Eşim bizimle vakit geçirmeyi sevmiyor

Merhaba sevgili Güzin Abla; yaklaşık beş yıldır evli, iki çocuk annesi bir ev hanımıyım. Eşimle görücü usulü evlendik, ama sonradan birbirimizi çok sevdik ve hálá da seviyoruz.

İlk çocuğumuz doğmadan önce eşim çok duyarlı, benimle olmayı seven ve ev işlerinde yardım eden bir insandı. Ama doğumdan sonra değişti. Zaten haftanın beş günü akşama kadar çalışıyor. Eve geliyor, yemek yiyor, televizyon seyrediyor ve yatıyor; bize hiç zaman ayırmıyor.

Hafta sonu ise öğleye kadar yatıyor, kahvaltı yapıyor ve kahvehanenin yolunu tutuyor. Geç saatlere kadar da gelmiyor. İçkisi kumarı yok. Bana ihanet etmediğini de biliyorum, ama istiyorum ki biraz da bizimle olsun. Defalarca söyledim, ama hep özür diliyor ve bundan sonra bizimle de ilgileneceğini söylüyor. Ama hep sözde kalıyor.

Gerçekten bıktım! Bunalıyorum. Beni hiç anlamıyor.

Ben çok şey istediğimi zannetmiyorum, sadece biraz ilgi. Zaten hafta boyu çocuklarla ve ev işiyle uğraş, nefes alacak vaktin olmasın, bir de eşin böyle ilgisiz davransın, "Hadi kalkın, birlikte gezelim" demesin!

Çekip gittiği zaman sinirimden ağlıyorum, bu çocuklarımı da etkiliyor. Ben ondan arkadaşlarıyla görüşmemesini değil, sadece bize de zaman ayırmasını istiyorum. Zor durumdayım.

á RUMUZ: DERTLİ GURBETÇİ


Ah benim canım kızım, sen tipik bir evli erkeğin günlük yaşamından örnekler vermişsin. Senin derdin, her ev kadınının derdi. Kim olursa olsun, hangi mevkide olursa olsun, kaç yaşında olursa olsun, erkek hemen hemen böyle bir evlilik yaşamı sürdürüyor. Seninki kahveye gidiyor, bir başkası maça gidiyor, ya da evde bütün gün televizyon izliyor; bir diğeri ise arkadaşlarıyla buluşup sinemaya ya da bara, kumara gidiyor.

Senin gibi birkaç çocuk annesi ev hanımı ise, evde bütün gün eşinin gelmesini, onunla biraz sohbet etmeyi, birlikte bir film izlemeyi, dışarıda yemek yemeyi hayal ederken; uyuyan, televizyon izleyen, başını kaldırıp yüzüne bile bakmayan bir erkek buluyor karşısında.

Eşinle beraber olmak için, sen bir program yapacaksın. Örneğin arada bir çocukları bırakıp, eşinle bir eğlence yerine ya da küçük bir lokantaya gidebilirsiniz. Mutlaka uyum sağlayacağın bir-iki dostunuz olmalı, onlarla aynı ortamda bulunmalısınız. Akşamları da eşini güler yüzle karşıla, sitemle değil. Ona ya gazetede okuduğun bir olayı, ya televizyonda gördüğün bir konuyu anlat, sohbet et. Tartışmaktan kaçın. Tartışma çıkınca, erkekler kendi iç dünyalarına kapanırlar ve hiç konuşmamayı seçerler.

Kızım buluğ çağına erken mi girdi

36 yaşında evli bir erkeğim. Kızım daha 11 yaşında. Birkaç kez odasında gizlice mastürbasyon yaptığına tanık oldum. Kızımı utandırmak istemediğim için anlamazlıktan geldim. Lise çağındaki pek çok genç kızın bu yolla kendini tatmin ettiğini bilirdim, ama henüz 11 yaşındaki kızımın davranışını yadırgadım. Sizce endişelenmekte haksız mıyım? Kızım yaşına göre erken olgunlaşmış olabilir mi? Bu yaştaki bu davranışın ileride herhangi bir sakıncası olur mu? Bu konuyu onunla açıkça konuşmalı mıyım? Yoksa hiç ilgilenmemek daha mı iyi olur?

á RUMUZ: BULUĞ ÇAĞI


Tepki göstermeyip, kızınızı utandırmamanız iyi olmuş. Seksologlara ve pedagoglara göre, cinsel dürtüler çocuklarda sandığımızdan çok daha erken yaşta başlıyor. Bir çocuğun cinsel organlarını merak etmesi üç yaş dolaylarında ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle, kızınızın mastürbasyon yapması sizi şaşırtmamalı. Siz değil ama, bence annesinin onu karşısına alıp buluğ çağı, cinsellik, adet dönemi gibi ana temalarda konuşmasında yarar var. Siz de kızınıza eğitici kitaplar alabilirsiniz. Mastürbasyonun aşırıya kaçmamak şartıyla, bir zararı olmadığı biliniyor. Kızınızı bu dönemde ürkütmemek önemli.

Hipnoz konusu ülkemizde bilinmiyor

Güzin Abla, ben Dr. Ofelya Cabral. Köşenizi ilgiyle okuyorum. Tavsiyeleriniz pek çok insanın hayatını değiştirecek nitelikte. Size memleketimizde çok az bilinen hipnoz konusunda da halkımızı aydınlatıp, tavsiye etmeniz için yazıyorum. Bu kadar etkili bir teşhis ve tedavi yönteminin ülkemizde bilinmemesi bir kayıp. Dünyanın dört bir yanında, psikolojik rahatsızlıkların tanı ve tedavisinde yaygın olarak kullanılan, bilimsel ve güvenli bir yöntem olan hipnozun ülkemizde de tanınması ve bu konudaki yanlış bilgilerden kurtarılmasını isterim.

1988’den itibaren 10 yıl boyunca Avusturalya’da aile doktoru ve hipnoz uzmanı olarak çalıştım. Halen Ankara’da bu çalışmalarımı sürdürüyorum.

Kilo vermek, sigarayı bırakmak, uykusuzluk, depresyon, konuşma bozuklukları, panik atak, kronik ağrı kontrolü, gece işemesi, sınav stresi, işte başarı ve motivasyonu artırmak, tırnak yeme alışkanlığı, fobi tedavisi, alkol problemi, dikkat ve bellek geliştirmek gibi alanlarda başarı yüzde 95 ve üzeridir.

á Dr. Ofelya Cabral (Ankara)


Sevgili doktorcuğum, sizi tanıdığıma sevindim. Hipnoza güvenirim, annem de güvenirdi. İstanbul’da Kadıköy’de sevgili Ali Rıza Tanaltay’ı bu alanda etkili bir uzman olarak tanırım. O da bu yöntemle gençlerin her türlü ruhsal sorunlarını çözümlemek konusunda ve aşırı kilo sorunlarında başarılıdır.
Yazarın Tüm Yazıları