremiyor. Ya da açık söyleyeyim, hayatında bir başka kadın var. Bunu hiç aklınıza getirmediniz mi sevgili kızım?